|
||
Düşman Bir Toplum Yarattılar! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Cinayetsiz bir gün geçmiyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, ırza tasallut, üçkağıtçılık, yalancılık, itimatsızlık, gasp, soygun, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, emanete hıyanet ve akla gelen gelmeyen, her türlü rezillik bu iktidar döneminde tavan yaptı. “Din” inanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç ve ülkü demekti. İnanılan varlıksa, Yüce Yaradan’dı. Ona inanıp bağlananlar, onun koyduğu kuralların dışına çıkmazlardı. Çünkü, Yüce Yaradan bütün dinleri, insanlar kendisine ibadet etsinler, yasaklarına uysunlar ve böylece dünya hayatlarını huzurlu ve mutlu geçirsinler diye ihdas etmişti. Dinler, türlü türlüydü. Ancak, Tanrı’nın “Bu, sizin son dininiz.” dediği din ise, “İslam Dini”ydi. Biz de, bu dindendik ve “Müslüman” adını almıştık. İslam Dini’nin, öteki dinler gibi önemli kuralları vardı. Bu kurallara aykırı davranmanın bir yolu da, “Din’den yana görünüp, aksine hareket etmek ve dini bir çıkar aracı olarak kullanmaktı.” İslam Bilginleri, böylelerine “Münafık” diyorlardı ve onları büyük günahkarlar sınıfına sokuyorlardı. DİN TİCARETİ, TOPLUMU BOZDU Merhum Necmettin Erbakan tarafından dinin siyasete araç yapılması, toplumu bozdu. Türk toplumunda, “dindarlar” ve “laikler” dile iki sınıf yaratıldı. Kendilerini dindar sınıfına sokan bu siyaset tacirleri, aslında dindar filan değildiler. Dini, çıkarları için kullanan birer “dinci” olmaktan öteye gitmediler. İslam Dini’ni böylece, sömürdükçe sömürdüler. “Laik” olarak bilinenlerse, hiçbir zaman din karşıtı olmadılar ve yüce dinimizi hiçbir zaman çıkarları için kullanmadılar. “Din sömürüsü”, bu iktidar döneminde iyice tavan yaptı. Demokrasiyi “araç” gibi gören bu iktidar, din sömürüsünü ise tam anlamıyla “amaç” yaptı. İktidarın bu iki yüzlü davranışı, toplumun ahlaki değerlerini yerle bir etti. Kimi halk tabakaları, “Dindarlar böyle yaparsa…” deyip, cinayet, hırsızlık, dolandırıcılık, ırza tasallut, dolandırıcılık, yalancılık, itimatsızlık, gasp, soygun, sahtecilik, emanete hıyanet ve akla gelen gelmeyen ne türlü rezillik varsa, hepsini “mübah” sayıp, bu suçları ve bu günahları işlemekten geri kalmadılar. Çünkü, kuyruk baş’ın gittiği yere giderdi. Aracın arka tekerleği de, ön tekerleğin izini takip ederdi. AHLAKSIZLIK, HER YERDE DİZ BOYU Gazetelerin 3’ncü sayfaları, her gün cinayet haberleriyle dolu. Keza, televizyonlar da gazetelerden farklı değil. Sanki, çökmüş bir toplum düzeni, kokuşmuş bir vicdansızlık, yerle bir olmuş bir adaletle iç içeyiz. Mehmet Akif; “Ahlaka yükseklik veren ne irfan, ne de vicdandır. İnsandaki fazilet hissi, Allah korkusundandır.” diyor. Diyor, ama bu pislikleri yapanlarda, Allah korkusu da kalmamış. Değerli okuyucularım; iktidar sahipleri bu ifadelerimi/eleştirilerimi bir kusur gibi görmesinler ya da başka bir söylemle kusura bakmasınlar, ama toplumun bu hale gelmesinde payları çok büyük. Bir ülkenin Başbakanı’nın, kaynağı belirsiz odalar dolusu paralara sahip olduğu ses kayıtlarıyla ispatlanır, bu paraların nakli resimlerle görüntülenirse, kimi Bakanları büyük çaplı rüşvette suçüstü yapılırsa, iktidar yandaşları rant uğruna ülkeyi talan ederlerse, bu hırsızlıkları ve yolsuzlukları takip etmekle ve suçlularını cezalandırmakla görevli olan yargı organları ve kolluk güçleri baskı altına alınırsa, o toplum ne hale gelir? Böyle bir toplum, kolay kolay ıslah edilebilir mi? Hemen herkes şimdi, çareyi seçim sandığında görüyor, ama nafile. Çünkü, o toplum sandıkla kendisine tanınan bu hakkı iyi kullanamıyor. İşin içine, iktidarın “seçim hileleri” de girince, rezalet devam ediyor. Korkarım ki, gelecek yıl Haziran ayı’nda yapılacak olan genel seçim de, hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Birbirine düşman edilmiş iki kutuplu bir toplumun içinde, her türlü hırsızlık ve yolsuzluklarla iç içe yaşamaya devam edeceğiz. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.