|
||
Soyun Soyabildiğiniz Kadar! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Eski Mısır’da hırsızlık yapmak değil, yakalanmak suçmuş. Günümüzde de öyle görünüyor, ama artık yakalananlara da bir şey olmuyor. Eski Mısır’ı bile arıyoruz. Değerli okuyucularım, iki defa Suudi Arabistan’a gittim. İkisinde de yollarda birer kolları kiminin bileğinden, kimininse omuzuna yakın yerinden kesilmiş insanlar gördüm. Bunlardan bir kısmı, sokaklarda dilencilik yapıyordu. İlk seferinde, sebebini anlayamadığım için sordum. “Hırsızlık yaptıkları için, şer’i mahkeme kararıyla onların kolları kesildi. İbret olsun diye, sokaklarda gezmelerine izin veriliyor. Dilenmelerine ise, artık izin verilmiyor” dediler. İrkildim ve onları üzülerek seyrettim. Yol arkadaşlarımla bu durumu konuştuk ve zaman zaman da tartıştık. Onlara bu yapılanları doğru bulanlar da vardı, bulmayanlar da. Doğru bulmayanlar, yufka yürekliydi ve onlara acımışlardı. Kimi arkadaşlarımız; “Onlara, bizdeki gibi başka cezalar, mesela hapis cezası verilebilirdi.” deseler de, demek ki hapis cezasının faydası olmadığı gibi, başkalarına da ibret olmuyordu. Bir arkadaşımız; “Esas, onları yönetenlerin kollarını kesmek lazım. Gerçek hırsız onlar. Devletin petrol gibi bütün zenginliklerini onlar sahiplenmiş. Halkı, bu duruma getiren onlar. Ama, onlar devletin gücünü ve otoritesini kullanıp, yaptıkları hırsızlığı meşru hale getirmişler. Halkın kolları kesilirken, onlar şanla-şerefle ve keyifle yaşıyorlar.” En doğru tespiti işte bu arkadaşımız yapmıştı. Sözlerine hiç kimse itiraz etmedi. ESKİ MISIR’DA, HIRSIZLIK SUÇ DEĞİL. EĞER YAKALANMAZSANIZ. Tarih, öyle yazıyor. Görünürde öyle olsa da, yakalandığınızda “en büyük suçlu” sunuz. Değerli okuyucularım; bizde de öyle değil mi? Adam, kapıyı kırıp evinizi, dükkanınızı, otomobilinizi soyuyor. Yakalanmazsa, malınız da, paranız da gidiyor. Bilinmediği ve tanınmadığı için, sizin paranızı keyifle yiyor ve varsa itibarını da koruyor. Ta ki, yakalanıncaya kadar. ARTIK, YAKALANSA DA HIRSIZ DEĞİL ! Biliyorsunuz, artık devir değişti. Yakalananlar da artık hırsız sayılmıyor. Ya yaptıklarıyla kalıyor ya da göstermelik bir tutuklamadan kısa bir süre sonra tahliye. Korkusuzca girdikleri hapislerden, son model arabaların refakatinde tantanayla çıkıyorlar. Onlar, toplumun yine en itibarlı adamları sayılıyor. Bunları söylerken, sevgili Şener Şen’in defalarca seyrettiğim “Namuslu Namussuz” filmi aklıma geliyor. “Mesela” deyip, size bir örnek vereyim. 17 Aralık 2013 günü, Bakan çocukları evlerinde basıldı. “Onları, paralel yapı bastı.” dediler, ama hangi yapı basarsa bassın, odalar dolusu paralarla yakalandılar. Adam boyu para kasalarının yanında, Para Sayma Makineleri de çabasıydı. Tutuklandılar, sonra ne oldu? 2 ay geçmeden salındılar. Hırsızlık yapmanın suç olmadığını anladık da, “Hani, yakalanmak suçtu.” Salındılar ve şimdi ellerini kollarını sallayıp geziyorlar. Ve de, zuladaki paralarını çıtır çıtır yiyorlar. SADECE BAKAN ÇOCUKLARI MI? Kimi Bakanlar da öyle. Ekonomi Bakanı, 28 defada 52 milyon dolar rüşvet almış. İçişleri Bakanı 3 defa da 10 milyon dolar götürmüş. Avrupa Birliği Bakanı 3 defada elbiselerin ve çukulata kutularının içinde getirilen 3 milyon doları cebine atmış. Suçuna, Başbakanı da ortak eden eski Çevre Bakanı’nın o muazzam serveti ise, bilinmiyor. Cumhuriyet Savcısı’nın, Meclise gönderdiği Fezlekesinde böyle yazıyor. Delilleriyle, belgeleriyle beraber. Ama, bu kişiler o kadar rahatlar ki, durumları Mecliste görüşülürken Vekillerin üstüne saldırıyor, zerre kadar yüzleri kızarmıyor. Bakanlıktan azledildikleri halde, halkın içine rahatlıkla çıkabiliyorlar. Gelecek yıl, tekrar Mebus olurlarsa, sakın şaşırmayın. Demek ki, eski Mısır Kanunu bile artık Türkiye’de geçmiyor. Yakalansan bile, artık “Hırsız” değilsin. YIRTIK DONLU NİHAT, 8 AYDA RAHAT 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’ndan sonra, 700 bin liralık süper kol saatli Bakanın yerine Ekonomi Bakanlığı’na getirilen Nihat Zeybekçi, 5 Haziren 2014 günü bir toplantıda aynen şöyle diyor; “Eski bir fotoğrafım yayınlandı. Donum yırtıktı. Yırtık donlu Nihat’ı, bu memleket okuttu.” Okuttu da ne oldu? 8 ay önce Bakan yaptılar. O da, Zeytinburnu’nda şimdi tepesi yıkılmak istenen o muhteşem bina da iki daire satın aldı ya da sahibi oldu. Adalar’dan Boğaz’a kadar muhteşem deniz manzaralı olan ve A blokta bulunan 190 ve 191 numaralı ultra lüks dairelerin her birinin fiyatı tam bilinmiyor. Bilinen bir şey varsa, bu binada en ucuz dairenin fiyatı, 1 milyon 288 bin liradan başlıyor. Varın, gerisini siz düşünün. Bunu düşünürken, elinize bir hesap makinesi alın. Bu paraları, Milletvekili maaşına bölün. Bakın bakalım, Allah bir insana Nuh Peygamber kadar ömür verse bile, bu paralar maaşla ödenebilir mi? Şimdi, tekrar başa dönelim. Eski Mısır’da hırsızlık yapmak değil, yakalanmak suçmuş. Bizde artık, yakalansan da suç değil. Dip Notu.İstanbul’un, bundan önceki Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın, iktidarın havasına kapılıp, iki yılda nasıl zengin (hem de ne zengin) olduğunu, başka bir yazımda anlatacağım. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.