Moved Permanently

Kuzey Ormanları Savunması Marmara Bölge Forumu, 27 Nisan Pazar günü Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda gerçekleştirildi. Saray Doğayı Koruma Derneği Girişimcilerinin de katıldığı toplantıda Güngörmez ve Bahçeköy’de Kuvarsit Ocağı’na karşı verilen mücadeleyi anlatan Önder Perver, “Kapitalistlerin doymak bilmez kar hırslarına, kalkınma diye yutturulmak istenen çılgın projelerine, gelişme ve büyüme diye meşrulaştırmaya çalışılan yağma ve talan düzenine karşı boyun eğmeyen bizler de varız.

Doğayla, barış içinde, bilimin, aklın ve vicdanın öncülüğünde başka bir dünya mümkün bunu biliyoruz. Mademki dostların arasındayız, gönül rahatlığıyla mücadelemizin yaratıcılığında sözlerime son verirken, orman bizim, rakı bizim, kuvarsittirin gidin!” dedi.Kuzey Ormanları Savunması, Marmara Bölgesi’nde yerel çevre mücadelesi yürüten sivil toplum kuruluşlarını, akademisyenleri ve çevre aktivistlerini bir araya getirmek amacıyla örgütleme çalışmalarını sürdürdüğü “Kuzey Ormanları Savunması Marmara Bölge Forumu”nu, 27 Nisan 2014’te Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda gerçekleştirdi. Forumda, Marmara Bölgesi’nde Güngörmez ve Bahçeköy’den Yalova’ya, enerji ve maden ocağı projelerinin doğa üzerinde gerçekleştirdiği talan, bu projelere karşı yürütülen mücadeleler ve bu mücadelelere karşı birlikte hareket etme olanağı sağlayacak bir koordinasyonun kurulması hakkında konuşuldu.

 KUZEY ORMANLARI İŞGAL ALTINDA
Kuzey Ormanları Savunması’nın açılış/sunuş konuşmasıyla başlayan etkinlik, panel ve yerel çevre mücadeleleri ortak forumu olmak üzere 2 oturumda gerçekleştirildi. Kuzey Ormanları Savunması’nın sunuşu ardından ilk sözü Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Dr. Ahmet Atalık aldı ve sanayi ve hizmet sektörlerinin doğa üzerindeki etkisini aktardığı “Marmara Bölge Planlaması ve Ekosisteme Etkisi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. İstanbul’un içinde yaşayan iki milyon insanın yaşadığı kalan son su havzalarının korunmak yerine işgal edildiğini, sanayi tesisleri tarafından tahrip edildiğini anlatan Atalık,  3. köprünün de artık her yerinden delinmiş olan İstanbul Çevre Düzenlemesi Planı’nda yer almadığını hatırlattı. Yapılan planlamalarda ise su ihtiyacının karşılanıp karşılanmayacağına dair çalışmaların bulunmadığını kaydetti.

SARAY DOĞAYI KORUMA DERNEĞİ SUNUM YAPTI
Saray Doğayı Koruma Derneği de Kuzey Ormanları Savunması Marmara Bölge Forumu’na destek sunarken, forumda sunum yapan Önder Perver iki aylık süreçte yaptıkları çalışmaları foruma katılanlarla paylaştı.

 DOĞAL ORTAMLARINDA YAŞAYAN CANLILARIN  KATLİAMIDIR BU
Önder Perver, "Güngörmez Ormanları geyiklere, karacalara ve yaban domuzlarına ev sahipliği yapar. Hala Güngörmez ve Bahçeköy derelerinde su samurları doğal yaşam ortamlarında yaşamaktadırlar. Güngörmez Ormanları İğneada, Kıyıköy, Çilingoz koruma alanları ve milli parklar hattında Kuzey Ormanlarının tam kalbinde yer alır.

