Moved Permanently

     Meclise girebilen bu iki muhalefet partisi o kadar beceriksizler ki, iktidarın yanlışları, haksızlıkları, kanunsuzlukları, yolsuzlukları, hırsızlıkları ve cümle başarısızlıkları ortada sırıtırken, hiç birini kullanamıyor ve bu aymazlıklarına karşı ciddi hiçbir muhalefet yapamıyorlar.

    Değerli okuyucularım; Halk TV, Ulusal TV, Bengitürk TV, Cem TV gibi üç dört televizyon kanalı ile Sözcü, Yurt, Aydınlık, Cumhuriyet gibi üç dört gazete olmasa, bu memlekette iktidara karşı muhalefet etmek, siyasi tarihin içinde kaybolup gidecek.

      70 yıla yaklaşan demokratik siyasi tarihimizde, bu iki muhalefet partisi kadar yeteneksiz, beceriksiz, güçsüz ve pısırık bir partiye daha rastlamadık.

      İktidar, bu iki partiyle adeta dalga geçiyor. Başbakanlığı elinden hala bırakmamış olan Cumhurbaşkanı bile, bu partilerle hala dalgasını geçiyor. Ağzına geleni söylüyor. Ama, aslında onların varlıklarını da devam ettirmelerinden yana. Çünkü, iktidarını bu iki partiye borçlu.

      Başka bir söylemle, şimdiye kadar hiçbir iktidar partisi, muhalefet yönünden AKP kadar şanlı olmadı.

      Düşünün, bunların karşısında bir Süleyman Demirel olsaydı, bu kadar zaman iktidarda kalabilirler miydi? Bu kadar rahat hareket edebililer miydi? Bu kadar yolsuzluğa, hırsızlığa bulaşabilirler miydi? Memleketi, bu kadar talan edebilirler miydi. Bu güzel vatanı, bu şekilde pazarlık konusu yapıp bölünme, parçalanma noktasına getirebilirler miydi?  Komşularımızla papaz olup, bu ülkenin dış dünyadaki itibarını bu kadar yere serebilirler miydi?

     Sadece  Süleyman Demirel’in değil, Bülent Ecevit gibi bir liderin önünde bile bu kadar rahat hareket edebilirler miydi?

                           MUHALEFET, HALİNDEN MEMNUN

      Değerli okuyucularım; artık görünen o ki, gerek CHP’nin, gerekse MHP’nin, iktidar olmak gibi bir arzuları ve niyetleri yok.

     CHP, % 25 oranında, MHP de en çok % 15 oranında bir oy’a her zaman razı. Yeter ki meclise girsinler, ballı maaşlarını alsınlar. İktidar Vekilleri gibi devletin bütün imkanlarından yararlansınlar.  Muhalefet ediyorlarmış gibi arada çıkıp bağırsınlar, ama devleti yönetmek gibi bir sorumluluğun altına girmesinler.

      Bu iki partinin niyetinin bu olduğu, artık iyice anlaşılıyor.

     Bu görüş, sadece bana ait değil. Görüşüp konuştuğum hemşerilerimin çoğu, aynı görüşü paylaşıyorlar. İşte o sebeple, muhalefete karşı bir güven duyulmuyor.

   İnanın, bu iki partinin fanatik taraftarları olmasa, bu oranda oy almaları da mümkün olmayacak.

   “Halkımız, iktidardan memnun olduğu için mi muhalefete oy vermiyor?” derseniz, asla! İktidardan nefret edenler bile, muhalefet partilerine, tabii ki CHP ile MHP’ye artık güvenmiyorlar.

    CHP liderinin, zaman zaman televizyonların açık oturumlarına çıktığını görüyoruz. Çıkıp, partisinin görüş ve düşüncelerini, kendi görüşleriyle birlikte halkımızla paylaşıyor. Dikkatle izliyoruz ve yararlanıyoruz.

     MHP liderinin ise, bir açık oturum programına ya da bir gazetecinin karşısına çıkıp görüşlerini paylaştığını ve partisinin geleceğe dönük planlarını anlattığını hiç gördünüz mü? Ben, hiç görmedim, gören de yok.

      Arkasında, bir ülkücü gençliğin varlığına güvenen MHP lideri, bu gençliği haklı ve gerekli olan hiçbir toplumsal tepkinin içine sokmuyor. “Evinizden dışarı  çıkmayın.” diyor. Toplumdan tecrit edilmiş bir “ülkücü gençlik”, acaba ne yapar ve ne işe yarar?

     Tayyip Bey’in konuşmalarına kızıyoruz, ama karşılarında böyle bir muhalefet olursa, iktidarda olanlar işte böyle rahat konuşurlar.

    Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, her gün iktidarın başı gibi konuşuyor. Resmen koptuğu partisine, halktan oy istiyor. 400 Milletvekili beklediğini söylüyor. Kısacası, “Bu halk, benim her istediğimi yapar.” demeye getiriyor.

     Bütün bu kanunsuzluklara karşı, muhalefetin bir-iki “cılız” çıkışından başka hiçbir tepki almıyor ve rahatça yoluna devam ediyor.

     Söylemesi biraz erken olacak, ama CHP ile MHP bu kafayla giderse, AKP dördüncü defa, hem de tek başına yine iktidar.

     “Yetiş Vatan Partisi” diyerek, bu sütunlardan boşuna haykırmıyorum!