|
||
Gıdalar Zehir Saçıyor! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Devlet, halkın sağlığını korumuyor. Halkımız da, uzmanların uyarılarına kulak asmıyor. Denetimsiz üretilen ve satılan gıdalar, hepimizi zehirliyor. Değerli okuyucularım, hemen hiç kimse yediklerinin ve içtiklerinin nasıl üretildiğini, sağlığa uygun olup olmadığını düşünmeden yiyip, içiyor. Bunu bilen gıda üreticileri, devletin denetiminden uzak olarak zehirli ve zararlı gıdaları üretmeye devam ediyorlar. Hepsi mi? Tabii ki dürüst davrananlar da var, ama kaç tane? “MERDİVEN ALTI ÜRETİM” DEVAM EDİYOR ! Belediyeler, Sağlık Bakanlığı ve son olarak da Tarım Bakanlığı’nın denetimine giren gıda üretimlerine karşı, göstermelik birkaç denetimden başka hiçbir işlem yapılmadığını, artık hepimiz biliyoruz. Biliyoruz, ama bu denetimsiz ve çoğu süslü ambalajlar içinde piyasaya sürülen zararlı gıdaları almaya ve tüketmeye devam ediyoruz. Özellikle kanserojen madde içeren gıdalar, hiçbir denetime tabi tutulmadan “peynir-ekmek” tabiriyle her yerde kolayca satılıyor. Oysa, devletin elinde denetimle ilgili geniş yetkiler ve uygulanması gereken bir mevzuat var. Ayrıca, Tarım Bakanlığı’nın bünyesinde son derece modern tetkik ve tahlil laboratuarları var. Ne var ki, ortada umursamayan bir zihniyet ve laçkalaşmış bir ciddiyet var. PARA HIRSI, SAĞLIK FİLAN DİNLEMİYOR Gıda üreticilerinin para hırsı, halkın sağlığını hiçe sayıyor. Göstermelik denetimlerle verilen komik cezalar, çok kısa süreli yasaklamalar, bu sahte gıda tüccarlarını pişman etmek yerine, daha çok iştahını kabartıyor. Ve, halkı zehirlemeye devam ediyorlar. Burada bilinmesi gereken çok önemli bir husus var. Zararlı gıdalar, insanı hemen öldürmüyor. Tükettikçe, onlar da insanı tüketiyor. Ve belli bir süre sonra, vücutta hastalık olarak ortaya çıkıyorlar.Ama, iş işten geçmiş oluyor. Tarım Bakanlığı, geçtiğimiz yıl yaptığı bazı denetimlerin sonuçlarını açıklamıştı. Bu açıklamaya göre, kimi namlı gıda üreticilerinin bile hileye saptıklarını ve zararlı gıda ürettiklerini öğrendik. Bu sırada, bu hilebazlara caydırıcı bir ceza verilmediğini ve bir daha denetlenmediğini de öğrenmiş olduk. EKMEKLERDEN YİNE ŞİKAYET VAR ! Soframızın temel gıdası olan ekmekler de, ne yazık ki diğer gıdalar gibi ciddi biçimde denetlenmiyor. Fırıncıların çoğu, hijyen kurallarına uymuyor. Fırıncılar, üretimi görmek isteyen hiç kimseyi içeri sokmuyorlar. Oysa, kimi meraklı vatandaşlara imalat bölümlerini açmaları halka güven verecek, fırıncıları da daha duyarlı olmaya zorlayacaktır. Ama, bunu kim yapacak? İlçemizde halen ekmek üreten 9 fırın var. Geçen yıl konuştuğun İlçe Tarım Müdürü fırınları denetlediklerini, bu 9 fırından 4’ünü hijyen kurallarına uymadıkları gerekçesiyle uyardıklarını, düzeltmeleri için birer aylık süre verdiklerini söyledi. Sonradan öğrendim ki, verilen sürenin sonunda yeniden hiçbir denetim yapılmadığı gibi, kusurlu görülenlere en küçük bir ceza bile tatbik edilmemiş. Artık biliyoruz ki, başlar nasıl hareket ederse, astlarının da o şekilde hareket edeceği ve umursamaz tutumların devam edeceği, bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Tarım Bakanlığı’nın uyarılarına ve yasaklamasına rağmen, un, su, maya ve tuz’un dışında, ekmeklerin içine koruyucu ve kabartıcı maddelerin konmasına devam ediliyor. Ekmeğin iri görünmesi ve bayatlamaması için kullanılan bu katkı maddeleri, insan sağlığı için çok zararlı. Ancak, etkisini geç gösterdiği için halkımız umursamıyor, fırıncılar da tatlı kazançlarına devam ediyorlar. MARKET VE PAZARLARDA HORMONLU SEBZELERDEAN GEÇİLMİYOR ! Değerli okuyucularım, en küçük yerleşim birimlerinde bile marketsiz mahalle kalmadı. Süper Marketler, günlük hayatımızın bir parçası haline geldiler. Süslü ve zengin reyonlar insanın iştahını tetikliyor ve zararlı ürünlerin çoğu şık ambalajların içinde su gibi satılıyor., Özellikle denetimsiz kasap ürünleri, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etler vitrinleri süslüyor ve alıcı buluyor. Marketin et reyonunda dana etinin kilosu 30 liradan satılırken, aynı markette bir kg dana eti sucuk 15-16 liradan satılıyor. Buradaki katakulliyi anlamamak için çok saf olmak gerekiyor. Semt pazarları da, marketlerden farklı değil. Bu pazarlarda da hormonlu, zehirli ve zararlı ürünlerin alayını bulmak mümkün. Yüksek fiyatlara gücü yetmeyen vatandaşlara buradan sesleniyorum. Paranız yoksa, ucuzunu alıp yemeyin ve nefsiniz zarar etse de, sağlığınız kazansın. PEKİ, NE YİYECEĞİZ ? Öncelikle, dışarıda yemek yeme alışkanlığını terk etmemiz gerekiyor. Yemek zorunda isek, rastgele yerlerde değil, temizliği ve kalitesi düzgün olan yerleri tercih etmeliyiz. Sokaklarda satılan gıda ürünlerinden ve içeceklerden ise, mutlaka sakınmalıyız. Ekmeği marketlerden alıyorsak, geldiği fırını sormalıyız. Fırından alıyorsak, fırının denetiminin yapılıp yapılmadığını öğrenmeli, izin verirlerse üretim mahallini gezip görmeliyiz. En sağlam ve doğru yolu sorarsanız, şüphe etmediğimiz ham gıdaları alıp, evimizde pişirerek yememiz gerektiğini söyleyebiliriz. Can, sizin canınız ve önemli olan sizin sağlığınız. Siz, nasıl isterseniz! |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.