|
||
Yağcılığın Böylesini Görmedim ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Adam, Profesör olmuş. 25 sene Fethullah Gülen’in dizinin dibinden ayrılmamış. Ona, adeta kulluk etmiş. Cemaat’ten istediğini alamayınca, bu defa Tayyip Erdoğan’a dönmüş. Ama, bakın nasıl? Adı, Ahmet Keleş. Dicle Üniversitesi’nde İlahiyat Profesörü. Okuluna, arada sırada uğruyor. Esas işi, Fethullah Gülen Cemaati’ne çalışmak. Daha doğrusu, Fethullah Gülen’e çok yakından hizmet edip, ona adeta kulluk etmek. Hocaya o kadar bağlı ki, evlenirken müstakbel eşine aynen; “ Seninle bir şartla evleniyorum. Evliliğimizi, hiçbir zaman hocamızın önüne geçirmeyeceğiz. Önde, daima hocamız olacak.” Diyor. Ne yapsın, eşi de kabul ediyor. Ama, 25 yıl sonra işler değişiyor. HOCA İÇİN, “HİMMET” TOPLUYOR Ahmet Keleş diyor ki, “Cemaati güçlendirmek için adeta seferberlik ilan ettik. Önce, bir televizyon kanalı kuralım dedik. Arkadaşlarla himmet (yardım) toplamak için Anadolu’ya çıktık. Ben, benim ve eşimin parmağındaki yüzükleri bir keseye koyup, himmet olarak bu yardımların içine kattım. Vatandaşların da yardımlarıyla amacımıza ulaştık ve bu günlere gelindi. Ne var ki hoca, bu yardımların bir kısmını kendisine ayırdı ve kendisi için kullandı.” Hocanın en ateşli müridi olduğunu itiraf eden, ancak 25 yıl onun hizmetinde bulunduktan sonra yön değiştiren Ahmet Keleş, sözlerine devam edip Fethullah Gülen’i yerden yere vuruyor. “Hocaya, neden bu kadar öfkelisiniz?” diye sorulduğunda, Hocanın öldürülen Berkin Elvan için başsağlığı mesajı yayınlamasını gösteriyor ve diyor ki, “Benim babam öldüğünde, bana bir başsağlığı dilemedi. Berkin Elvan içinse, kendini hemen ortaya attı.” PROFESÖR KELEŞ, BAHANE ARIYOR Hadis dalında uzmanlaştığı belirtilen Ahmet Keleş, iktidarla sarmaş dolaş olan Cemaat’in iktidarla arası iyi iken Hocadan hiç de şikayetçi değil. Onun sayesinde, cemaatin ve iktidarın bütün nimetlerinden yararlanmış. Hatta, bu iktidar döneminde Profesör olmuş. Ne var ki, Cemaatle iktidarın arası bozulunca, şimdi saf değiştirmiş. Başka bir söylemle, evliliğini bile Hocaya sadakatin gerisinde bırakan bu kişi, şimdi Hocanın ve Cemaat’in düşmanı olmuş PROFESÖR, MÜTHİŞ BİR TAYYİP ERDĞAN HAYRANI Profesör Keleş, sözü dolaştırıp Tayyip Erdoğan’a getiriyor ve ona olan hayranlığını anlatırken, ağlamaya başlıyor. Ona öyle övgüler sıralıyor ki, Hadis Hocası olmasına rağmen, Hz. Peygamber için o tür övgüleri sıraladığını katiyen sanmıyorum. Bir AKP Milletvekili’nin yaptığı gibi, sadece onun için ;“Allah’ın vasıflarını taşıyor.” Demiyor. Övgüler, uzun sürüyor ve dağarcığındaki bütün güzel sözleri Tayyip Erdoğan için sıralıyor ve iki gözünden yaşlar ip gibi akıyor. Her seferinde cebinden çıkardığı mendile sildiği göz yaşları, mendili su gibi ıslatıyor. Ve bunları söylerken mendili elinden hiç bırakmıyor. Ben, bu güne kadar “yağcılığın” böylesini hiç, ama hiç görmedim. Bu ağlamalara dayanamayan program sunucusu da ağlamaya başlıyor. Eh, Tayyip Erdoğan hayranı kimi fanatiklerin de ekran başında ağladıklarından şüphemiz olmuyor. BU KADAR YAĞCILIK, ACABA NEDEN? Hadis Hocası’nın bir bildiği ya da maksadı olmasa, durduk yere bu kadar gözyaşı dökmez. Benim tahminime göre, bu kişi ikbal peşinde. Profesör Keleş, yeni makamlar, yeni görevler ve yağlı kapılar arıyor. Bu konuşmaları yaptıktan sonra, şimdi bu kapıların açılıp, bu makamların kendisine verilmesini bekliyor. Düz Öğretim Üyesi iken, bu beklenti mesela Dekanlık, hatta Rektörlük için neden olmasın? Başbakanlık’ta ya da başka bir Bakanlıkta önemli bir kadro, önemli bir görev neden olmasın? Gelecek yıl yapılacak olan seçimlerde bir Milletvekilliği neden olmasın? Bu kadar gözyaşı boşuna mı? Öyle sanıyorum, bu muhterem Babası öldüğünde bu kadar ağlamamıştır. Eh, artık beklediği bu koltukları hak ediyor (!) demektir. MAKAMLAR, İŞTE BÖYLA DAĞITILIYOR Değerli okurlarım, bu iktidar döneminde çeşitli makam ve mevkiler işte böyle dağıtıldı. Bugün, kamunun üst katlarında görev alanların büyük çoğunluğu liyakatine bakılarak değil, yağlama kabiliyetine ve döktüğü gözyaşlarına bakılarak o makamlara getirildiler. Oysa, Yüce Yaradan Kur’an-ı Kerim’de çok açık olarak; “İşi, ehline verin.” Diyordu, ama insanları Allah ile aldatanlar, Allahın bu emrine katiyen kulak asmıyorlardı. Savcılık belgelerine göre, 28 defada toplam 52 milyon dolar rüşvet alanlarla, öteki rüşvetçiler çocuklarını da kullanıp devleti soyuyor, liyakatlerine göre değil, yağcılık yeteneklerine göre bu önemli makamlara getiriliyorlardı. Hele bunlardan biri vardı ki, bu iktidar döneminde uzun yıllar İstanbul Valiliği yapmış ve evi kasalar dolusu rüşvet paralarla basılmıştı. Biz, hukuk öyle istediği için bunlara “iddia” diyoruz. Şayet, bir “katakulli” dönmezse, iddia mı değil mi yakında inşallah belli olacak. Benim temennim, keserle sapı döndükten sonra hesap da dönerken, hırsızlık yapanlarla birlikte, yağcılık yapıp torbalarını dolduranlar da ortaya çıkarılmalı ve yedikleri gırtlaklarından çıkarılmalıdır. Apo, Tahliye Olacak ! Değerli okurlarım; oldu olacak derken, Bölücü Örgüt’ün başı Abdullah Öcalan’ın tahliye olacağı, artık iyice belli oldu. AKP iktidarı da zaten böyle istiyordu ve bunu nasıl yapacağını düşünüyordu. İşi, artık kolaylaştı. Geçen hafta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karar bu yönde olmasa da, o şekilde yorumlayıp Apo’yu nihayet tahliye edecekler. Önce vatana millete, sonra da bölücülerle mücadele ederken, koftiden tutuklanan ve hüküm giyen Balyozcu ve Ergenekonculara hayırlı olsun(!) |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.