|
||
TEKİRDAĞ VALİSİ İLE YARDIMCISI NIN Koltuk Kavgası ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Vali Yerlikaya, “Böyle bir şey yok.” diyor, ama dedi-kodu sevenler aksini söylüyor. Güya, Vali Yardımcı Mustafa Yel Tekirdağ Valisi yapılacakmış. Olabilir, ancak dedi-kodu’yla Vali tayini yapılamaz ki. Eskiler, çocuklarının devlet katında bir görev kapmalarını çok istedikleri zaman, hep aynı sözü söylerlerdi. “Oğlum, okusun da adam olsun. Olursa askeriyede zabit, mülkiyede katip olsun.”derlerdi. Askeriye’de zabit olanlar yükselip, “Paşa” rütbesini alırken, Mülkiye’deki katipler de bir gün “İlbay” yani Vali olabiliyorlardı. Daha sonraki yıllarda, Vali olabilmek için Mülkiyeli olma şartı kaldırıldı. Hukuk mezunları da Vali olabildiler. Bir zaman geldi, ne mülkiyeli, ne de hukukçu olma şartı aranmadan, mesleğinde temayüz etmiş olanları da Vali yaptılar. Tıpkı, bir hukuk kurumu olan Danıştay’a, hukukçu olmayanların atanması gibi. TEKİRDAĞ’A, BAŞARILI VALİLER GELDİ Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren, Tekirdağ’da görev yapan Valilerin biyografilerine baktım. Değerli şahsiyetler, bu ilimizde Valilik yapmış. Eser bırakmışlar, önemli iz bırakmışlar. Ne var ki, içlerinde Kadri Demirel gibi kader kurbanları da var. Kadri Demirel Tekirdağ Valisi iken, 1964 Haziran’ında bir iş için Ankara’ya gider. Akşam üstü, biraz alkol alır. Ulus’taki Rüzgarlı Sokak’ta dolaşırken, liseli bir kızla karşılaşır. Kıza, azıcık takılayım derken, kızın şikayeti üzerine Polis karşısına dikilir. “Ben Valiyim” dese de, onu alkollü gören Polis; “Ben de Cumhurbaşkanı’yım” der ve Vali kendini Karakolda bulur. O sırada tesadüfen karakolda bulunan bir gazeteci olayı öğrence, Vali ertesi günü birinci sayfadan haber olur. Vali, Karakoldan kurtulur ama, Tekirdağ’a dönemeden görevinden alınır. 4 ay sonra da, kahrından ölür. Bu olay, Tekirdağ Valileri konuşulurken, yaşanmış sevimsiz bir anı olarak anlatılır. Başka sevimsiz anılar da var, ancak konumuz onlar değil. İstanbul Belediye Başkanlığı da yapmış olan namlı Vali Haşim İşcan da, Atatürk’ün sağlığında Tekirdağ Valiliği yapmıştır. Tekirdağ’da ve İstanbul’da görev yaptığım sırada, hayatta olan Tekirdağ Valileri’nin hemen hepsi ile tanışmış ve oturup sohbet etmiştik. SON VALİ’MİZ, ALİ YERLİKAYA Vali Yerlikaya, Ağrı Valisi iken ilimize atandı. Genç ve başarılı bir Vali. Geldiği yerlerde de, başarılı hizmetler verdiği söyleniyor. Lakin, şu son günlerde biraz sıkıntılı. Sıkıntılı, çünkü koltuğunun sallandığına dair, yerel medyada haberler dolaşıyor.Mesela, bir İnternet Sitesi’nde görevden alınacağı ya da siyaset için görevini bırakacağı, yerine de Yardımcısı Mustafa Yel’in atanacağı yazılıyor. Haberi yapanın adı da veriliyor ve Ferhat Akgün adlı bir gazeteci olduğu belirtiliyor. Vali, yaptığı açıklamada haberi yalanlıyor. ”İzine çıktığım için, Mustafa Yel’i yerime vekil bıraktım. Siyasete girmek gibi bir niyetim ve merakım yok. Görevimin başındayım. O kişinin yaptığı haber, asparagas (yalan/uydurma) bir haberdir.” diyor. Vali’nin duygularına katılıyorum. Böyle dedikodularla Vali tayini yapılmaz. Aslı olmayan haberleri yapmaksa, dürüst gazetecilikten sayılmaz. Bürokratın moralini bozar, hizmet şevkini kırar ve hizmete de zarar verir. Ancak, burada küçük bir hatırlatma yapmadan geçemem. Mustafa Yel de, başarılı bir bürokrattır. Tekirdağ’da hem Vali Yardımcısı, hem de İl Özel İdare Genel Sekreterliği yapmıştır. Hepsinden önemlisi, son seçimde, iktidar partisinden Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı olmuştur. Kazanamasa da, siyasi artı puanları vardır. Hemşerimiz olan Mustafa Yel’in, böyle dedikodularla değil, liyakatiyle başka bir Vilayete Vali olmasını, ben de isterim. Hakkıdır ve böyle bir göreve layıktır. VALİ YERLİKAYA, BENİM MEKTUBUMU OKUMADI (MI?) Bu köşeyi izleyen okuyucularım hatırlayacaklardır. 22 Şubat 2013 tarihinde, yine bu köşede yayınlanan “Tekirdağ Valisi'ne Açık Mektup” başlıklı o yazımda, Valimiz Ali Yerlikaya’ya açık bir mektup yazmış, ilçemizde yapımı yarım kalan ve çürümeye terk edilen “Öğretmenevi” inşaatının tamamlanmasına destek olmasını istemiştim. Vali Bey, ya mektubu okumadı ya da ciddiye almadı. Biz ise, Valimizi ciddiye aldığımız için, hemşerilerimin de isteği üzerine o mektubu yazmıştım. Şimdi yeri gelmişken, bir kere daha teklifimizi yineleyelim. Sayın Valimiz; İlçenin merkezindeki anılan binanın, kaba inşaatı tamamlanmış durumda. Aradan 8 yıl geçmesine rağmen, statik gücünden henüz bir kaybı yok. Ancak, bina çürümeye ramak kaldı. Yarım kalan inşaat, az bir masrafla tamamlanabilecek. Öğretmenevi olmasından vazgeçtik. Bina, bir Gençlik Eğitim Merkezi ya da bir Sosyal Etkinlik Alanı da olabilir. Bahçeli konumda ve anayolun tam üstündeki binanın kendisinden ve bahçesinden, halkımız yararlanmak istiyor. Binanın, ilçemizde 22 yıl önce temeli atılıp da, yarım bırakılan ve çürütülen Kapalı Spor Salonu’na benzemesini istemiyoruz. Bu iş için devlet destek verirse, halkın desteği de sağlanabilecektir. Biliyorsunuz, hangi mertebede olursa olsun, kamu görevleri geçicidir. Saray halkı gelecekte, ilçeye kazandıracağınız bu eserinizle sizi hatırlamak istiyor. Soyadınız da, ayrıca güven veriyor. Hem yerli yani bizden, hem de taşın büyüğü ve daha sağlamı. Gelecek yıllarda geriye dönüp baktığınız zaman; “Keşke, Saray’ın şu yarım kalan sosyal tesisini tamamlasaydım.” demeyeceğinizi umut ediyoruz. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.