|
||
İktidar Polis Düşmanı mı? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
“Paralelci” dediler, binlercesini sürgün ettiler. “Paralelci” dediler, emekli ettiler. “Paralelci” dediler koltuklarını, makamları aldılar. Hızları kesilmedi, şimdi de okudukları okullarını kapattılar. Bu kişileri, o görevlere, o makamlara getirirken birlikte çalıştılar. O yollarda, beraber yürüdüler. Yağan yağmurda, beraber ıslandılar. Beraberliklerine kafa tutanların, kafalarını beraber kopardılar. Lakin, 17 Aralık 2013 günü, sabahın ilk ışıklarıyla yollarını ayırdılar. Elmanın bir yarısı, “Hırsızlık ve yolsuzluk bize göre değil.” deyince, bunu yapanlarla ortaklıklarını bozdular. Bozarken de, onları suçüstü yaptılar. Kıyamet koptu. Yolsuzluğu suçüstü yapmak, darbe yapmakla eş tutulunca, onlara önce “paralelci” dediler. Sonra da, beraber yürüdükleri o yolun dışına çıkıp, devletin içinden bir bir ayıklamaya başladılar. POLİS, DEVLETİN POLİSİ Polis Teşkilatı’nın, tam 170 yıllık bir geçmişi vardı. Geçen haftanın sonunda, onun kuruluş yıldönümü kutlandı. Geçen yıllarda olduğu gibi, yine hamasi nutuklar attılar. Cumhurbaşkanı yine, “Benim Polisim” dedi. Başbakan, “Onların eğitimine, daha çok önem vereceğiz.” dedi. Oysa, Cumhurbaşkanı’nın “Benim Polisim.” dediği gün imzaladığı İç Güvenlik Yasası’yla, Polis yetiştiren Kolej ve Akademi’nin kapısına kilit vurulmuş, dönemini tamamlayamayan Polis adayları, bavullarını toplayıp evlerine dönmeye başlamıştı. Bunlar olup biterken, Başbakan, boş konuşuyordu. Ağır bir benzetme olacak, ama Sultan II. Mahmut’un Yeniçeri Ocağı’nı kaldırması hem aklıma, hem de hayali olarak gözümün önüne geldi. II.Mahmut haklıydı. Yeniçeriler, gemi azıya almıştı. Eğitime çıkmıyor, emir dinlemiyorlardı. Peki, Türk Polisi’nin kusuru neydi? Eğitimini alıyor, ölümü pahasına gönderilen her yere gidiyor, verilen her emri harfiyen yerine getiriyordu. Kış ortasında, onları damgalayıp dağıtmanın alemi var mıydı? Onları, vatan haini ilan eder gibi, yasalara karşı gelenlerle, devletin altına bomba koyanlarla bir tutmak hiç doğru muydu? Onları, eşlerinden, çocuklarından ve sıcak yuvalarından koparmanın bir mantığı var mıydı? Hepsinden önemlisi, onların kollarına kelepçe vurarak televizyonlara ve nice mücrimlerin karşısına çıkarıp gururlarını kırmanın, kime ne faydası vardı? Her şeyden evvel Polis, iktidarın değil devletin Polisiydi. Polisi bu durumlara sokmak, devletin otoritesini yerle bir etmekti. Devleti, güçsüz bırakmaktı. Devletin itibarını, ayaklar altına almaktı. AÇTIĞINIZ BU YARAYI, ZOR KAPATIRSINIZ ! Değerli okuyucularım; Bu iktidar, devletin güvenlik teşkilatına büyük hasar vermiştir. Bu teşkilatta, “moral” diye bir şey bırakmamıştır. Güvenlik hizmetlerinde görev alanların üzerinde, devlete karşı olan güveni külliyen ortadan kaldırmıştır. Bütün itirazlara rağmen yürürlüğe koydukları “İç Güvenlik Yasası”nı, yine Polis Teşkilatı uygulayacağına göre, Polis bu uygulamayı acaba hangi moralle yapacak? Bunu yaparken, kime güvenerek risk alacak? Kime güvenerek, gerektiğinde kendini ölüme atacak? Bugün hala, teşkilatın içinde “Paralelci avı” yapılmaktadır. Görevini tarafsız ve başarıyla yapan Emniyet görevlilerinin damgalanıp, hala sürgün edildiği, hala mahkemelere çıkarıldığı görülüyor. İktidarın yetkililerine sormak lazım. Açtığınız bu yarayı, nasıl tedavi edeceksiniz? POLİS’E DÜŞEN GÖREV Her ne ahvalde olursa olsun, Polis üstüne düşen görevi, yasalar çerçevesinde yapmaya devam edecektir. Ancak, bizim yasalarımızda ve Anayasa’mızda “Kanunsuz emir” denilen bir olgu vardır. Sözle verilen kanunsuz bir emrin, önce yazılı olması istenir. Emir, ondan sonra yerine getirilir. Emir suç içeriyorsa, hiçbir zaman yerine getirilmez. Edinilen bilgilere göre, bu iktidarda söz sahibi olanların çoğunun, keyiflerine göre kanunsuz emirler verdikleri söyleniyor. İşte, Polisin böyle durumlarda çok dikkatli olması, bu kanunsuzluğa alet olmaması gerekiyor. Kanunsuz hiçbir emri yerine getirmemesi lazım geliyor. Konuyu biraz daha açarsak, yeni yasa ile getirilen zecri tedbirleri uygularken, Polisin daha dikkatli, daha sabırlı ve daha esnek davranması, vatandaşları rastgele incitmemesi gerekiyor. Son söz olarak ifade edebilirim ki; “Polis düşmanı” olarak algılanan bu iktidar değiştiği takdirde, ilk yapılacak işlerden biri, Polis Kolejleri ile Polis Akademisi’ni açmak olmalıdır. Daha da önemlisi, Polisin moral gücünü artırmak olmalıdır. Ayrıca, iktidara yakın ve şirin görünmek için kanunsuz emirleri uygulayan Polisleri de, bu teşkilatın içinden ayıklamak olmalıdır.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.