Doğa düşmanlarına karşı mücadele veren Saray Doğayı Koruma Derneği, Cumartesi günü Güngörmez, Bahçeköy ve Safaalan ormanlarına yapılması planlanan kuvarsit ocaklarının zararlarını anlatmak için panel düzenledi. Cumartesi günü 14.00'te Güngörmez Köyü Düğün Salonu'nda düzenlenen panele çok sayıda konuşmacı ve doğasever vatandaş katıldı.
ÇOK SAYIDA KONUŞMA YAPILDI Güngörmez, Bahçeköy ve Safaalan bölgesi orman alanlarında açılması planlanan maden ocaklarının çevre ve insan sağlığına olan etkilerinin anlatıldığı panele, konuşmacı olarak Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Prof. Muzaffer Eskiocak, İTÜ Jeoloji Yüksek Mühendisi Haldun Okuoğlu, Trakya Platformu adına TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasından Nihat Çolak, Yüksek Jeoloji Mühendisi Osman Candeğer, Avukat Can Atalay ve Saray Doğayı Koruma Derneği adına Turgay Karabulak katılırken, kuvarsit tehlikesine değinilerek, çözüm önerileri ele alındı.
KİMLER KATILDI? Maden ocaklarının çevre ve insana sağlığına zararlarının anlatıldığı panele, Edirne'den Türkiye Maden Mühendisleri Odası yetkilileri, Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban, İl Genel Meclis Üyesi Nazmi Duygu, Belediye Meclis Üyeleri, CHP İlçe Başkanı Demir Ali Demirel, CHP Kadın Kolları, CHP İlçe Örgütü, Güngörmez, Safaalan ve Bahçeköy muhtarlarının yanı sıra çok sayıda doğasever vatandaş katıldı.
TAŞ OCAKLARINA GETİRİLEN BAZI ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1) Çevre ve Orman Bakanlığı’nın orman alanlarında başta madencilik izni olmak üzere ormanlara ve doğaya zarar verebilecek kararların her aşamasının tek elde toplaması objektif sonuçlar doğurmadığı için bu yetkiyi ormanların korunması ve işletilmesinden kanunen sorumlu olan Orman Genel Müdürlüğü’ne devredilmelidir. Verilecek izinlerin doğaya olabilecek zararını ortaya koyan ve hazırladığı raporların da kanunen bağlayıcılığı olan bağımsız teknik kurullar (Eski “Fen Kurulu” gibi) oluşturulmalıdır. 2) ÇED toplantılarında yöre halkının katılımı neticesinde alınan kararların bağlayıcı olması gerekmekte ve mevzuatta buna yönelik değişikliğe gidilerek kanunen tarifi yapılan üstün kamu yararının olduğu durumlar ise istisna tutulmalıdır. 3) Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda ve korunan alan statüsüne giren hiçbir alanda madencilik faaliyetlerine izin verilmemeli bu konuda yasada acilen bir değişikliğe gidilmelidir. 4) Orman alanları ile koruma alanlarında maden veya taşocağı ruhsatı almak için başvuru merci Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olmamalıdır. Bu izinlerin ilk başvuru ve değerlendirilmesi, koruma ve geliştirilmeden sorumlu olan ilgili idarece yapılmalıdır. 5) Madencilik arama ve işletme izinleri verilirken uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklere uyulmalı ve verilen taahhütler yerine getirilmelidir. Bu konuda gerek yasa koyucular gerek yargı organları taraf olunan söz konusu sözleşmelere riayet etmelidirler. 6) Maden kanununda maden olarak sayılan I ve II. grup madenlerden taş ve kayaçların maden kapsamından çıkarılması, bu kaynaklardan faydalanılması konusunda yöre ihtiyaçları ve üstün kamu yararı (ulusal güvenlik, kamu güvenliği ve kamu sağlığı açısından) gözetilerek orman ve peyzaj bütünlüğünü bozulmayacak şekilde sınırlı izinler verilmeli ve bu Orman Kanununa göre düzenlenmelidir. Ayrıca Maden İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre madencilik faaliyetlerine konu alanların 1/100000-1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarına işlenmesi ve bu planların değiştirilmemesi gerekmektedir. 7) Maden arama ve işletmeye konu orman alanlarının sahip olduğu biyolojik zenginliğin (biyoçeşitlilik ve endemizm) ayrıntılı olarak ortaya konması ve ÇED raporlarında da bu verilerin kullanılması zorunlu hale getirilmelidir. 8) Orman içindeki maden işletmelerinin kullandığı sahalarda ortaya çıkacak madenin orman ve orman dışı tüm alanların uğrayacağı zararın ekonomik analizi ve sosyal etki değerlendirmesi her maden arama ve işletme faaliyeti öncesi yapılmalıdır, bu yasal zorunluluk haline getirilmelidir. 9) Orman alanlarında madencilik faaliyetleri esnasında atmosfere salınan havayı kirletici gazlar (SO2), tozlar (CaO) ve benzeri kirleticilerin verdiği zararların kontrolü sıklıkla yapılmalı bu konuda mevcut yönetmeliklere orman alanlarında salınan işletmelerin saldığı gaz ve tozlara ilişkin sınır değerleri konmalı ve ciddi şekilde takip edilmelidir. 10) Ormanlarda yer üstü ve yer altı sularının kirlenmesi ile bu suların akış rejiminin değişmesini engelleyecek özel düzenlemelere gidilmesi özellikle karstik arazilerde başta dinamit patlatma yöntemi kullanılması yasaklanmalıdır. |