Moved Permanently

           “Hafıza-ı beşer, nisyan ile maluldür.” demişler. Söylem çok eski, ama anlamı  eskimiyor. Demek isteniyor ki, “İnsan hafızası, çabuk unutuyor.”

          Nitekim öyle oldu. Aradan uzun bir süre geçmediği halde, “Milletin a..na koymak isteyen” bir kişinin bu marifeti(!) çok çabuk unutuldu.

         Biz, yine de hatırlatalım. İktidar partisinden aldığı ihalelerle nemalanan ve bunu karşılıksız bırakmayan Müteahhitlerden Mehmet Cengiz adlı bir kabadayı, Başbakan’ın kurdurduğu “Medya Havuzu”na para atanlardan biriydi.

        Bu havuzu, balıklara yem atılan bir havuz gibi sanmayın sakın. Her bir Müteahhit, buraya 50-100 milyon dolar arasında “yem” atmış ve biriken bu yemin miktarı, tam 630 milyon dolara ulaşmıştı.

      Bu yemlerle, Sabah-Atv Gurubu satın alınacak ve gurubun iktidarın borazanı olmasının devamı sağlanacaktı.

      Sonra ne oldu, tam bilmiyoruz. Ama, borazan ötmeye devam ettiğine göre, istenilen amaca ulaşıldı demektir.

      Benim, esas anlatmak istediğim, tabii ki bu değil, Ben size, bu işler kotarılırken bir yolunu bulup “Milletin a..na koymak isteyen” bu kişiden bahsetmek istiyorum.

                                          İKTİDARIN PALAZLARI

      Değerli okuyucularım; Dürüst olmak ve dürüst yazmak lazım. Bu memlekette, hemen her iktidar döneminde, yolsuz işler yapıldı. Milletin parası, hep çar-çur edildi. Bürokratik oyunlarla, yolsuzluklar hırsızlığa dönüştü.

       Sıkça yazdığım gibi, bu iktidar dönemindeki hırsızlık ve yolsuzluklarsa, hiçbir dönemde görülmedi. Hiçbir iktidar döneminde, bir Başbakan’ın paraları evinde depoladığı ve basılacağını anlayınca, yerini değiştirin anlamında “sıfırlayın” talimatı verdiği görülmedi.

      Hiçbir iktidar döneminde, Bakanların bu denli yolsuzluklara bulaştığı ve çocuklarını maşa olarak kullandıkları duyulmadı.

      Ve, bu iktidar döneminde yazmakla bitmeyecek kadar büyük yolsuz işler yapıldı.

      Bu yolsuz işlerden biri de “ihale canbazlıkları”ydı. Bu iktidar döneminde kamu ihaleleri, çeşitli katakulliler yapılarak hep yandaşlara verildi. Hemen bütün yandaşlar, kısa sürede palazlandı.

      Bu yandaşlardan biri de, Mehmet Cengiz adlı bir Müteahhitti.

       Bu kişi, bir arkadaşıyla konuştuğu sırada, iktidarın medya havuzuna atacakları paranın misliyle geri döneceğini söylerken, böylece “Milletin a..na koyacaklarını”  söylemeyi de ihmal etmiyordu.

        Dinlenen konuşmalar ortaya çıkınca, yapılan bu hakarete tepki gösteren çok sayıda vatandaş C.Savcılıklarına başvurarak, bu küfürbaz hakkında dava açılmasını ve cezalandırılmasını istediler.

       İstediler, ama istedikleriyle kaldılar. Çünkü, bu memlekette Başbakan “Tutuklayın” deyince tutuklama kararı veren, “Bırakın” dediği zaman da, serbest bırakan Hakimler ve Savcılar vardı.

       O sebeple, hiçbir Savcı, “Milletin a..na koyan” bu kişi hakkında dava açma cüretini gösteremedi.

       Cumhuriyet’in ilk Adliye Vekili Mahmut Esat Bey’e göre; Fırat Irmağı’nın kenarında kuzusunu kaybeden çobanın hakkını bile bu Savcılar koruyacaktı, ama koruyamadılar.

        Aynı konuda, Saray C. Savcılığı’na benim verdiğim dilekçe de, böylece güme gitti.

          Ne yapalım? Koskoca Abdülhamit Han bile adaleti yere serip, “Meraklanmayın, hakkınızı Ruz-i Mahşer’de alırsınız.” diyerek, hiç sıkılmadan millete yol gösteriyordu.