|
||
GÜVENLİK PAKETİ FİLAN DEĞİL TAM BİR | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Siz ona, “Zulüm Paketi” de diyebilirsiniz. Komünist rejimlerde bile görülmeyen, yeni bir tedbir paketi geliyor. İktidarın gözü iyice kararmış. Zararını, ona oy verenler de görecek! II. Abdülhamit, büyük bir korkuyla tahta çıkmıştı. “İntihar etti” denmesine rağmen, amcası Abdülaziz zehirlenerek öldürülmüştü. Ağabeyi V. Murat da, korkudan delirmiş ve 3 ay sonra tahttan indirilmişti. O da, ilk önce bir İç Güvenlik Paketi hazırladı. Paket, daha yürürlüğe girmeden, Dolmabahçe Sarayı’na Bizans Surları gibi duvarlar yaptırdı. Müstebit, yani despot bir padişahtı. Her yere ajanlarını yerleştirdi. Jurnal denilen “İspiyonculuk” almış başını gitmişti. İspiyoncular, doğru yanlış demeden hedefteki kimseleri fişler gibi Saray’a bildiriyor, karşılığını alıyorlardı. Halk, sırf bu sebeple perişandı. Bu günkü gibi sandığa gitme şansı olsaydı, Abdülhamit çoktan iktidardan düşürülmüştü. Ne var ki, bu zulmü yapan Padişah da, yatağında rahat uyuyamıyordu. Hemen her gün, ölüm korkusu yaşıyordu. O sebeple, Cuma Selamlıkları’nın dışında, halkın arasına katiyen çıkamıyordu. Nitekim, bir Cuma Selamlığı’nda, bir Ermeni’nin saldırısına uğramış, konulan bomba vaktinden önce patlayınca ölümden kurtulmuştu. ARTIK, O GÜNLER GERİDE KALDI Biz, öyle sanıyorduk, ama öyle değilmiş. Hatta, şimdi daha da beter tedbirler geliyor. Aslında, buna tedbir demek doğru değil. Çünkü, tedbir bir olumsuz duruma karşı alınır. Türkiye’de, malum terör örgütünün yaptıklarından başka, hangi olumsuzluk, hangi güvenlik sorunu var ki? Yolunda giden vatandaşları “potansiyel suçlu” gibi görmek, hangi hukuk devletinde vardır ve hangi vicdana sığar? II.Abdülhamit gibi korkuya kapılan İktidar, şimdi onu vicdanına sığdırıp, “İç Güvenlik Paketi” adıyla çok sert yaptırımlar getiriyor. Buna, “İşkence Paketi” demek, daha doğru olur. Daha açık bir şöylemle, demokratik hukuk devleti ilkesini bir yana bırakıp, tam bir “Polis Devleti” oluşturmaya çalışıyor. Nedeni belli. Kendilerini ve yakınlarını, yaptıkları zulme karşı koruma altına almak. Kendilerini ve yakınlarını, yaptıkları onca yolsuz işlere karşı güvence altına almak. Tabii ki, başka nedenleri de var. HUKUK OTORİTELERİ, ÇOK YANLIŞ BULUYOR Aslında, hukuk otoritesinin fikrine filan ihtiyaç yok. Durum ortada. Görünen köy, kılavuz istemiyor. Ne yapacakları, şimdiden belli. Polisi, başka bir söylemle devletin gücünü ve otoritesini kullanıp, Türk halkına zulmedecekler. Göreceksiniz, nefes almak bile zorlaşacak. Konuyla ilgili olarak, Türkiye Barolar Birliği özet halinde, İstanbul Barosu ise, daha detaylı biçimde birer bildiri yayınladılar. Ve, işin vahametine herkesin dikkatini çektiler. Bu iki kuruluş da, özetle diyor ki; · Bu gibi kararlar ve kanunlarla, biz hukuk devleti olmaktan çıkarız. · Vatandaş olarak yargı güvencemiz kalkar, tamamen korumasız hale geliriz. · Yasal olan bütün toplantı ve gösteriler terör eylemi, katılanlar da terörist sayılırlar. · Yargı kararı olmadan mülki amirler ve polis tarafından telefonlarımız dinlenecek ve herkes aranıp, fişlenecektir. 48 saat tutuklu kalması da çabası. Mahkemeler, bir bakıma devre dışı olacaktır. · Polisin, silah kullanma yetkisi artırılıp, vatandaşın can güvenliği ortadan kalkacaktır. · Polis, devletin ve milletin polisi olmaktan çıkarılıp, tam anlamıyla iktidarın silahlı gücü, bir bakıma ordusu haline getirilecektir. · Sonuç olarak, iç güvenlik adı kullanılarak, iktidar bütün siyasi amaçlarını gerçekleştirecek, yargı yürütmeye teslim edilip, bugünkü haliyle devre dışında bırakılacak, polis tamamen iktidarın polisi olacak, hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmayacak, böylece “İç Güvenlik” eşittir “Hiç Güvenlik” olacaktır. Değerli okuyucularım; bu iktidara oylarımızı vermeye devam edelim. Bize, bunlar yakışır. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.