|
||
İdeoloji, tanımı güç bir kavramdır - 4 | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Marksist ideoloji teorisi: Marx'ta yanlış bilinç olarak ideoloji tanımlamasının ilk şekli Alman İdeolojisi'nde görülür. İdeoloji, bireylerin bilincindeki gerçekliğe dair yanlış bir bilinç ya da bilgi durumudur burada. Nitekim başlangıç yapıtlarında Marx; hem Din'i hem de felsefe'yi ideolojinin çeşitli biçimleri olarak eleştiri konusu yapmaktadır. Buna göre din ve felsefe, gerçekligi başaşağı ederek, çarpıtarak, yanılsatarak bireylerin bilinçlerini belirlemektedirler. Ancak, Marx, dünyanın kısıtlı ve çarpık algılanışı olarak dinin ve felsefenin kaynağında, insanların kısıtlı yaşamlarının olduğu vurgusunu da yapar. Dolayısıyla Marx'ın "yanlış bilinç" şeklindeki ideoloji anlayışı yorumları, Marxist teori içinde çatlaklar oluşturmaktadır. İktidar ve muhalefet ideolojileri, amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları yönteme göre de farklılık gösterirler. Her biri ikna, organizasyon ve baskı yöntemlerinden birine veya birkaçına başvurabilir. Amaçlar ne kadar önemli ve yaygınsa ve bir ideoloji Statükoya ne kadar şiddetli bir eleştiri yöneltiyorsa ikna ve organizasyona da önem vermekle birlikte, daha çok zora ve şiddete başvuracaktır. Buna karşılık eleştiriler sınırlı, reform istekleri mevcut yapıda önemli değişmeleri gerektirmiyorsa siyasi organizasyon düzenlemeleri ve ikna yöntemleri yeterli olacaktır. Diğer bir taraftan ideolojileri katı ve yumuşak veya sağ ve sol olmak üzere iki gruba da ayırmak mümkündür. İdeolojilerin bu sınıflandırması ideoloji gerçeğini daha iyi anlamak ve açıklamak bakımından faydalı olduğu gibi farklı ideolojileri aynı kefeye koymanın da sıkıntısını gidermektedir. Siyasi düşünceleri sağcılık veya solculuk olarak belirtmek ilk defa Fransız Devrimi ile gerçekleşmiştir. Fransız Devriminden sonra toplanan ulusal meclis üyeleri düşüncelerine göre mecliste kralın sağ ve sol tarafına oturmuşlardır. Kralın sağ tarafında oturanlar eski düzeni savunan, kralın otoritesini kabul eden üyeler iken kralın solunda oturanlar kralı veto
eden düzenin değişmesini isteyen üyelerdir. Bu tarihten sonra sağcılık “hiçbir yenileşmeyi istemeyerek kurulu düzenin olduğu gibi korunmasını savunan ve bu bakımdan evrimsel değişikliği yeğleyen solculuğun karşısında yer alan tutum olarak tarihe geçmiştir. Solculuk ise “ anamalcı toplumsal, ekonomik düzene değişik biçim ve ölçütlerle karşı olan, ekonomik siyasal erki yine değişik biçim ve ölçütler de halkın iyi olmasını savunan düşünce ve eylem akımlarının genel adı olarak tanımlanmaktadır. İDEOLOJİ (Kavram olarak): Bu anlamda ideolojilerde 3 aşama vardır.
1- Bütün İdeolojiler genellikle bir “dünya görüşü” ne sahiptirler ve bu görüş içersinde mevcut düzene ilişkin bir değerlendirmede bulunur ve sunarlar. 2- Bir iyi toplum vizyonu (görüşü, tasarımı) çerçevesinde arzulanan bir gelecek modeli sağlarlar. Bu görüşe göre huzur ve refah olması lazımdır. İdeoloji geleceği planlar. 3- Siyasal değişimin nasıl olabileceği ve nasıl olması gerektiği konusunda bir çerçeve çizerler. (Eylem dönemi)
İdeolojiler, değişmez düşünce sistemleri değildir. Birçok noktada bir başka ideolojiye de yaklaşırlar. Değişken fikirlerle beslenip ortaya çıkarlar. Siyaset felsefesine benzerler. Uygulamada geniş siyasi eylemler şeklini alırlar. LİBERALİZM, MUHAFAZAKARLIK, SOSYALİZM Koruyan-korunan ilişkisine dayanan hiyerarşik bir örgütleniştir. 10.yy da kara saban ve üzenginin bulunuşu feodal yapının Avrupa'nın hâkim düzeni olmasını sağlamıştır. Feodolizmin yıkılışıyla 2 önemli şey ortaya çıkmıştır. Toplumun özellikle ekonomik hayatında piyasa ve kapitalizm. Sanayileşme Liberalizmle kapitalizmi yakından birbirine bağlı kılmıştı. Başlangıçta Liberalizm siyasi bir doktrindi. Anayasa ve temsili hükümeti savunmak yerine mutlakiyete ve feodal imtiyazlara saldırıyordu. 19.yy. başlarından itibaren yeni bir ekonomik düşünce ortaya çıktı. Laissez faire (bırakınız yapsınlar). Fertlerin faaliyeti ekonomik hayatı oluşturmuş, kapitalizm böyle ortaya çıkmıştır. Siyasi iktidarın ekonomiye karışmaması önemlidir. Hükümetin iktisadi hayata müdahelesine karşı, bir iktisadi düşünce gelişti. İşte bu yaklaşım klasik Liberalizmin merkezi teması oldu. Daha sonraları refah devleti, refah reformları devletin iktisadi hayata müdahelesini daha uygun hale getiren durumlar ve görüşler sosyal liberalizmi ortaya çıkardı. 20.y.y. da Liberalizm artık sermayenin hakim olduğu, sürekli sermayenin işlediği, aynı zamanda da sosyal ihtiyaçlara cevap verecek bir sistem olarak ortaya çıkmıştır. 1970’lerden sonra Liberalizm yeni bir ad almış Neoliberalizm o. Devam edecek. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.