301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
22 Şubat 2015 - Pazar 21:48 Bu haber 1729 kez okundu
 
O BİR HALK KAHRAMANI YDI Bedrettin Dalan
Köşe Yazıları Haberi


Onu, İstanbul Valiliği Genel Sekreteri’yken tanıdım. Yeni Belediye Başkanı seçilmişti. Mavi gözlüydü. “İlk icraatım, Haliç’in rengini, gözlerimin rengi gibi yapmak olacak” demişti ve dediğini yaptı. İstanbul’a, çok ve farklı hizmetleri oldu.

      Batı dünyasında, nasıl ki Puşkaş, Pele gibi efsane futbolcular varsa, siyaset dünyasında da De Gaulle, Churchil gibi efsane politikacılar vardır. Bizde de, “Bedrettin Dalan gibi, efsane bir Belediye Başkanı” var.

      Bir döneme damgasını vuran Anavatan Partisi’nin kurucuları arasında yer alan Dalan, Büyükşehir uygulamasına geçilmesiyle birlikte, İstanbul’un ilk “Büyükşehir Belediye Başkanı” oldu.

  “Bedrettin Dalan, Gerisi Yalan” sloganıyla seçime giren Dalan, rakiplerine büyük fark attı.

      Esas mesleği İnşaat Mühendisliği olan Dalan; “Seçilirsem, Haliç’in rengini gözlerimin rengi gibi yapacağım” demiş ve dediğini yapmıştı.

      Çamur deryasına dönen Haliç Körfezini, uyguladığı “Kolektör Sistemi” ile, gerçekten kirlilikten kurtardı. Balıklara hayat verdi, balıkçıları sevindirdi. Her şeyden evvel, İstanbul halkını sevindirdi.

     Bedrettin Dalan, 1984 den 1989 yılına kadar süren 5 yıllık Belediye Başkanlığı döneminde, İstanbul’un tarihi önemini de göz önüne alarak, ciddi ve planlı bir çalışma yaptı. Oluşturduğu bilimsel ve teknik  ekiplerle, İstanbul’un alt ve üst yapılanmasını kapsayan imarından trafiğine, (ilginçtir) eğitiminden sosyal hayatına kadar, hemen her konudaki sorunlarına cesaretle el attı.

    Tuttuğu her işte başarılı oldu. “İstanbul, yıkıldıkça güzelleşiyor.” diyerek, Beyoğlu Tarlabaşı’ndaki yola engel, pislik yuvası haline gelen metruk binaları yıktı ve bu günkü geniş ve ferah bir bulvar ortaya çıkardı.

                         İLGİNÇTİR, EĞİTİM İŞLERİNE DE EL ATTI

     Onu, İstanbul Valiliği Genel Sekreteri’yken tanıdım. Yeni Belediye Başkanı seçilmişti.  O dönemde, Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı’nın İstanbul Müdürlüğü’nü de yürütüyordum. O da, bir “Eğitim Vakfı” kurmak istiyordu.

     Başkan Yardımcısı olan bir (E.) Tuğgeneral’i bana gönderdi ve bir Vakıf Senedi  hazırlamamı istedi.

     Senedi hazırladık. Kısa adı İSTEK VAKFI olan “İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı” böylece kurulmuş oldu.

    Vakıf, kısa sürede Kolej niteliğinde 8 okul açtı. Okullar, halk tarafından büyük ilgiyle karşılandı ve talepleri karşılayamayınca, hep sınavla öğrenci aldı.

     Dalan’ın isteği üzerine, bu okullardan Üsküdar/Bağlarbaşı’ndaki “Belde Lisesi”nde, bir yıl Müdürlük yaptım.

    Bedrettin Dalan, İstanbul Belediye Başkanı olduğu halde bu yetkisini kullanarak, bugün Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kurduğu TÜRGEV gibi, baskıyla hiç kimseden ne bir yardım, ne de bir bağış aldı. Okullar, kendi kendilerini finanse  ettiler ve bugün aranan gözde birer eğitim kurumu haline geldiler.

