|
||
Yolsuzluk Haftası nın İçindeyiz | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Hafta, 17 Aralık’ta başladı 25 Aralık’ta bitecek, ama bu iktidarın yolsuzlukları bitmeyecek. Bu işi, yüce dinimizi kullanarak yaptıklarına göre, ben de onlara bu yaptıklarının vebalini kısaca anlatmaya çalışayım. Bugün Cuma. Müslümanların bayramı. Her hafta olduğu gibi, bu gün de Camilere koşacağız. Hocalardan, günün önemini belirten konuşmalar dinleyeceğiz. Nasihatler, uyarılar alacağız. Bildiklerimize, yeni bilgiler katacağız. Daha iyi amel etmenin yollarını öğreneceğiz. Öğrendikçe, doğruluktan sapmanın vebalini, mürai davranmanın cezasının büyüklüğünü, hatada ısrar etmenin ağır yükünü omuzlarımızda hissedeceğiz. Belki yakın çevremizde göremeyeceğiz, ama bunların tersini yapanların varlığını hiç kimse inkar edemeyecek. Kendileri ise, ne kadar inkar etseler onlara hiç kimse inanmayacak. GÖREV ALANIMDA DEĞİL, AMA İLGİ ALANIMDA İlahiyatçı değilim. Dini meseleler, benim görev alanıma girmiyor. Lakin, İmam Hatip Liseleri’nde yıllarca hocalık yaptım ve o havayı soludum. O sebeple, dini konular görev alanımda olmasa da, hep ilgi alanımda. Kendimi, fetva makamı gibi görmekten teeddüp ederim. Bu memlekette, hemen her gün şaşırtıcı ilginç olaylar yaşanırken, kendisini o şekilde görenlere de ihtiyatla bakarım. “Dinime söven, bari Müslüman” olsa, sözünü önemserim. Lafı nereye getireceğimi tahmin ettiğinizi biliyorum. Tabii ki, yüce dinimizin istismarından nemalanıp, günah çukurunda debelenenlerin acınacak halinden söz etmek istiyorum. HANİ, “REFERANSIMIZ İSLAM” DEMİŞLERDİ Tam 12 yıl oldu, hatta geçti. Hatırlayınız, Adalet ve Kalkınma Partisi, hangi havayla ve hangi vaatlerle iktidara gelmişti? Önce adına, sonra kurucularına baktık. İlk beyanları, “Referansımız İslam” olmuştu. İnandık ve pek de sevindik. Büyük bir çoğunlukla oyumuzu onlara verdik. Sonra neler oldu ve neler yaptılar? Gördük, yaşadık, görmeye ve yaşamaya devam ediyoruz. İnanmıştık ki, madem yüce dinimizi referans seçtiler, o halde ülkemiz artık dürüst yönetilecek. Kimsenin hakkı, kimseye yedirilmeyecek. Yolsuzluklar, hırsızlıklar artık tarihe karışacak. Partinin adında da olduğuna göre, her yerde adalet hakim olacak. Yoksulluklar gidecek ve kalkınma olacak. Ülkeye ve halkımıza refah, huzur ve mutluluk gelecek. Ama, olmadı. Kısa sürede, tersi olmaya başladı. 12 yıl geçmesine rağmen, beklediklerimizin hep tersi oldu ve kendimizi bataklığın içinde bulduk. Onlar, servet sahibi oldular. Yedi sülaleleri zengin oldu. Yediler içtiler, 12 yıldan beri bir türlü doymadılar. İşte, 17 ve 25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları ile takkeleri iyice düştü ve kelleri ortaya çıktı. İKTİDAR MENSUP VE YANDAŞLARININ, VAY HALİNE! İslam’ın emirlerinin hep tersini yaptılar. Din Bilgini olmadığımı tekrarlayarak, şimdi herkesin anlayacağı bir örneği vermeye çalışacağım. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Mutaffifin Suresi, bunların adeta resmini çekmiş. Arapça olan Mutaffifin sözcüğün Türkçe karşılığı, “Yolsuz işler” demek. Sure’nin 1’nci ayeti; “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline.” diyor. Değerli okuyucularım; burada anlatılmak istenen terazi ya da kantarla tartılarak alınıp satılan bir maldan söz edilmiyor. Burada, ne türlü olursa olsun bir hakkın yenmesinden ve onun vebalinden söz ediliyor. 2’ci ayeti; ”Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.” 3’ncü ayeti ise; “Kendileri bir şey ölçüp ya da tartıp verdikleri zaman, eksik ölçüp tartarlar.” diyor. Fazlaca yoruma gerek var mı? O yolsuzlar ki, kendileri her türlü hileyi, kanunsuzluğu, haksızlığı yaparlar ve zenginleşirler, ama başkalarının hakkını yemekten, hile yapmaktan, kanunsuz işler çevirmekten, kasalarını doldurmaktan, çaresiz insanlara zulmetmekten çekinmezler. Hırsızlık onlarda, yolsuzluk onlarda, rüşvet onlarda. Adaleti tersine çevirmek onlarda. Kamu malına zarar vermek ve yemek onlarda. Ne ararsan onlarda. Amaaa… Surenin 4, 5 ve 6’ncı ayeti bakın ne diyor? “Onlar, o büyük günde, bütün insanların Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?” Yani, hesap gününü bilmiyorlar mı? Ve, Sure’nin 16’ncı ayeti kesin hükmünü veriyor. ”Sonra onlar, mutlaka cehenneme gireceklerdir.” buyuruyor. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’MIZ NE İŞ YAPAR? Daha önceki bir yazımda, ne iş yaptığını ve bu kuruluştan neler beklediğimizi bu sütunlarda yazmıştım. Bu soruyu, tekrar sormamın sebebi açık. Başkanlık, 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’ndan 3 gün önce, takip eden Cuma günü bütün Camilerimizde okunmak üzere, “hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet” üzerine bir hutbe hazırlatıyor. 3 gün sonra Operasyon olunca, hutbe okutulmuyor. Halbuki, tam zamanı. O gün, bu gündür bu konuda Camilerde “tık” yok. İşte o sebeple, bir kere daha sormak gerekiyor. Diyanet İşleri, yeri gelmişken bu önemli konuda görevini yapmazsa, acaba ne iş yapar? Başkanına, yeni araba alındığı haber olunca sustular. Ama, aracın 1 milyon liraya alındığı söylenince, 322 bin liraya alındığını açıkladılar. Az mı? Araç, zırhlıymış. Diyanet İşleri Başkanı, acaba kimden korkuyor? Ben, İstanbul Milli Eğitim Müdürü’yken, altımda yerli bir araba vardı ve değeri bugünkü parayla 30 bin liraydı. “Daha iyisini ve daha pahalısını alabilirsiniz.” dediler. Almadım, aldırmadım. Çünkü, alınması israftı. Mevcut olanı kullanırken, hizmetimde hiçbir eksiklik olmadı. Ama bana, kızıma aldığım 500 liralık çeyizin parasıyla, babama babasından kalan üç parça tarlasının hesabını sormuşlardı. Şimdi, benim de elbette sormaya hakkım var. Daha ucuzu ve uygunu varken, Başkana böyle bir araç alınması tam bir israf değil mi? Onlar ki, israfın haram olduğunu bilmezler mi? Yazmak ve konuşmak görev alanıma girmediği halde, bu konulara neden girdiğimi şimdi anladınız mı? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.