|
||
Kadının Adı, Neden Yok? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bu iktidar, kadını adeta düşman ilan etti. Onu, kocasının kölesi ve doğurmaktan başka işe yaramayan bir insan olarak kabul ettiğini gösterdi. Toplumdan tecrit edilmesini istedi. Oysa, analarının da birer kadın olduğunu unutuverdiler. Dün, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”ydü. Tıpkı, bizim 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde olduğu gibi, kadınlarımız da senede sadece bir gün, o da 8 Mart günü akla geliyordu. Oysa, toplumda ne varsa, kadının eseri olduğu unutuluyordu. Kadının, her şeyden önce bir “ana” olduğunu, böylece toplumun en saygıdeğer insanı olduğunu, en cefakar ve vefakar bireyi olduğunu, ona duyulması gereken minnet ve şükran duygularının hiç kimseye duyulamayacak kadar yüce olduğunu nedense bu toplum unutuverdi. BU İKTİDAR, KADIN DÜŞMANI GİBİ Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara geldiğinden beri, kadını adeta dışladı. Önce, çalışmasına karşı çıktı. Sonra, doğurmaktan öte bir işe yaramadığını anlatır gibi oldu. Çalışmasını hiç istemedi. Bu konuda bir adım ileri giderek, çalışan kadının ahlaken yozlaştığını ve kötü yola sürüklendiğini, doğrudan ve dolaylı olarak ifade etmek istedi. Kadını, bu şekilde dışlaması ve küçültmesi, erkeğin ona karşı bakışını da değiştirdi. Çalışan kadınların kocaları, eşlerine kuşkuyla bakmaya başladılar. Erkeklerin bir kısmı, kadını evinde bir eşya gibi görmeye başladı. Karı-koca arasındaki sevgi ve güven, böylece giderek azaldı. Ailede, durduk yere kavgalar başladı. Büyüyen kavgalar, cinayetle sonuçlanır oldu. Gün geçmedi ki bir kadın, eşi ya da bir yakını tarafından öldürülmüş olmasın. Kadını eşya gibi gören bu anlayış, onu biraz da köleleştirmek istedi. Daha çocuk yaştaki kızların evlendirilmesi ve dengi olmayan kişilerle evlenmeye zorlanması, karşımıza bir de töre cinayetlerini çıkardı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, kadın ve kızlar evlilik adı altında para ile alınıp satılmaya başladı. Bu gibi durumlar, geçmişte de vardı, ama bu kadar yoğun değildi. Bu iktidarın iş başına gelmesiyle, kadının aleyhinde bir patlama oldu. Kısacası, “Bu iktidar döneminde, kadının adı yok!” oldu. KADIN CİNRAYETLERİ, HIZ KESMİYOR AKP iktidar olduktan sonra, kadının ikinci plana itilmesi ve horlanması sonrasında, bir de kadın cinayetleri ortaya çıktı. Geçen 13 yıl içinde, 5 binin üzerindeki kadının eşleri, yakınları ve hasımları tarafından cinayete kurban edildikleri açıklandı. Cinayetler, hız kesmeden devam ediyor. Eski Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı, hala kadının sürekli doğurmasından yana. “En az, üç çocuk yapın.” diye sürekli tekrar yapması, kadını başka işe yaramayan bir çocuk makinesi gibi görmesinden kaynaklanıyor herhalde. Toplum ittifakla; “Bu çocuklara kim bakacak? Mevcutları bakmakta zorlanıyoruz.” dese de, o bildiğinden şaşmıyor ve hep aynı sözleri tekrarlıyor. KADIN, ÖNCE ANADIR Kadını, her şeyden önce toplumun en saygın varlığı olan bir “Ana” olarak görmek gerekir. Bir ana kadar fedakar, bir ana kadar tahammüllü, bir ana kadar sevecen, bir ana kadar sıcak ve samimi ve kendinize bir ana kadar yakın bir varlık düşünebilir misiniz? Eğer, kadın bir hata yapıyorsa, iyi biliniz ki bunun sebebini daha çok erkekte aramak gerekir. Erkeğinden sevgi, şefkat ve himaye gören hiçbir kadın, yanlış işler yapmaz. Üstelik kadın, bugünkü toplumda erkeğin üstesinden geldiği bütün işleri yapabilmektedir. Birçok ailede kimi kadınlar, erkekten daha çalışkan ve daha verimli olarak aileye katkıda bulunuyorlar. KADIN, HATA YAPMAZ MI? Elbette yapar. Onun kusurunu da salt kadında değil, ailesinde, ona verilen eğitimde ve biraz da çevresinde aramak gerekir. Mayası sağlam, toplumun kabul ettiği değerleri benimsemiş olan bir kadın, kolay kolay hata yapmaz. Hata yapanlarda, bu eksiklik var demektir. Buna rağmen yanlış yapanlar olursa, kusuru tabii ki onlarda aramak gerekir. Onlar da zaten, bunun bedelini ya yuvaları yıkılarak, ya da hayatlarını kaybederek ödüyorlar. Burada çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Özellikle bir genç kız ya da kadın, yapmaması gereken bir yanlışı yaparak zor durumlara düşüyorsa, ona fazlaca acınmamak gerekir. Daha açık konuşalım. Başına buyruk hareket edip, geçici heveslerle bir maceraya sürüklenen, tanımadığı kişilerle yakınlık kuran, iffetine sahip çıkmayan ve bilhassa büyüklerinin ve ailesinin sözlerini dinlemeyen kadın ve kızlar, başlarına gelenlere katlanmak zorundadırlar. Eğer, böyle yanlışları yaparlarsa, Allah korusun canlarını bile kaybedebilirler. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.