Moved Permanently

            Bugün Cuma, mübarek bir günümüz. Cümle Müslümanların, topluca Allah’a yöneldiği bir gün. Dünyanın neresinde olursa olsun, Camiler bugün yine dolup taşıyor.

            Kısa adıyla Kabe dediğimiz Mescid-i Haram’n etrafında dönenler de, yine onun etrafında secdeye kapanıp, topluca Allah’a teslim olacaklar. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ise, bugün hüzünlü ve yaslı.

   Çünkü, yüce dinimizin baş düşmanı Yahudi bozuntuları, iki gün önce bu kutsal mekanı talan ettiler. Vahşi bir hayvan gibi kapılarını kırıp, içine daldılar. Önüne geleni, kırıp döktüler. Kuran-ı Kerim’leri yerlere atıp, parçaladılar, üstüne basıp geçtiler.

   Cümle Müslümanlar adına, buradan haykırıyorum. “Allah sizi, iki cihanda perişan eylesin. Allah, cümle kullarının günahlarını, sizin sırtınıza yüklesin.”

                         ÜÇ YIL ÖNCE, GEZİP GÖRMÜŞTÜM

    Kudüs’te bulunan bu kutsal mekanı, üç yıl önce gezip görme imkanım oldu. Yahudiler, herkesi sorusuz sualsiz kabul ederken, Gümrük Kapısı’nda bizi tam 5.5 saat beklettikten sonra içeri aldılar.

   Önce, Mescid-i Aksa’ya gittik ve ilk vakit namazını orada kıldık. Yahudi askerler, yine mabedin kapısında bekliyordu.

   Müslümanların ilk kıblesi olan bu mabet, şimdi ibadet edilen üst mekanla, Hz. Süleyman’ın yaptırdığı alt mekandan oluşuyordu. Alt mekan, ibadete ve ziyarete kapalıydı. Bir yolunu bulup, orayı da gezip görme imkanım oldu.

   Osmanlı Padişahı Kanuni Süleyman’ın surlarla çevirdiği bu yüce mabedin içinde ayrıca Kubbet-ül Sahra ile, onun içinde de Hz. Peygamber’in “Miraç”a yükseldiği “Muallak Taşı” bulunuyordu. O kutsal mekanda da, ayrıca namaz kılma imkanı bulduk.

    Erkekler, Cuma Namazlarını Mescid-i Aksa’da kılarken, kadınlar bu mescitte kılıyorlardı. Ancak, silahlı Yahudi askerlerin arasında, huzur içinde ibadet yapabilmek, pek de mümkün olmuyordu.

                           MESCİD-İ AKSA’YI, TAHRİP ETTİLER

      Yahudiler, iki gün önce yapacaklarını bir kere daha yaptılar. Ve, Mescid-i Aksa’nın içine postallarıyla girerek, bu yüce mabedi bir kere daha tahrip ettiler. Gelen bilgilere göre, içerideki eşyayı kırıp döktükleri gibi, Kuran-ı Kerim’leri parçalayıp, yerlere attılar ve üstlerine basıp geçtiler.

     Bu yüce mabede zarar veren ey Yahudi bozuntuları, size sesleniyorum. Siz, kafir bile olamazsınız. Çünkü, kafirler bile pişman olup, Allah’a yönelebiliyorlar.

    Değerli okuyucularım, Mescid-i Aksa hem bir mabet, hem de bir okul gibidir. Bu kutsal mekan, Namaz saatlerinin dışında da her zaman doludur.

   İçine girdiğinizde, mekanın değişik bölümlerinde kümelenmiş insanlar görürsünüz. Kimisi, topluca yapılan bir vaazı izler, kimisi okunan Kur’an-ı huşu içinde dinler, kimisi ise, mekanın korunması için alınacak tedbirleri konuşur ve planlar yapar.

     Bütün bu faaliyetler, Yahudi askerlerin denetimindedir. Bu denetim, hem İslam Dini’ne, hem de bu dinin insanlarına açık bir hakaret ve zulümdür.

    Bu zorbaların denetimlerine karşı çıkanlar, canlarını tehlikeye atar.

    Bu yüce mabedi bünyesinde bulunduran Kudüs kenti de, yine Yahudilerin denetimindedir. Müslüman halk, hiçbir zaman huzurlu değildir. Ramallah ve El Halil gibi kutsal kentlerde yaşayanlar da, her zaman zulüm ve tehlike altındadır.

    Bizi, ziyaret etmek istediğimiz Ramallah’ın kapısından geri çevirdiler ve şehre sokmadılar. Hz. İshak, Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf gibi Peygamberlerin metfun bulunduğu El-Halil’e ise, güç bela girebildik.

    Bu İslam düşmanlarının bütün amacı, Mescid-i Aksa’yı ortadan kaldırmaktan ibaret. Müslüman geçinen öteki yobazların hedefinde ise, Mescid-i Haram yani Kabe var.

    Bu yobazlar, bir zamanlar Hz. Peygamber (Muhammed s.a.v) in bile kabrini yıkmaya kalktılar. III. Halife Osman’ınkini yıktılar. Atatürk’ün, sert bir biçimde ihtar etmesi üzerine, Hz. Muhammed (s.a.v), Hz. Ebubekir (r.a) ve Hz. Ömer (r.a) in kabirleri, yıkılmaktan kurtuldu.