    Dalan, bunlarla da yetinmeyip, aynı Vakfın bünyesinde daha sonra 125 bin m2 lik kapalı alana sahip olan YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ’ni kurdu.

   Yeditepe Üniversitesi de bugün,  başta Tıp Fakültesi olmak üzere. bütün bölümleriyle Vakıf üniversiteleri arasında, birinci sırada yer alıyor.

                                 O, HİÇ BİR YOLSUZLUĞA BULAŞMADI

    Bedrettin Dalan, kimi söylenenlerin aksine hiçbir yolsuz işe bulaşmadı. Onun şanssızlığı, bağlı olduğu partisinin yani Anavatan Partisi iktidarı ve yandaşlarının bu işlere bulaşmış olmasıydı.

   Hatırlanacağı üzere, Başbakan Özal’ın kurduğu parti, bugünkü Adalet ve Kalkınma Partisi kadar olmamakla birlikte kurucu, mensup ve yandaşlarıyla çok sayıdaki kirli ve yolsuz işlere bulaşmış, Başbakan’ın kızı bile, son model bir arabayı rüşvet olarak alırken yakalanmıştı.

       İş, o boyuta geldi ki, 1990 yılına gelindiğinde hükümet, 3628 numaralı Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu’nu çıkarmak zorunda kalmıştı.

      Tekraren ifade etmeliyim, bugünkü iktidarın yolsuzlukları, o günleri bile mumla aratıyor.

      Bütün bunlar olurken, Bedrettin Dalan’ın Başkanı olduğu Belediye’de, yolsuz hiçbir işe rastlanmadı. Siyasi muarızlarının dışında da, onun hakkında hiç kimse bu konuda bir şey söylemedi, iddiada bulunmadı.

                                        PEKİ,  HATALARI OLMADI MI?

     Oldu, tabii… Her insan gibi, beşeri bir varlık olarak onun da hataları, yanlışları oldu. Kendisi de daha sonra, hatalarını anlatmaktan hiç çekinmedi.

     Belediye’deki kimi hatalarının yanında mesela, kafasını taktığı maruf ve büyük bir Lise’nin Müdürü’nü görevden almamı, benden ısrarla istedi. Müdürün, görevden almayı gerektiren herhangi bir kusuru yoktu. Ben de almadım, bana gücendi. Ama, bir süre sonra emekli olan o Müdürü, kendi okullarından birine Müdür yaptı. İlginç değil mi?

     Ancak, onu yakından tanıyan bir kişi olarak, bilerek ve isteyerek hata yaptığını katiyen söyleyemem.

             İKİNCİ SEÇİMİ KAYBETMESİ VE TEKRAR ADAY OLMASI

    Bedrettin Dalan, 1989 yılında katıldığı ikinci seçimi ise, kaybetti. Onun seçim kaybetmesi başarısızlığından değil, mensubu olduğu Anavatan Partisi’nin yolsuzluğa aşırı ölçüde bulaşmasından oldu.

    O dönemdeki yolsuzlukların ayyuka çıkması, Dalan’ı da bunalttı. Bir ara, partisinden ayrılmayı bile düşündü. O kadar ki, 1989 seçimlerine “bağımsız aday” olarak katılmak istediyse de, engellediler.

    Eğer, onu yapabilseydi, yeniden ve mutlaka seçilecekti. ANAP’tan umudunu kesen halk, faturayı Dalan’a kesti ve CHP adayı Nurettin Sözen’i seçti.

    Nurettin Sözen, üstlendiği bu görevde hiç de başarılı olamadı. Onun yolsuzlukları da, kısa sürede konuşulur oldu. Hele bir İSKİ yolsuzluğu vardı ki, başrollerde Sözen olmasına rağmen, fatura Genel Müdür Ergun Göknel’e kesildi. Nurettin Sözen’e sevdanın yolları görünürken, Ergun Göknel’in şansı mahpushane oldu.