ÇILGIN PROJELER
Genel ülke siyasetinin doğa ve insan yaşamına pervasız saldırıları, bitmek bilmek kar hırsları ve çılgın projeleri bizleri de geldi buldu. Şimdilik 1158 hektarlık tamamı orman, su ve yerleşim alanlarını kapsayan iki ruhsat sahasında kuvarsit ocağı açılmak isteniyor. Üstelik yılda 48 bin kilogram dinamit patlatılarak, bir buçuk milyon ağacı katlederek, bölgenin geçim kaynağı olan mandacılığı, mantarcılığı ve arcılığı bitirerek. Ama yerel halka istihdam sağlanacağı söylenerek, bir kandırma politikası izleniyor.
Bu projeyi hayata geçirenler yerel halkın fikrini almadan, bizim bu projeleri istemediğimizi eylemlerimizle göstermemize rağmen süreci tıkır tıkır işletiyorlar. Bu dünyanın başka bir ülkesinde olsa skandal olabilir ama bizim ülkemizde sıradan bir şey. Bu projelerden biri Çed sürecinin son aşaması olan Bakanlık onayı safhasında. Diğeri ise şimdilik proje nihai tanıtım safhasında. Şimdilik diyoruz çünkü sürece müdahil olmamızdan bu yana geçen bir ay içinde yeni başvurular ile karşılaşıyoruz.

 MADEN OCAĞINI YAPAMAZLAR
Maden ocağı projesinden 27 Mart 2014 günü köyümüzde yapılan Halkın Katılımı Toplantısı ile haberdar olduk ve derhal derneğimizi kurma kararı aldık. Yapılması planlanan bu toplantıda Güngörmez, Bahçeköy ve Saray Halkı insan zinciri oluşturarak bu toplantıyı yaptırmamıştır. İlk eylemimiz buydu ve bizim açımızdan başarıya ulaşmıştır. Saray Doğayı Koruma Derneği olarak bir aylık süreç içinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan iki ruhsat sahası ile ilgili proje, çed başvurusu dosyalarını ve Çed gereği alınması gereken kurum görüşlerini edinip eksikleri tespit ettik. Oluşturdukları Çed raporunda yazdıkları ile olan arasında o kadara büyük fark var. Zaten aslını yazsalar, orada akan dereler var, 3 metreyi geçen ağaçlar var, koruma altında olan hayvanlar var yazsalar maden ocağının yapamazlar. Biz raporları inceleyerek hataları tespit ettik, bölgeye dair bağımsız uzman kişilerden görüşler aldık. Olumlu görüş bildiren kurumları ziyaret ederek halkın projeye olumsuz baktığını anlatmaya çalıştık. Kurumlarda görüştüğümüz kişiler kendilerinde çevreci olduklarını söylemelerine rağmen, 36 saat içinde tam tersi bir şekilde işlem yaptıklarına tanık olduk.
Kuvarsit Ocağı’nın olumsuz etkileri anlatmak için afişler ve bilgilendirme projeleri hazırladık ve etkin dağıtımı yaptık. Köy halkının ve yerel yönetiminin desteğini almak üzere toplantılar düzenledik ve sürece dahil olmalarını sağladık. Başta Kuzey Ormanlarını Savunma Grubu olmak üzere, dost çevre örgütleri ile iletişim kurduk, dayanışma çağrıları yaptık.

ORMAN BİZİM, RAKI BİZİM, KUVARSİTTİRİN GİDİN!
Bu girişimlerden sonra 20 Nisan’da Güngörmez Köyü’nde yaklaşık 2 bin kişinin katılımıyla doğa yürüyüşü organize ettik. Biz o gün ki eylemle, dayanışmayla, güçle neler yapabileceğimizi daha iyi hissettik. Bu süreçte basının, sanatçıların, aydınların, akademisyenlerin, siyasetçilerin desteği ile süreci ülke gündemine de taşımayı başardık. Meselenin aynı zamanda malum 3-5 ağaç olduğunu, İstanbul’un arka bahçesi yapılmak istenen Trakya projesi olduğunu biliyoruz. Kapitalistlerin doymak bilmez kar hırslarına, kalkınma diye yutturulmak istenen çılgın projelerine, gelişme ve büyüme diye meşrulaştırmaya çalışılan yağma ve talan düzenine karşı boyun eğmeyen bizler de varız. Doğayla, barış içinde, bilimin, aklın ve vicdanın öncülüğünde başka bir dünya mümkün bunu biliyoruz. Mademki dostların arasındayız, gönül rahatlığıyla mücadelemizin yaratıcılığı ile konuşmamı şu sözlerle bitirmek istiyorum; Orman bizim, rakı bizim, kuvarsittirin gidin!" dedi.

SARAY DOĞAYI KORUMA DERNEĞİ’NİN SON SÖZÜ
Forumun bitişinde söz alan Saray Doğayı Koruma Derneği temsilcisinin son cümlesi ise günün özeti niteliğindeydi: "Birleşe birleşe kazanacağız!"