|
||
Memleket Manzaraları (3) | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Üç günden beri Neyzen Tevfik’i anıyoruz. Çünkü, uzun yıllar öncesinden bizi en iyi tanıyan o. Her lafı kaldırmadığımızı, yan bakanlara kızarken, öpenlere aldırmadığımızı en iyi o biliyor. Beş yıl önceydi. Uzun yıllar görev yaptığım İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nü ziyaret ettikten sonra Vilayete uğrayıp, Vali Muammer Güler’i de ziyaret etmek istedim. Kapısının önü çok kalabalıktı. Tanıyan bir görevli yanıma gelip, “Müdürüm, içeride bir asayiş toplantısı var, uzun sürebilir.” deyince, ayrılmak için kapıya yöneldim. Bu defa, üç tanıdık kişi karşıma çıktı. Ayaküstü, kısa bir sohbet yaptık. Vali’yi çok yakından tanıyorlardı. Laf döndü dolaştı, yapılan yolsuz işlere geldi. Biri, açık konuştu. “Vali Bey’in oğlu Barış, eski İçişleri Bakanı’nın oğlu M. İle İstanbul’u haraca kesiyorlar.” dedi. O Barış, beş yıl sonra aylık kirası 20 bin avro olan rezidansında 7 kasa içinde Dolar, Avro, Türk lirası ve Para Sayma Makineleriyle basılan Barış’tan başkası değildi. O Barış, Bakanlara rüşvet dağıtan bir altın kaçakçısının babasını aradığında, babasının; “Sana zarar vermek isteyenlerin önüne yatarım.” diyen Bakanın oğlundan başkası değildi. O Barış, kol saatiyle ünlü başka bir Bakanın oğlu ve öteki suç şerikleriyle beraber tutuklanıp iki ayda serbest bırakılan Barış’tan başkası değildi. Bu millet, hırsızlığa dönüşen cümle yolsuzluklar, arsızlık boyutunda tavan yaptığı halde her lafı kaldırmıyor, ama bu olup bitenlere acaba neden aldırmıyordu? Memleketten ilginç manzaralar değil mi? NE KADAR YOLSUZLUK, O KADAR OY Bakan çocukları, dolayısıyla babaları suçüstü olurken, Başbakan direkten dönüyor. 4 Bakan görevinden azledilip, şimdilik kurtuluyorlar ya da kurtulduklarını sanıyorlar. “Dublaj, montaj” diyen Başbakan da aynı düşünce de. Gündem yolsuzluklarla çalkalanırken ve muhalefet lideri meydanlara çıkıp Başbakan yerine “Başçalan” derken, Başbakan o meydanlarda bombayı patlatıyordu ve; “Biz, bugünlere dürüstlüğümüzle geldik.” diyordu. O sırada Allah, hamile kadınları korudu. Eğer, bu sözü duysalardı, çocuklarını mutlaka düşürürlerdi. Basiret sahibi herkes ellerini ovuşturdu ve; “Bu halk, 30 Mart’ta bunlara artık gerekli dersi verir.” dedi. Hay, demez olaydı. % 35 oy, % 10 katakulli, etti mi % 45. Görüyorsunuz; bu millet, her lafı kaldırmıyor. Belki bana kızıyor, ama arkasını dolanıp öpenlere hiç aldırmıyor. Manzara ilginç değil mi? CUMHURBAŞKANLIĞI, “TORBADA KEKLİK” Başbakanımız, milleti iyi tanıyor. Onun “kıl”ı olmak isteyenler olduğu gibi, “şirk”i göze alıp, onu Allah’a benzetenler de var. Eh, durum böyle olunca, Cumhurbaşkanlığı onun için “torbada keklik” oluyor. Hamiyetli ve yardımsever Yüksek Seçim Kurulu da desteğini esirgemezse, bu göreve neden seçilmesin? Seçilmesini isteyenlere, ben de katılıyorum ve “seçilsin” diyorum. Diyorum, ama yağmurdan korkanları, doluya, fırtınaya hatta kasırgaya karşı hazırlıklı olmaları konusunda da uyarmak istiyorum. Ve, biliyorum ki, benim vatandaşlarım her lafı kaldırmaz, ama başına geleceklere acaba neden aldırmaz? YOLSUZLUKLAR “YOL” OLDU, HERKES ONA “KUL” OLDU ! Değerli okuyucularım, bu iktidar döneminde yolsuzluğun girmediği hiçbir yer kalmadı. Lakin, kısa adı TOKİ olan bir Toplu Konut İdaresi var ki, cümle yolsuzluklara fark attı ve tam bir “odak” oldu. Başındaki Bakan, daha fazla gizleyemeden ağzındaki baklayı çıkardı. “Benim suçum varsa, her şeyi Başbakanın emriyle yaptım. Ben istifa edeceksem, onun da istifa etmesi lazım.” dedi. Ne o, ne de Başbakan istifa etti. Kol kırıldı, yen arasında kaldı. Bir C.Savcısı çıktı. Kolu alçıya aldı. Kolu gizleyen yen’i de kuru temizlemeciye verdi. Böylece kolu da, gizlendiği yen’i de kurtarmış oldu. Sahiplerine dönüp; “Ellerinizi ovuşturmaya gerek yok. Çünkü, kovuşturmaya gerek yok.” deyince, hepsi derin bir nefes aldı. Bir kere daha görüldü ki; yolsuzluklar yol olmuş, herkes ona kul olmuş! Biliyorum, siz her lafı kaldırmazsınız, peki buna da mı aldırmazsınız? YAR BANA BİR MUHALEFET MEDET ! İktidar o kadar “başı-boş” kaldı ki, Hacivat’la Karagöz’e döndük. “Yar bana bir eğlence medet” yerine, “Yar bana bir muhalefet medet” demek zorunda kaldık. CHP liderinin söylediklerinin hepsi doğru, ama ciddiye alınmıyor. Çünkü, onlar iktidara karşı değil, kendilerine karşı muhalefet yapıyorlar. O sebeple, iktidar onları ciddiye almıyor. MHP lideri ise, eliyle “kurt işareti” yapmayı, muhalefet yapmak sanıyor. Onun için yaygın olan kanı, dış görünümde muhalif, özünde yandaş. O kişi ki, Gezi Olayları’nda iktidara karşı çok önemli ve tarihi bir tepki veren vatandaşlara destek olmak yerine, ülkücü gençlere “onlara destek vermeyin” mealinde “siz karışmayın” deyince, iktidarı pek memnun etti. Görülüyor ki, bütün bu olup bitenlerin karşısında, muhalefet de her lafı kaldırmıyor. Kaldırmıyor, ama iktidar öpünce acaba neden aldırmıyor? Memleket manzaraları devam edecek. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.