Toplumun çoğu için demokrasi seçmek olgusudur. Ama buna dayanarak ‘nasıl bir seçmek’ sorusu bile sorulamıyor. Çünkü buna indirgenmiş tüm yönetim şekillerinde önümüze çıkarılanları seçme hakkı verilmiştir. Dikta rejimlerinde de seçmek vardır, sandık vardır ama diktanın istediklerini seçtirme olduğunu düşünmez bile insanlar.

Demokrasi her kesime uygun bir gömlek değil. Hele kişiye göre hiç değil. Önce yaşam şeklini ve demokrasi kültürünü yaymak gerek. Ardından demokrasi kültürünü yayacaksınız ki, zamanı geldiğinde kurulsun. Aksi halde biat kültürünün egemen olduğu toplumlarda bu asla kurulamaz. Önce bu kültürü yaymak gerekir.

İstemek ve söylemek başka uygulamak başkadır her zaman. Bunu özellikle demokrasi için kullanabiliriz. Çünkü demokrasi istemekle kurulmuyor. Yaşam şekli olarak uygulanmadığı sürece yönetim şekli olarak uygulanması da mümkün olmayan bir idare şeklidir demokrasi. Ona uygun yapı ve kültür yaratılmazsa hiçbir zaman kurulamaz. Hele biat ve itaat kültürünün egemen olduğu toplamlarda hiç kurulamaz. Dünyadaki örnekler bunu görmemiz gerekir.

Bizim gibi toplumlarda biat ve itaat kültürü insanları kuldan “kıl” olmaya koşullandırmışsa o insanlara insanı bir düşünceyi akla ve mantığa uygun bir istemi sunamazsınız ve gerçekleştiremezsiniz.
Bu toplumda beğenilmeyen tüm hukuk kararlarını siyasi hukuksuzluk örneklerini ise yönetim anlayışının öngörüsü ve takdiri olarak gören bir grup insan bulunuyor. Bunların oyuyla yönetiliyoruz bunların tayin ettiği ile yaşamak zorunda kalıyoruz.
Liderine tanrısal özellikler yükleyen bir anlayışın olduğu yerde demokrasinin adı olur mu? Biat ve itaatin köleleştirdiği  beyinlerin ne sorma ne sorgulama güçleri vardır. Böyle olunca onlara her söylenen doğru karşı söyleyenlerin tümü ise yanlıştır.
Bu kültürün insanı için demokrasi istekleri yoktur. Çünkü kültürleri demokrasinin ne olduğunu veya olması gerektiğini vermiyor. Egemen anlayış bu gerçeği bildiği için bol  bol demokrasi yalanlarını kullanmaktadır. Örneğin en iyi demokrasinin bizde olduğunu gerçek demokrasinin bizde uygulandığını vs yalanlarla ifade etmektedir. Altmış yıldır bu toplum bu yalanlarla uyutulmuştur. Toplumun çoğu bunun yalan olduğunu bile bilmez.

Bizdeki demokrasi de halkın önüne konulan sandıklarda oy kullanmadan oluşur. Önünü-arkasını düşünecek bir halk yoktur. Adı seçim ise demokrasi vardır çoğu insan için.
Demokratik yaşamın ne olduğunu ve olması gerektiğini bilemeyen insanların demokrasi istekleri asla olamaz. Son altmışı yılın macerası bize bunu öğretmektedir.
Bu günün iktidar gücünü kullanan anlayış bu gerçeği çok iyi bildiği için halkına bol bol demokrasi söylemleri eleştirmektedir. Hatta bu demokrasiye ileri demokrasi bile demektedir.

Dünyada örneğin olmayan  bir demokrasi söylemidir bu. Çünkü demokrasi literatüründe böyle bir demokrasi yoktur. Bu ileri demokrasiyi ise dünya "Melez demokrasi"  diye göstermektedir. Dikta rejimlerinden tek farkı adının demokrasi olması bu demokrasinin.
Dünyadaki bu görüntüye karşı hükümetin şu ifadelerini görüyoruz:”Hükümetimizin öncülük ettiği demokratikleşme ve hukuk alanındaki reformlarla demokrasimiz güçlenmiştir” denilemez.
Şu AİHM sinde hak ve özgürlüklerin ihlalinden en çok mahkum edilen bir demokrasimizin ve hukuk anlayışımızın olduğunu görebilse insanlarımız biraz demokrasiye yaklaşacak ama. Bunu görebilmek için de önce insan olmak yani birey olmak  gerekir .Kul zihniyetiyle görülemez gerçeklik.