Cumhuriyet Halk Partisi için; “Devleti kuran parti” diyorlar, ama yanlış. O, devleti kuran değil, devleti kuranların partisiydi. O devleti kuranlar ki, kurdukları bu partinin,  yolsuzlukla hırsızlıkla suçlanan ve böylece  cümle aleme rezil olan bir siyasi partinin karşısında bu denli acze düşeceğini bilselerdi, kurdukları bu partiye bu derece umut bağlamazlardı.

      Bu durumu gören halkımız da, bugünkü parti yöneticilerinin beceriksizliğinin ve basiretsizliğinin, partiyi bu duruma getireceğini katiyen tahmin edemezlerdi.

      Ancak, beklenmeyenler oldu. Atatürk’ün kurduğu ve 1927 deki Kurultay’ında Türk Gençliği’ne emanet ettiği Cumhuriyet’e, ne yazık ki bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi sahip çıkamadı ve çıkamıyor.

     Anadolu’da umutları söndüren bu partiye karşı, Trakya ve Batı Anadolu’yla Akdeniz’deki halk umudunu hala korurken, parti “Gerileme Devri”ni sürdürmeye devam ediyor.

    Partinin İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, üç gün önce Manisa Turgutlu’da yaptığı bir konuşmada; “Cumhuriyet’in 100’ncü yılında, yani 2023 de iktidar olacağız.” demiş.

     Vah, Vah! Demek oluyor ki, önümüzdeki 2015 ve daha sonraki 2019 seçimlerinde iktidar olamayacaklarını, şimdiden biliyor ve açıkça söylüyorlar.

   Şimdi gelin de, bu partiye umut bağlayın bakalım.

                           GERİLEME, SARAY’DA DA GÖZLENİYOR

     Partinin ilçemizdeki gerilemesinde, iki faktör rol oynuyor. Birinci faktör; binasına bir perde bile takamayan İlçe Teşkilatı ile yerel yönetimdeki temsilcileri, adeta bir “Kan Davası”nın içinde görünüyorlar.

     Muavenet ve dayanışma içinde olmak yerine, birbirlerine zıt iki siyasi misyon gibi davranıyorlar. Bu durum, parti disiplini ve hizmet anlayışı hakkında halka güven vermiyor.

     İkinci faktör ise, Belediye hizmetlerinin duraklama noktasına gelmesi.

    İlçenin “Büyükşehir” kapsamına alınmasından sonra, topu Büyükşehir’e atan ve hizmeti gevşeten Belediye’nin hiçbir mazeretini, Saray halkı artık makul karşılamıyor.

     Belediye, bu durumu bir geçiş döneminin rahatsızlığı gibi gösterse de, şehir içindeki yolların yürünemez hale gelmesi, artık mazeret kabul etmiyor.

    Yer altına döşenmekte olan su ve kanalizasyon borularının, üst yapılanmayı geciktirdiği söylense de, onun da çaresi vardı.

    Kazılan yerlere, bir plan dahilinde borular döşenirken, diğer alanlar yani yollar geçici bir tedbirle pekala araç ve yaya yürüyüşü için engelsiz hale getirilebilirdi.

     Yani, bütün yollar aynı zamanda kazılmadığına göre, kazılmayan mahaller geçici olarak pekala onarılabilirdi.

    İşte bu yapılmadı. Çıkın Nazırlar Caddesi’ne, çıkın Vatan Caddesi’ne, çıkın Depo Caddesi ile Vatan Caddesi’nin kesiştiği yere ve devamına. Çıkın diğer sokak aralarına bakın. İnsanlar, yaya yürüyemiyor.

    Yağmurlar yağdıkça, yollar daha da kötü oluyor. Kış da yaklaştığına göre, bundan sonra neler olacak, bir görün bakalım.

   Belediyemiz, hiçbir özüre sığınamaz. Bu tedbirsizlik devam ederse, halkın sabrıyla birlikte, Belediye de biter.

    Edinilen bilgilere göre, Büyükşehir Belediye Başkanı’mız da ilçeleri geziyor ve görüyormuş. Saray’a da gelmiş, gezmiş ve bu kötü durumu görmüş. Ancak, sadece görmüş ve herhalde unutmuş.

   Oysa Saray’ın kaderi artık, unutanlarla uyuyanların elinde olmamalı.

                                                             **

        Muhasebeci Beyhan Girişen Hanım;

         Bu Sertlikle Müşteri Bulamazsınız!

      Serbest Muhasebeciler, Mali Müşavirlik de yaparak esnafın işini kolaylaştırıyor. Ticari Defterleri tutarak hem esnafa, hem de vergi tahsilatı bakımından devlete büyük ölçüde yardımcı oluyorlar.

    İlçemizde, tam 16 Serbest Muhasebeci var. Bunlardan biri de, Beyhan Girişen Hanım.  Cumhuriyet Okulu’nun karşısındaki sokağın içine bürosunu yeni açmış. Hayırlı olsun. Ancak, Beyhan Hanım çok sert ve kırıcı.

     “Hayırlı olsun” diyeni bile azarlıyor. Adres sorana ise, “Neden soruyorsun.” diyerek, cevap vermek istemiyor.

     Genç Muhasebeci’nin bu agresif hali, belki de yaradılışından kaynaklanıyor. Henüz müşterisi yok. Ancak, bu huyunu değiştireceğini umut ediyorum.       

     Çevresine karşı bu itici yaklaşımıyla müşteri kazanamayacağını, kazandıklarını da kaybedebileceğini, kabul ederse faydalı bir uyarı olarak hatırlatmak isterim.