|
||
Bilal e Takipsizlik Bu Nasıl Takipsizlik? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
“Adalet, nasıl yerle bir edildi?” diye soranlara, işte cevabı. Adalet’in kapısını çalarken “bir kere” düşünenler, artık“beş kere” düşünmeli. Değerli okuyucularım; 12 yıldan beri bu ülkeyi yönetenlerin, ülkemize ve halkımıza yaptıkları kötülüklerin başında “adaletin yerle bir edilmesi” geliyor. “Masum kere masum” iken, adaletin zulmüne uğramış bir kimse olarak, haksızlığa uğradığım o günleri bile mumla arıyorum. 12 yıldan beri, ülkemiz adeta talan edildi. Yazılarımı izleyenler ve genel olarak memleket meselelerine duyarlı olanlar iyi biliyorlar ki, tarihimizde böyle bir soygun ve vurgun görülmedi. Daha da önemlisi, bu kadar ağır yolsuzluk eylemlerine,3628 numaralı Yolsuzluk Kanunu yürürlükte olmasına rağmen, yolsuzlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı, hiç kimse takibata uğramadı ve hiç kimseye, hiçbir ceza verilmedi. 17 ARALIK OPERASYONU, YOLSUZLUĞUN ÜSTÜNE TÜY DİKTİ 17 Aralık 2013 günü Bakan çocuklarına, dolayısıyla Bakanlar üzerine doğrudan yapılan yolsuzluk operasyonları, her şeyi gün ışığına çıkardı. Kimi Bakanlar, çocukları ve yakınları vasıtasıyla rüşvet topluyor ve paraları istifliyordu. Para kasalarından tutun da, Para Sayma Makineleri’ne kadar, her türlü tertibat alınmıştı. Bu durumu bilenkimi yüksek bürokratlar da, o büyük paraları evlerinde ayakkabı kutularına istifliyordu. Operasyon, her şeyi ortaya çıkardı. Türk halkı, rüşvet ve yolsuzluğu, hırsızlık boyutunda televizyon ekranlarından canlı olarak seyretti. Daha sonra yayınlanan konuşma kasetlerinden de, sesli olarak algıladı. Rezalet, bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Mızrak, çuvala sığmıyordu ve yakalananlar tutuklandı. Ne var ki, aynı gün kapısına kadar gelinmesine rağmen, Başbakan’ın oğluna baskın yapılamadı. Başbakan da oğlunu arayıp, o meşhur “sıfırlama” şifresiyle, paraları bilinmeyen bir mekana naklettirdi. Suça karışan Bakanların kimisi istifa ederken, kimisi azledildi ve sokağa çıkamaz hale geldiler. Ne var ki, bu operasyona “Hükümete karşı darbe” diye bir kulp takılınca, rüşvetçi olarak takdim edilen 4 Bakan celallendi ve nutuk atmaya başladılar. Tutuklananlar da, hakime verilen talimatla 2 ay sonra serbest bırakıldı. El konulan paralarınsa, ne olduğu hala bilinemiyor. Meraklılar, adına tape denen konuşmaları doğrulattıkları halde, yolsuzluğa karışanlar sadece “dublaj-montaj”dediler, ama öyle olduğunu kanıtlayamadılar. Biz, bütün bunlara rağmen bu olup bitenlere, hukuka olan saygımızdan ötürü hala“İddia” diyoruz. 25 ARALIK OPERASYONU VE TAKİPSİZLİK Tam bir hafta sonra, yani 25 Aralık 2013 günü yeni bir Operasyon daha yapıldı. Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Savcı tarafından ifadeye çağrıldı. Ve, kıyamet koptu. Takibatı yapan C.Savcısıderhal görevinden alınıp, Tekirdağ’a tayin edildi. Bu operasyonun kapsamında, oğul Bilal’den başka 95 kişi daha vardı. Durum vahimdi. Dosya kalındı ve çok ilginç ilişkiler ve iddialar ortaya atılıyordu. Operasyona uğrayanların yapacağı tek şey vardı. Savcıya gidip, doğruları anlatmak, bir yanlışlık varsa kendilerini savunup, temize çıkmaktı. Bunu yapmak yerine, tam tersi yapıldı. Çağrılanlar, gitmediler ve ifade vermediler. Ortalık karıştı. İstanbul C. Başsavcısı da değiştirildi. Daha başka görevden almalar yapıldı. Operasyonu yapan Emniyet mensuplarına “paralelci”denilerek, onlar da sağa sola tayin edilip, o görevlerden uzaklaştırıldı. Tutuklananlar oldu. Ve en sonunda beklenen oldu. Üç C.Savcısı, düzenledikleri 141 sayfalık raporla; Tayyip Bey’den “Dönemin Başbakanı” diye bahsederken, bu operasyon için; “Bu durum, operasyonu hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında T.C Hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır.”deniyordu. Breh, Breh, Breh!.. İddia olunan ancak, mahkeme kararlarıyla dinlenerek doğruluğu tespit edilen yolsuzluklar bir Savcının takibatına uğrayınca, bu durum T.C hükümetini devirmek olarak niteleniyordu. Ve bu üç Savcı, bu kişiler hakkında TAKİPSİZLİK KARARI veriyordu. Soruşturmayı başlattığı için Tekirdağ’a sürgün edilen Savcı, “Bu dosya kapanmaz.” diyor ve ekliyor.” Bu soruşturmanın mağduru devlet olduğu için, bu karara itiraz edecek kimse yok. 15 gün sonra karar kesinleşir ve dosyadaki bütün belgeler imha edilir. Dosya, şeklen kapansa da, vicdanlarda hiç bir zaman kapanmaz.” Değerli okuyucularım; Oturup, siz de bir vicdan muhasebesi yapın bakalım. Kapanır mı, kapanmaz mı? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.