Muhalefet Partileri’nin anlaşarak çıkarmayı planladıkları “Çatı Aday”ın, çatıya kaldırılacağı anlaşılıyor.

          CHP lideri, geçtiğimiz haftanın sonunda adaylarını bu hafta açıklayacaklarını,  adayın “Güzel ve Zarif” olacağını belirtti.

         Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı seçimi değil, Güzellik Müsabakası yapacağız.

        Değerli okuyucularım; daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi, bu muhalefetle Türkiye’nin iktidarı frenlemesi, onun halkımıza ve ülkemize vereceği zararları önlemesi, katiyen mümkün değil.

      İktidar, çok kötü icraat yapıyor. Yanlış kararları ve icraatıyla ülkemizin geleceğini karartıyor. Hataları için katiyen frene basmıyor ve yolunu doğrultacağa da pek benzemiyor.

     İktidar, hatalı değil suçlu. Peki, bunda muhalefetin hiç mi kusuru yok? Kusuru bırakın, muhalefet de suçlu. Böyle muhalefet olmaz.

     Demokratik hayata geçildiği günden bu güne, nice muhalefet partileri ve liderleri gördük. Hiç biri, iktidarın karşısında bunlar kadar aciz ve beceriksiz kalmadılar.

    İktidar partisinin ve liderinin bu kadar korkusuz ve “bodoslama” hareket etmesinin önemli bir sebebi de, muhalefetin yeterli olmayışıdır.

              TAYYİP ERDOĞAN,  CUMHURBAŞKANIOLUYOR!

    Bu işin şakası kalmadı. İki ay sonra Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı oluyor.

    Çok istediğim için değil, öyle olacağı anlaşıldığı için böyle yazıyorum.

     Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan’ın adaylığını geçtiğimiz hafta gayri resmi olarak açıkladı. Onunla da kalmadı, “Abdullah Gül de, Başbakan olacak.” dedi.

     Bu durumda, Türk halkına sadece sandığa gidip rey vermek düşüyor.

    Nedeni ortada. Muhalefet Partileri’nin ortak aday çıkarmaktan vazgeçtikleri anlaşılıyor.

    CHP lideri; “Önümüzdeki hafta adayımızı açıklayacağız. Adayımız, güzel ve zarif olacak.” Diyor.

    Bu da gösteriyor ki, çatı aday dedikleri ortak aday olmayacak ve CHP bir bayanı aday gösterecek.

    Hayırlı olsun. Tabii ki, Cumhurbaşkanlığı Başbakan Erdoğan’a hayırlı olsun.

ORTADOĞU KARIŞTI, ALLAH ÜLKEMİZİ KORUSUN!

    AKP iktidarının ve Başbakan’ın yanlış dış siyaseti, bizi de Ortadoğu’nun bataklığına sürükledi.

     İçerideki “Kürt Meselesi” ile boğuşurken, şimdi de komşularımızla düşman hale geldik.

Amerika ve İsrail’e rağmen, Başbakan’ın Ortadoğu’nun lideri olma hayali, Ortadoğu halkını bize dost değil, düşman yaptı. Başbakan, kendi işini bırakıp, başka ülkelerin iç işlerine karışmaya başlayınca, tepki gördü, Türkiye de bu durumdan itibar kaybetti.

    Bizim, ne işimiz vardı Libya da? Ne işimiz vardı Mısır da? Ne işimiz vardı Suriye’de, Irak’ta?

    Bu ülkeler üstelik İslam ülkesi olduğu halde, neden dost değil de onlarla düşman olduk?

    İşte görüyorsunuz, aralarında baş gösteren “Mezhep çatışmaları”, ülkemizi de tehdit eden bir boyut kazandı.

      Kazandı, çünkü terör örgütlerinin çıkardığı mezhep çatışmalarına maddi ve manevi destek vermemiz, bizi dönüşü olmayan bu yola soktu.

      Beslediğimiz bu örgütler, silahlarını artık bize çeviriyorlar. Musul Konsolosluğumuz boşuna işgal edilmedi.

     Dışişleri Bakanı’mızın başarısızlığı, Başbakanın da basiretsizliği, bizi bu tehlikenin de içine attı.

Uzun lafın kısası, Türk dış politikası bıçak sırtında. Eğer, Başbakan Cumhurbaşkanı seçilirse, o bıçağın hem içeride, hem de dışarıda gırtlağımıza dayanmasından çok korkarım.