Değerli okuyucularım, hep "Gerçek dost ve gerçek aşk" diyoruz. Peki, gerçek aşk ve gerçek dostluk nasıl olur? Bugünkü köşemde yaptığım araştırmalar sonucunda Yazar Ayhan Can’a ait bir yazıyı sizlerle paylaşacağım… Dünya üzerindeki her şey, eskimeye ve yok olmaya mahkumdur. Bu bir tabiat kuralıdır, hiç değişmez. Ancak bazı şeyler vardır ki, bu kuralın dışındadır. Gerçek aşk ve gerçek dostluk bunların en önemli örneklerindendir. 'Büyük aşklar masallarda olur'... diye bir kavram yoktur... Gerçek olan aşklar, bir ömre sığmaz, nesillere, asırlara yayılabilir... Dostluk ve arkadaşlıklar da öyledir. Ancak, gerçek aşkı veya gerçek dostu bulmak çok zordur... Sahildeki kumların içinde bir pirinç tanesi aramaya benzer... Öyle ki, milli piyangoda büyük ikramiyeyi bulmak, daha kolay olabilir... Bir Alman atasözü bunu şöyle belirtmiştir, 'Eğer, hayatta çok büyük bir şansınız varsa, bir tane dostunuz olabilir.. 'Yani gerçek dost, aramakla bulunmaz... Tamamıyla tesadüf eseri karşınıza çıkabilir... İnsanlar, yalnız doğar, yalnız ölür... Ölenle ölünmez... Ancak çok nadir bir şans eseri böyle bir dost bulursanız, bilin ki benliğinizi dolduran ikinci bir can vardır artık hayatınızda... Dünyanın uzak bölgelerinde 'Yağmur Ormanları..' vardır. İnsanoğlunun ayak basamadığı bu yerler, senenin 300 günü yağışlıdır. Bünyesinde yüz binlerce çeşit canlıyı barındırır... Hiç bilinmeyen endemik bitki türleri buralarda yetişir. Gerçek aşk, gerçek dostluklar da bunun gibidir... Bu ormanları insan kalbine benzetirsek, yanlış bir benzetim olmaz... Oralarda yaşayan canlı türleri emniyettedir. Çünkü oralar, en büyük vahşetin mimarı, insanoğlunun ayak basamadığı, baltanın giremediği yerlerdir... Gerçek aşk, gerçek sevgi, gerçek dostluk ta işte buralar gibi kalplerde yaşar. Emniyet ve güven sonsuzdur... Beslenme, susuz kalma sorunu yoktur, sürekli yağmurlarla beslenen ormanlar gibi, kalplere de sürekli sevgi yağar...
Diğer sahte sevgiler öyle değildir... Çoğunlukla bir yaz yağmuru gibi sağanak şeklinde gelir, kısa bir sonra geçer gider... İşte insanları yanıltan asıl büyük problem burada yatmaktadır. Şarkılar, şiirler, romanlar bunlarla doludur. Hayal kırıklıkları, aldanmalar, aldatmalar.. Bir yaz yağmurunun büyüsüne aldanıp, hayatını zehir edenler o kadar çoktur ki... 'Eeeeeee ne yapalım o zaman ?..', diye sorduğunuzu duyar gibiyim... Hemen cevap vereyim, yapacak hiç bir şey yok... Yani ne gerçek aşk, ne de gerçek dostluk aramakla bulunacak şeyler değil maalesef... Piyango bileti gibidir yeni dostluklar. Alırsınız, amorti çıkarsa bile şükredin... En iyisi ne bilet alın, ne de sayısal oynayın... Bu bir şanstır sadece.. .Kimse kimsenin kısmetini yiyemez derler... Bırakın aramayı, kısmette varsa o sizi zaten arar bulur... Aşk ve dostluklar da öyledir... 'Cicili bicili bir akşam yemeğine kanıp, koca bir ömrü perişan edenlerden olmayın..' diyor yazarın birisi...
Ben de bunu bir yaz yağmuru gelip geçen, şeylere dalıp, kendinizi sükut-u hayallere uğratmayın diyorum... Bırakın hayal kırıklığını, yanlış bir dost veya sevgili seçimi size çok ciddi zararlar verebilir...... Sevgili dostlarım, yazılarımın her biri, bir amaca dayanıyor... Burada yazdıklarım sorumluluk isteyen bir olgudur... Bu yüzden bunları hep hayatın gerçekleri, bilinmeyen gizli ruh dünyamız ve duygularımız üzerine kurdum... Bu yazılarda ki ana temam, kesintisiz insan sevgisi, kalplerin temizliği ve maddenin hep ikinci planda oluşunu vurgulamak... Yani tüm yazdıklarımda hep bunları verebilmek amacını taşıyorum.. Ancak bunları yaparken, hayatın acımasız gerçeklerini büsbütün görmezden gelmek te devekuşunun başını kuma gömmesi gibi bir şey oluyor... Evet, karınca kadarı da olsa, sizlere bir şeyler verebildiysem mutlu olduğumu peşinen söylemek istiyorum... Sevgiyle, dostça kalmanız dileğimle.... |