Moved Permanently

         Değerli okuyucularım, Devlet,  devlet olalı tarihinde böyle bir zulüm, daha doğrusu böyle aciz bir yönetim görmedi.

       Bu memlekette nice isyanlar oldu. Nice kanun tanımazlar devlete baş kaldırdı. Nice devlete meydan okuyanlar çıktı.

     Ama, hiç biri istediğini elde edemedi. Hiç biri devletle boy ölçüşemedi. Hiç biri devletin kanunlarını çiğneyemedi.

     Denemeye kalkanlar, cezalarını buldular. Onlar, sonunda eğilip bükülüp ezildiler. Yaptıklarının bedelini, çok ağır biçimde ödediler. Devlet ise, hep ayakta ve dimdik kaldı.

     Çünkü, devlet onlarla oturtup bir pazarlığa girmedi. Onların, ülkenin ve halkın zararına olan hiçbir isteğini kabul etmedi. Onlara ödün verip, daha fazla efelenmelerine ve palazlanmalarına fırsat vermedi.

                        PEKİ, DEVLET ŞİMDİ NEDEN BU HALE GELDİ ?

     Tam 30 yıldan beri ülkemizi bölmek için kan akıtan ve Doğu ve Güneydoğu’da terör estiren Bölücü Örgüt, devletin gücünü adeta “hadım” eden bir iktidarı yakalayınca, şimdi başımıza “Ali kıran-Baş kesen” oldu.

    Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, devletin gücünü kullanmak yerine terör örgütüyle masaya oturunca, ülkeyi dönüşü olmayan çok kötü bir yola soktu.

    Örgüt, dağ kadrosuyla dışarıdan ve kırsal alandan, siyasi kadrosuyla da Milletin Meclisinden saldırıya geçince, işte o dönüşü olmayan yol çıkılmaz bir hal aldı.

    Bu gün hala, “Çözüm sürecindeyiz. Bu sorunu çözeceğiz.” diyen devlet yetkililerine karşı Bölücü Örgüt, çözümün bölünme olduğunu açıkça söylüyor. Başka bir çözüm tanımıyor ve bunda inatla ısrar ediyor.

    Bütün bu olup bitenlerden sonra artık hiç kimse, bu sorunun devletin birlik ve bütünlüğü bozulmadan çözüleceğine inanmıyor.

   İhtimal o ki, siyasi iktidarın zaman kazanmak için verdiği tavizlerin faturasının acı olacağı ve ülkemizi kötü günlerin beklediği, halkımızın ortak düşüncesi haline geldi.

   Nasıl gelmesin ki, kanunla verilen toplantı ve gösteri haklarını kısıtlayıp sokaklarda yürüyen silahsız ve savunmasız halkın üstüne Emniyet güçlerini salan iktidar, Bölücü Örgüt’ün silahlı eylemlerine, adeta selam çakıyor.

                         GÜNEYDOĞU’DA DURUM  VAHİM !

    24 Mayıs’tan beri Güneydoğu Anadolu’muzda Bölücü Örgüt militanları cirit atıyor ve silahlarıyla halkımıza meydan okuyor.

    İş Makinelerini getirip, büyük kayalarla Diyarbakır-Bingöl karayolunu ulaşıma kapatan örgüte, silahlı güçlerimiz hiçbir şey yapmıyor ya da yapamıyor.

    Örgüt militanları, yolu kapamakla kalmıyor, üstündeki köprüyü de yıkıyorlar.

     Yolun kimi yerlerine hendek açarak, ulaşımı bir de bu şekilde engelliyorlar. Sadece Diyarbakır-Bingöl yolu değil, köy yolları da örgüt militanları tarafından 10 günden beri kapalı tutuluyor.

    Bu arada, 19 yolcuyu da rehin almışlar.

     Diyarbakır Valiliği yaptığı açıklamada, bu durumu doğruluyor ve yolların açılması konusunda aldığı tedbiri ise açıklamıyor. Daha doğrusu, yolları bir türlü açtıramıyor.

                   ÇOCUKLARI KAÇIRILAN ANALAR  AĞLIYOR !

    Bu arada yaşları 13-17 arasında değişen ve aralarında kızların da bulunduğu çok sayıda çocuğun, militan olarak yetiştirilmek üzere dağa kaldırıldığı ifade ediliyor.

   Çocuğu kaçırılan analar, her gün Diyarbakır Belediyesi’nin önünde ağlaşıyorlar. Ancak, onların derdine çare arayan yok.

    Onlar her gün ağlarken, Bölücü Örgüt’ün siyasi temsilcileri dün yine İmralı Adası’nda liderlerini ziyaret ettiler.

     Değerli okuyucularım; Başbakan’ın, “Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak” lafları, artık karın doyurmuyor ve hiç kimseye inandırıcı gelmiyor.

   Bu masalları dinlemek yerine halkımız;  artık “Tek Çare”yi düşünüyor.

   Tek Çare, bu iktidardan kurtulup,  ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlamak ve onu  korumaktan ibaret.