Ne için yaşadığımı bilmeden yaşamak. Hayır, belki de daha çok yapılacak iş var hayatta. Yarınların ufkunda düşlere yatarsak umutsuzca; neler görürüz ya da neler görmeyiz düşlerimizde. Ismarlama düşlere yatıp piyangolar mı almak istersiniz? Yoksa kabuslarla uyanıp, silkinip; ne oluyor bana mı dersiniz? Ne derseniz deyin; değişmeyecektir, çırpınışların gölgesinde yaşayanların hayatları…
Cengiz Çetik'in kaleme aldığı makale bizlere bir şeyler anlatıyor. Ama acaba biz ne kadar anlayacağız? Vurdumduymaz ve sorumsuzca yaşamayı alışkanlık hale getiren bir toplum olmuşuz.
CENGİZ ÇETİK ŞÖYLE DİYOR Hayat yolunda bir garip yola girmişiz de farkında değiliz ya da farkındayız da duyarsız ve tepkisiz; bana ne? Diyoruz. Dünya küreselleşme adı altında parselleniyor. Duyarsız ve hormonlu insanlarla düşünmekten yoksun yaşıyoruz. Bana ne? Diyoruz. Dünya ozon tabakasının incelmesiyle sona doğru adım adım yaklaşıyor. Bana ne? Diyoruz.
Buzullar eriyor, mevsimler karışıyor. Doğa düzeni alt üst olmuş bana ne? Diyoruz. Doğa dengesini en iyi takip eden arılar topluca ölüyor ki bu çok önemli bir uyarı. Biz yine de bana ne? Diyoruz. Dünyada ısmarlama savaşlar çıkarılıp, yeni piyonlar türetilip konuşturuluyor ve biz yine gereken tepkiyi vermeyip; bana ne? Diyoruz. Ülkemizde bir şeyler oluyor. Biz yine bana ne? Diyoruz. Memurların bazı ilaçların ödemeleri listelerden çıkarılıyor. Bana ne? Diyoruz. Öğretmenlerin ek dersleri için yıllardır uygulanan uygulamaları kırparak kuşa çevriliyor? Biz yine bana ne? Diyoruz. Bize ne olmuş da haberimiz yok. Bizim ruhumuza ne olmuş böyle. Kimse kimseye güvenmiyor. Hani birliktelik. Hani dostluk ve dayanışmaya ne oldu. Bizler bir şeylerimizi kaybetmeye başladık galiba, farkında değiliz. Nedir mi? DUYARLILIĞIMIZI, İNSANLIĞIMIZI… Hani bir bataklığa düşersinizde çırpındıkça batarsınız ya. İşte, şimdi galiba biz o duyguları hissederek bir şeylerin ucundan da olsa fark edip, bir dala tutunarak çıkmaya çalışıyoruz. Çırpınışın gölgesini üzerimizde hissederek yaşar gibi yaşamak, insana ne kadar ağır geliyor değil mi? Birilerinden korkarak her gün gölgede kalmaktansa; aydınlığa çıkıp güneşin enerjisiyle yoğrulmak daha onurlu değil mi? Çırpınışın gölgesinde yaşamak bazen bir kurşun kadar ağır gelir yüreğinize. Ve içinizde küllenmiş bir volkan kraterlerinin yeniden canlanması gibi hazırdır her an patlamaya. Hele bir patlatmaya bahane olacak ateş çıksın ortaya… Dünya kendi içinde her gün bir yerlerde değişime uğrayarak patlıyor. Doğa ölüyor adım adım yardım sinyalleri vererek. İnsanların içlerinde bir değişim oluyor. Kimi duyarsız, hormonlu yaşantılara mahkum hayatlar içinde. Çırpınışın gölgesinde hayatını ipotek ettirmiş. Kimi de hala kardelenlerin içinden inadına doğaya çıkan kardelenler gibi varlığını ve onurunu yüreğinde taşıyan hassas yüreklerle yaşam savaşı veriyor; İnadına uykudan kalkmayarak, uyuyanlara rağmen…
|