   Başkanlığı kaybeden Dalan, daha sonra kendisi bir parti kurdu. Partinin kuruluşu “tan-tatanalı” olduysa da,  göze batan bir başarısı olamadı.

                           BEDRETTİN DALAN İSTANBUL MİLLETVEKİLİ

     Dalan, bu kere ve iki yıl sonra (1991 de) yapılan genel seçimlerde Doğru Yol Partisi’nden İstanbul Milletvekili seçildi. Seçildi, ama nedense bu işi pek sevmedi.

    Kürsüye yemin etmek için çıkmaktan başka, hemen hiç çıkmadı ve hiçbir konuda konuşmadı. Onun gözü, hala İstanbul Belediye Başkanlığı’ndaydı.

    1994 yılına gelindiğinde, Başbakan Tansu Çiller’inde de desteğiyle Doğru Yol Partisi’nden İstanbul Belediye Başkan adayı oldu. Karşısında, Refah Partisi’nin adayı, bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vardı.

    O dönemde, İstanbul Milli Eğitim Müdürü’ydüm. Bugün olduğu gibi, o gün de seçim sandıklarında çoğunlukla öğretmenler görevliydi.

    Dalan benden, “dürüst bir seçim için” yardımcı olmamı istedi. Ben de, her dereceli bütün okullara bir genelge yayınlayarak, “tarafsız ve dürüst bir seçim” yapılması ve sandıklarda görev alan öğretmenlerin, buna çok dikkat etmeleri talimatını verdim.

    27 Mart 1994 günü, dürüst bir seçim yapıldı. Tayyip Erdoğan’ın seçim üssü olan Fatih İlçesi’nin dışında, hiçbir seçim usulsüzlüğü görülmedi. Sadece, Fatih’teki kimi çöplüklerde, oy pusulalarına rastlandı.

    Seçimi, fazlaca bir fark olmadan Tayyip Bey kazandı. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi, Nurettin Sözen, bu görevde hiç başarılı olamamıştı. Üstelik İSKİ yolsuzluğu hem onu, hem de partisini ayrıca yıpratmıştı.

    Bu yetmiyormuş gibi, Nurettin Sözen işleri iyice sermişti. İstanbul sokakları, çöpten geçilmiyordu. İstanbul Valiliği’nin önü bile, dağ gibi çöplük olmuştu. İstanbul halkına göre, Nurettin Sözen’in gitmesi ve partisinin de bundan ders alması gerekiyordu.

    İkinci sebep ise, Bedrettin Dalan denenmişti, başarılıydı. Ancak, daha başarılı olur diye, halk Tayyip Erdoğan’ı denemek istiyordu. Onun seçildikten sonra, bunu yol yapıp Türkiye’yi bugünkü batağa sokacağını, hırsızlık ve yolsuzlukları mubah hale getireceğini, ülkenin bölünmeye ramak kalacağını nereden bilebilirdi ki?

                                DALAN ARTIK, EĞİTİMİN BİR NEFERİ

      Seçimi kaybeden Bedrettin Dalan, ülkeye ve halkına karşı hizmet anlayışından hiçbir şey kaybetmedi. Artık, kendini tamamen eğitim işlerine verdi.

     Mevcut okullara ilaveten, yine İSTEK VAKFI’nın bünyesinde YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ’ni kurdu. Üniversite, kısa sürede Vakıf Üniversiteleri arasında birinci sıraya yükseldi.

    Bir akşam üstü beni arayıp; “Akşama gel, balık yiyelim.” dedi. “Her halde, benden kişisel bazı istekleri olacak” diye düşündüm.

     Saray Halıları’nın sahibi Necati Kurmel’in Altunizade’deki mağazasında oturup, bir yemek yedik.

    Benden, hiçbir kişisel istekte bulunmadı. Hep, eğitim işlerini konuştuk. Bir İstanbul sevdalısı ve bundan sonraki yaşamını eğitime adamış bir kişi olarak, “İstanbul halkına, eğitim hizmetleri yönünden daha çok nasıl faydalı olunur?” diye düşünüyordu. Hep, o konuları  konuştuk. Düşüncelerini söyledi, kafasındaki planları anlattı.  Ondan, istifade ettim.

