|
||
Vah Benim Adalet im, Vah ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
İki hafta sonra, yargıda seçim var. Yargıda seçim demek, düpedüz “siyaset” demek. Vah benim adalet’im, Vah! Seni de siyasete bulaştırdılar. Sen de gidersen, biz artık kime güveneceğiz? “Hasan Baba”, 1960’lı yıllarda Saray Hakimi’ydi. Halk, onun soyadını bilmez, ona hep Hasan Baba derdi. O yıllarda Saray, henüz küçük bir ilçeydi ve gelen bütün davalara Hasan Baba bakardı. Hasan Baba, neşeli bir insandı. İçki masalarını pek sever, davet oldu mu, katiyen kaçırmazdı. Davet üzerine, özellikle içkili köy düğünlerine katılır, köylülerle kadeh tokuşturmayı çok severdi. Mahkemeyle işi olanlar, onu mutlaka davet ederler ve yemek sırasında dertlerini söyleyip, ondan ayrıcalık beklerlerdi. Başka bir söylemle, suçlu olanlar beraat’larını ya da karşı tarafın cezalandırılmasını isterlerdi. Hasan Baba bu talepleri dikkatle dinler, işinin başına döndüğünde, yemeğini yediği kişi suçlu ise cezalandırılmasına, onun cezalandırılmasını istediği haklı ise, beraatına karar verirdi. Yani, dünyayı önüne koysalar, hak ve adaletten ayrılmazdı. O GÜNLERDEN, BU GÜNLERE Hasan Baba, baktığı davalarda hiç kimsenin sosyal konumuna ve maddi/manevi gücüne bakmazdı. Sadece, haklı olup, olmadığına bakardı. O yıllarda yürürlükte olan Anayasa’da da “Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” vardı ve Hakimler tam bağımsızdılar. Bugünkü Anayasa’da da aynı hüküm var, ama hiç kimse artık Hakim ve Savcıların bağımsız olduğunu söyleyemiyor. Özellikle bu iktidar döneminde, Anayasa’nın bu hükmü rafa kaldırıldı. Her türlü kanunsuzluğa ve yolsuzluğa bulaşan iktidar mensuplarıyla yandaş ve yakınları, adaletten kurtulmak için yargıyı perişan ettiler. Adaleti, adeta paspas ettiler. VE, 2010 YILI’NDA REFERANDUM’A GİTTİLER İktidar, yargıyı tamamıyla eline geçirmek için yaptığı Anayasa değişikliğini, 2010 yılında halk oylamasına sundu ve kabul ettirdi. Bu değişiklikle, Hakim ve Savcıların atama, nakil, terfi ve tecziye gibi bütün özlük işlemlerini yürüten ve kısa adı HSYK olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu ele geçirmek için bunu yaptılar. Bu değişikliğe göre, Kurulun üye sayısı artırıldı ve yapılan seçimle kendi adamlarını Kurula soktular. O dönemde, Cemaatin adamları da, kendi adamlarından sayılıyordu. Sayılıyordu, ama bekledikleri sonucu alamadılar. Çünkü, kendi adamları bile adaletin dışına çıkmak istemeyince, iktidarın keyfi kaçtı. 17 ve 25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları’ndan sonra, iktidarın bu kurula hiç bir güveni kalmadı. Çünkü, iktidarla yolları ayrılan Cemaat’in Hakim ve Savcılarıyla işleri yürütmek, artık mümkün olmayacaktı. Yasayı bir daha değiştirdiler ve tamamıyla ele geçirmek için, Kurulun yapısını yeniden oluşturmaya karar verdiler. 12 EKİM’DE SEÇİM VAR, ADALET PARAM PARÇA! Hakim ve Savcıları, hükümet ve cemaat yanlısı diye ikiye bölen iktidar, 12.500 kadar Hakim ve Savcıya oy kullandırarak, 12 Ekim günü Kurulu yeniden belirlemek istiyor. Bu seçime, İktidar, Cemaat, Yargıçlar Sendikası (YARSAV) ve Bağımsızlar olarak, toplam 47 aday katılacak. İktidarın adayları, “Yargıda Birlik Platformu”nu temsil ediyor. Bu adayların kazanması için Adalet Bakanlığı 500 kadar Hakim, Savcı ve Müfettişi, seçmenleri etkilemek için yurt sathına yaymış durumda. Kendi adayları seçimi kazandığı takdirde, Hakim ve Savcı aylıklarına seçimden 3 gün sonra, seyyanen 1155 lira zam yapacaklar. Seçimi kaybederlerse, böyle bir zam yok. Sizin anlayacağınız, iktidar şimdi parayla oy satın almanın peşinde. Para karşılığı oyunu veren bir Hakim ve Savcı’nın, yine para karşılığında neler yapmayacağını ve adaletin ne hale gelebileceğini, varın siz düşünün. Kişisel kanaatim o ki, iktidarın adaylarına oy vermek isteyenler bile, bu durum karşısında vicdanlarının sesini dinleyip iradelerini, yani oylarını para karşılığı satmayacaklardır. KAYBEDERLERSE, SEÇİMİ “MEŞRU” SAYMAYACAKLARMIŞ ! Değerli okuyucularım; bu memlekette ve bu iktidar döneminde, şu olup bitenlere bir bakar mısınız? İktidar Partisi’nin bir Gurup Başkan Vekili ortaya çıkıyor ve; “Eğer kaybedersek, seçimi meşru saymayız.” diyor. İyi de, bu durumda neden seçim yaptırıyorsunuz? Kanun çıkarmak sizin elinizde. O zaman seçime ne gerek var? Çıkarın kanunu, bütün üyeleri siz atayın. Devr-i iktidarınızda, Özel Yetkili Mahkemeler kurarak, adaleti yerle bir ettiniz. Sonunda hatanızı anlayıp, kaldırmak zorunda kaldınız. 12 yıldan beri, Hakim ve Savcı alımlarını/atamalarını siz yapıyorsunuz. Yemin ederek mesleğe başlayan bu insanların vicdanlarına neden saldırıyorsunuz? Kaldırın Kuvvetler Ayrılığı’nı, getirin Kuvvetler Birliği’ni, böylece hepsi sizin olsun. Değerli okuyucularım; Bu iktidar döneminde bu olup bitenleri gördükçe, adaletten neden ürktüğümü daha önce de yazmıştım. Ürkmek ne ki, artık “korkuyorum” ve yüksek sesle haykırıyorum. “Vah, Benim Adaletim Vah!” Memleketi bu hale getirenlere, buradan bir kere daha sesleniyorum. Bir gün, adalete muhtaç olacağınızı ve yargının kapısında bekleyeceğinizi sakın unutmayın. Eğer okuma imkanınız olursa, bu satırları da mutlaka hatırlayın. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.