|
||
İnsanı mutlu kılan nedir? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
İnsanı mutlu kılan değişimdir. Zihinsel olsun, ruhsal olsun, bedensel olsun, madde hakimiyeti olsun eğer sürekli değişim içindeysek mutluyuz demektir... Maddesel değişimin olması için hareket etmek, ruhsal değişimin olması içinde düşünmek yeterlidir. Her can sıkıntısı yaşadığımızda, içimizde bir daralma hissettiğimizde tefekküre dalabilsek, şu kendi kâinatımızı okumayı düzenli olarak yapabilsek, ne kadar çok faydalar elde edeceğimizi tahmin etmek zor olmasa gerek. Cato isimli bir düşünür bakın ne diyor: “Düşünmekten daha faal, kendi başına olmaktan daha sakin olunamaz.” Öyle anlarımız olur ki içimizi sıkıntılar kaplar, hafakanlar basar, ne yapsak, ne etsek bir türlü can sıkıntısından kurtulamayız, bütün gün oflayıp puflarız. Acaba can sıkıntılarımızın nedeni nedir ve bunu nasıl giderebiliriz? Can sıkıntıları, aslında Rabbimizin bize verdiği, sonunda çok faydasını göreceğimiz güzel bir histir. Tabii ki eğer can sıkıntısını fikir ufkumuzun genişlemesine ve aydınlanmasına bir vesile, bir kaynak olarak görürsek güzel bir histir. Hepimiz kabul ediyoruz ki içimizde boşluklarımız, eksiklerimiz, gediklerimiz var. “Canım sıkılıyor” diyor ve bize bu konuda bir şeyler yapmamızı söylüyor. Bunu duyan nefsimiz hemen harekete geçiyor, müdahale ediyor ve bizi gereksiz, faydasız, hatta zararlı şeylere yöneltiyor. Bilmeliyiz ki, can sıkıntımızın nedeni nefse uymanın getirdiği tabii bir sonuçtur. “Canım sıkıldı” diyerek televizyonu açıp karşısına geçiyor, hobilere başlıyor ya da en sonunda tası tarağı toplayıp seyahatlere çıkıyoruz. İnsanlar hep aynı rolleri oynamaktan, aynı işleri yapmaktan dolayı dünyayı sıkıcı bulabiliyorlar. Demek ki, canımız aynı monoton hareketleri tekrarlamaktan dolayı sıkılıyor. Özellikle bilinmeyen, garip meselelerin ürkütücülüğü bizi yeniliklere her zaman kapalı tutuyor. Eskiler de bir ülfet, göz alışkanlığı hasıl ettiği için eski ve sıkıcı geliyor. Oysa düşüncelerimizi merak ve hayret uyandıran meselelerle genişletmek zorundayız. Çünkü düşüncelerimiz sınırlandığı, daraldığı için içimizde daralmalar başlıyor. O halde önce düşüncelerimizi genişletmenin yolunu bulmalıyız. Bu durumda can sıkıntımızı gidermenin en güzel yolu da kendiliğinden ortaya çıkmış oluyor. Tefekkür etmek… Tefekkür etme olayını ancak nefsimizle mücadele ederek başarabiliriz, içimizdeki “benlik” hapishanesinden kaçmanın, çevremizdeki “nefis duvarı”nı aşmanın tek yolu var. Sessiz, sakin bir yerde tek başımıza oturmak, düşünceye, tefekküre dalmak. Kusurlarımızı hatırımıza getirip, acizliğimizi anlamak. Nefsimizin ha bire kendisini müdafaa ettiği, Öne sürdüğü mekanizmayı bozmanın yolu, ancak kişinin kendini tanımasıyla, kendi kâinatını okumasıyla mümkündür. Bunu da ancak her an akıllı ve uyanık olmakla başarabiliriz. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.