|
||
AKSARAY IN PARASINI HAZIRLAYALIM | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Maliye Bakanı açıkladı. AK-Saray dedikleri Cumhurbaşkanlığı Sarayı; 1 milyar, 370 milyon liraya (eski parayla 1 katrilyon 370 trilyon liraya) çıkmış. Makam odası ise, 20 milyon liraya (20 trilyon liraya) döşenmiş. Halkı, çöplükten yiyecek toplayan bir Cumhurbaşkanı’na yakışır. 1960’lı yılların sonuydu. Bir adı da Etiopya olan Habeşistan’ın Kralı Haile Selasie İstanbul’a geldi. Bir tesadüf, ben de yakınından gördüm. Ben diyeyim, güneşte kurutulmuş bir Arap, siz deyin ateşte kavrulmuş bir Zenci. Bir deri, bir kemik. Çok olsa, 45 kilo. Ama, gittiği yerde karşılayanlara ve önünü kesip alkışlayanlara altın dağıtıyordu. Duyan, Kral’ın peşine düştü. Gittiği yerlerde bu yüzden altın kapma arbedeleri çıktı. Haile Selasie, havasını attıkça attı. Merak ettim, Habeşistan Afrika’nın en geri kalmış ülkelerinden biri. Ülkede, altın madeni yok. Halk aç, sefil. Sokakları, sürünen insanlarla dolu, ama Kralları, Kraldan da Kral. Sakın, “O günlerden bize ne? O günler, artık geride kaldı” demeyin. Bizim Cumhurbaşkanımız da, daha bu göreve seçilmeden kendine bir Saray yaptırdı. Eğer Seçilmeseydi, Saray Başbakanlık Binası olacaktı. Seçileceğini bildiği için, Cumhurbaşkanlığı Sarayı oldu, taşındı ve yerleşti. Bu arada, çok ilginç olaylar yaşandı. Hangisini yazayım ki? Tayyip Bey Saray’ını, adını bir türlü ağzına almadığı Atatürk’ün, millete armağan ettiği çiftliğin içine yaptırdı. 374 bin m2 lik alandaki yeşil ağaçları katlederek, Saray’ına yer açtı. İdari Mahkeme, “olmaz” deyip, durdurma kararı verdi. Tayyip Bey ise, “Güçleri yeterse, gelip yıksınlar” dedi ve ekledi. “Oraya taşınacağım.” Ve, taşındı. İtiraz edenlere, “Saray milletin malıdır, milletin demirbaşıdır.” deyip ekledi, “Millet, bir büyük demirbaş kazandı.” Ancak, bu sözü söylerken özelleştirmeyle sattığı demirbaşların iyice tükendiğini, milletin bütün mallarının buhar olduğunu hiç düşünmedi. Saray, 1000 odalıydı ve sembolik Süvari Alayı’nın atları için bile, lüks odaları vardı. Yetmedi, çalışanlar için, çevresine ayrıca lojman benzeri daha başka küçük Sarayların yapımına başlanmıştı. Saray, Atatürk Orman Çiftliği’nin içine yapılmıştı, ama sırf Atatürk’ün adını kullanmamak için, semtin adı “Beştepe” olarak değiştirildi. Saray, geceleri de uzaktan görünsün diye, bütün lambaları sabaha kadar yanık tutuluyor. Bir aylık elektrik faturasının 700 bin lira (eski parayla 700 milyar lira) olduğu hesaplanmış. Öteki masraflarınınsa, dudak uçuklatacağı şimdiden biliniyor ve konuşuluyor. Tayyip Bey’in, “Milletin Sarayı” dediği muhteşem binanın kendisini bırakın, çevresine bile hiç kimse yaklaştırılmıyor. Belki de, üstünden kuşların uçmasına bile izin verilmeyecek. 1988 yılında, Çavuşesku’nun sağ kolu olan Kültür Müsteşarı Corneiu Rizu tarafından Romanya’ya davet edilmiştim. Rizu bana, Çavuşesku’nun o muhteşem Sarayını gezdirdi. Saray, gerçekten çok muhteşemdi. Ancak, Çavuesku kalkıp da, bizim Beştepe’deki (!) bu Sarayı görsün. Görsün de şaşırsın. Ne var ki o Çavuşesku, benim ziyaretimden bir yıl sonra, bir mezarlık duvarının dibine açılan bir çukurun içine konularak, karısı Elena ile kafalarına sıkılan birer kurşunla hayata veda ettiler. Keza, Kraliçe Elizabeth’in Backhingam Sarayı’nı da gördüm. Kraliçe de gelsin, Saray görsün. Mutlaka özenecektir. Dünyada başka örnekler de var, ama bizim Sarayımız gibisi yok. PARASI, BİZDEN TOPLANACAK Gelen haberlere göre, bu Saray da yine AKP’nin yandaşlarına yaptırılmış. Yandaşlara, bir yerine üç ödendiği ve Sarayın üç misli fiyata çıktığı vaka-ı adiye’den sayılıyor. Zaten, esas değerine yaptırdıkları ve katakulli sokmadıkları hangi işleri var ki? Biliyorsunuz, yılbaşından sonra her vatandaşın Nüfus Cüzdanı değişecek. Cüzdanlar “cipli” olacak, yani kimlik bilgilerinden başka, bir takım bilgilerde bu kağıtlara yüklenecek. Hesap edilmiş, bir kartın bedeli en çok 5 liraya mal oluyormuş. Önce, bu kağıtlar için kişi başına 98 lira almak istediler. İtirazlar olunca, 18 liraya düşürdüler. Yani, 5 liralık kağıdı bize 18 liraya satacaklar. Ve, 13 lira havadan kar edecekler. Böylece, % 300 den fazla bir kazanç sağlayacaklar. Uzatmayalım, yılbaşı’ndan sonra, “Eller, yine cebe” Ama, sebebi var. Yaklaşık 77 milyona dağıtılacak olan bu kağıtlardan toplanacak parayla, AKSARAY’ın bedelinin önemli bir kısmı karşılanıyor. Ancak, civarına yapılan müştemilatı ile diğer yapıların tefrişi ve süslemeleri ne olacak?. Onun da kolayını bulmuşlar. Yakında Sürücü Belgeleri’ni de değiştirecekler, onları da “cipli” yapacaklarmış. Gelsin yine paralar. Değerli okuyucularım, bu yazdıklarımı her gün basından ve televizyonlardan izliyorsunuz. Ben, bu haberlere kanıksadım. Artık, fazlaca ilgimi çekmiyorlar. Esas ilgimi çeken, Sarayın altına gizli bir yol yani bir tünel açılmış. Gelen bilgilere göre bu yol, kaçmak yani Saraydan tüymek içinmiş. Kim, ne zaman ve niye kaçsın ki? Haydi, biraz da siz düşünün bakalım. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.