|
||
Gözünüz Ne Zaman Doyacak? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Gözünüz, hep toprakta. Gördüğünüz her yeşil alanı talan edip, üstüne binanızı dikiyorsunuz. Toprağın üstü gözünüzü doyurmuyor. Merak etmeyin, altı doyuracak! İstanbul’u bilenler, iyi bilirler. Bense, biraz daha iyi bilirim. Uzun yıllar, geneline hitabeden bir görevi yaptığım için, Yahya Kemal’in dediği gibi, “Gezmediğim, görmediğim, bilmediğim” bir yeri kalmadı. O iyi bildiğim yerlerden biri de, Validebağı. Üsküdar İlçesi’nin Koşuyolu semtinde. Adını, üzüm bağlarından alıyor. Sultan II.Mahmut döneminde bağlarıyla birlikte ağaçlandırılmış ve büyük bir Koru olarak, bugünlere kadar gelmeye çalışmış. Avlanmaya meraklı olan Sultan II.Abdülhamit, Koru’nun içine bir Av Köşkü yaptırmış. Canı sıkıldığı zaman, salt av sporu yapmak, kısacası avlanmak için buraya geliyormuş. Sultan Mahmut da, kız kardeşi Adile Sultan’a burada bir Saray yaptırmış. O Saray, 1928 yılına kadar Koru’yla birlikte aynen muhafaza edilmiş. Atatürk, 1928 yılında ilk heykelinin açılışı için İstanbul’a (Sarayburnu’na) geldiğinde, açılıştan sonra Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey’le bu koruya gelmişler. Koru’yu gezdikten sonra, “Bu Koru, Öğretmenlerin olsun.” demiş ve tapusu hemen Milli Eğitim’e devredilmiş. O tarihlerde Koru’nun büyüklüğü, tam 1054 dönüm. 1950’li yıllara kadar büyüklüğünü muhafaza eden Koru’nun içine, önce bir Öğretmen Hastanesi ve diğer üniteleri yapılmış. 1960 askeri darbesinden sonra, Koru’nun bir kısmı askeri lojmanlar için alınmış ve Koru küçülmeye başlamış. 1980 darbesinden sonra da, aynı maksatla bir bölümünü kaybeden Koru’nun içine, bu defa yeni Haydarpaşa Lisesi yapılıyor ve Koru’nun büyüklüğü 427 dönüme düşüyor. 1990’lı yılların başında, Adile Sultan’ın Köşkü’nü “Öğretmenevi”ne çevirdik. Yanına, bir de “Öğretmen Huzurevi” açtık. İstanbul Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptığım o dönemde, kimi güçlü kişiler inşaat amaçlı olarak Koru’dan yine bir bölüm vermemi istediler. Ama, “Bir karış veremem” dedim ve vermedim. Sadece Abdülhamit’in Av Köşkü’nü, kullanma ve koruma amaçlı olarak, Haydarpaşa Liseliler’in Derneği’ne verdim. BAKIN, DAHA SONRA NELER OLDU? 2000’li yılların başında iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin mensup ve yandaşları, bu Koru’ya göz diktiler. İstanbul’un tarihi olduğu kadar, pek de güzel olan bu semtine binalarını ve AVM’lerini kondurmak için, önce Hastaneyi Öğretmenlerden aldılar. Öğretmenevleri’ne desteği kaldırırken, buradaki Öğretmenevi de zaman içinde işlevini kaybetti. Sıra bu araziyi (Koru’yu) ele geçirmeye geldi. Üsküdar Belediyesi’ni çeşitli katakullilerle CHP’nin elinden alan iktidar, Belediye marifetiyle geçen hafta Koru’nun üstüne çöktü. Daha önce yaptıkları gibi, önce Koru’nun ağaçlarını sökmekle işe başladılar. Hafriyat araçlarını Koru’ya soktular ve talana başladılar. ÜSKÜDAR HALKI, TEYAKKUZDA ! Üsküdar halkı, talana seyirci kalmadı ve tavrını koydu. Kadın, erkek, çoluk, çocuk Koru’yu doldurdular. Talanı engellemek için, bütün güçlerini ortaya koydular. Bununla da kalmayıp, İdare Mahkemesi’nde dava açıp, yürütmeyi durdurdular. Kararı da, Belediye’ye tebliğ ettirdiler. Üsküdar Belediyesi, “Böyle bir karar yok” deyip, talana devam etmek istediyse de, halkın tepkisinden kurtulamadı. Bu karara ve şiddetli tepkilere rağmen, Belediye araçlarını çekmek niyetinde değil. Koru’yu talan etmekte ısrarlı ve kararlı görünüyor. Halk da, direnmekte ve talana izin vermemekte ısrarlı. Sonucunun ne olacağını, herkes gibi ben de merakla bekliyorum. Değerli okuyucularım; bu talanı yazıma konu yapmamın sebebi, iktidarın gözü doymak bilmeyen hırsını ve memleketi getirdiği son durumu bir kere daha gözler önüne sermek içindir. Ormanlar yakılıyor, tarihi eserler yakılıyor/yıkılıyor, parklar/bahçeler talan ediliyor, tek kelimeyle şehirlerin doğası bozuluyor ve o doğanın altı üstüne getiriliyor. Yaşı, biraz ilerlemiş olanlara soruyorum. İstanbul Boğazı’nın etrafı, 20-30 yıl önce böyle miydi? İstanbul’un koruları, parkları, özellikle deniz kıyıları böyle miydi? Bu inşaat “ucube”leri, bu kadar çok ve yaygın mıydı? Hepsi, bu iktidarın mensup, yandaş ve yalakalarının doymak bilmeyen aç gözlerinin kurbanı oldular. Toprağın üstü, onların gözünü bir türlü doyuramadı. Ama, merak etmesinler altı doyuracak. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.