                                    BU ERGENEKON DA, NEREDEN ÇIKTI?

      Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiği ikinci genel seçimi de kazanınca, kimilerine göre ayranı kabardı ve korktuğu kişilere karşı bir “Ergenekon Olayı” ortaya attılar.

      Daha sonra, bir “Kumpas” olduğu anlaşılan ve iktidar partisinin şimdi Bakan olan bir mensubu tarafından itiraf edilen bu olay “paralel yapı” dedikleri bir Cemaat’in omuzlarına yüklendiyse de, Bedrettin Dalan’ı da içine alıverdi.

     Bedrettin Dalan’ı çok iyi tanıyorum. Tanımadan önceki yaşantısını da bildiğim için, tanıdıktan sonra da hiçbir örgütle uzak ya da yakın bir ilişkisinin olmadığını, adımı bilir gibi biliyorum.

     O, “dobra” bir adamdır. Gizli işlerle değil, halka kendisini anlatıp, ikna ederek ve hizmet üreterek ortada görünmek ister. Ama, onun için aksini söylediler ve mahkeme de hakkında, ötekileri gibi tutuklama kararı verdi.

      O sırada yurt dışında olduğu için, geri dönmedi. Bu kumpasın kurbanı olup, ötekileri gibi en az 5 yıl hapis yatmadı.

      Yatmadı, ama evinden, yurdundan 5 yıldan fazla bir süre ayrı kalmanın ne demek olduğunu, bir de ona sorun bakalım. Üstelik eşi Ayseli Hanım da, aynı masumiyet içinde, onun çektiği çileyi çekti.

      Kumpas taşa çarpınca, tutuklananlar bir bir serbest bırakıldılar. Bedrettin Dalan hakkındaki  yakalama ve tutuklama kararı da kaldırıldı.

     Bu satırların kaleme alındığı sırada, Dalan henüz yurda dönmemişti. Avukatının yaptığı açıklamaya göre, yakında dönmesi bekleniyor.

     O, tam bir “Halk Kahramanı”dır. Ancak, büyük bir “zulme” uğramıştır. Bu köşeyi izleyen okuyucularım çok iyi bilirler. Bu memlekette, zulme uğrayanlardan biri de benim.

        Yüce Yaradan, Kur’an-ı Kerim’deki tam 46 Sure’de, “zulümden ve zulme uğrayanlardan” söz eder. Bunu çok iyi bilen ve bu surelerden esinlenen Ziya Paşa bakın ne diyor;

Zalimlere dedirir bir gün kudret-i Mevla,

Tallahi laked aserek Allah-ü aleyna                      

 

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 23.11.2024
Bugün
3 - 8
Pazar
4 - 9
Pazartesi
5 - 9
Tekirdağ

Güncelleme: 22.11.2024
İmsak
06:29
Sabah
07:59
Öğle
13:01
İkindi
15:31
Akşam
17:54
Yatsı
19:17
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
31
32
0
1
10
11
2
Fenerbahçe
26
27
1
2
8
11
3
Samsunspor
25
24
3
1
8
12
4
Eyüpspor
22
18
2
4
6
12
5
Beşiktaş
21
19
2
3
6
11
6
Göztepe
18
19
3
3
5
11
7
Sivasspor
17
17
5
2
5
12
8
Başakşehir
16
17
3
4
4
11
9
Kasımpasa
14
16
4
5
3
12
10
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
11
Konyaspor
14
14
6
2
4
12
12
Rizespor
13
10
6
1
4
11
13
Gaziantep FK
12
15
5
3
3
11
14
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
15
Kayserispor
12
11
3
6
2
11
16
Bodrumspor
11
10
7
2
3
12
17
Alanyaspor
10
9
5
4
2
11
18
Hatayspor
6
10
7
3
1
11
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı