|
||
Kanalizasyon Patladı | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
AKP’nin, “Hırsızlık, Yolsuzluk ve Rüşvet Kanalizasyonu”nun görünen kısımları, zaten patlaktı. Ancak, pislikler örtülerek kokusu önlenebiliyordu. Şimdi, görünmeyen kısımları da patladı ve koku artık önlenemez oldu. Değerli okuyucularım, bu kanalizasyondan yıllardan beri ne menem pislikler aktığını biliyorsunuz. Son olarak, babalarının gücünü kullanan Bakan çocuklarının da bulaştığı bu pisliklerin kokusu, artık dayanılmaz bir hale geldi. Bu soygun furyası, ekmek derdindeki halkımızı, iyice tiksindirdi. Midesi bulanan bu millet, artık kusmaya başladı. İktidarın ayyuka çıkan yolsuzlukları, yaşadığımız cümle alemi kokutunca, kanalizasyon benzetmesi bu pisliği anlatabilmek için cuk oturdu. Teşbihte hata olmadığı için, sözü edilen bu kanalizasyonun iyice patladığını, artık herkesin görmesi lazım. Yaydığı o pis ve iğrenç kokuları, duymayanların da artık duyması lazım. Bu millet, siyasi iktidarların yolsuzluklarından geçmişte de çok çekti. Her sandık başına gittiğinde, “Bu defa, namuslu birini seçerim de, biraz daha rahat yaşarım.” dediyse de, hep aksi oldu. Ne var ki, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına kadar, hiçbir iktidar döneminde yolsuzluklar, bu derece gündeme gelmedi. Hiçbir iktidar döneminde iktidar mensupları, kamu malına bu denli göz dikmedi. Cebini doldurmak için bu kadar iştahlı ve gözü kara olmadı. Halk, sınırlı kazancıyla ve bilhassa bu dönemde yaygınlaşan kredi kartlarıyla gününün kurtarmaya çalışırken, geçmişin iktidar mensupları çalıp çırparak, bu denli zenginleşmeyi hiç düşünmedi. Adalet ve Kalkınma Partisi adını bulup, kısa adı AK PARTİ olarak söylenen ve dini öğeleri kullanan bu partinin adındaki “AK” sözcüğünün, bu millete kurulan bir tuzak olduğunu hiç kimse göremedi. Ve, işte bugünlere gelindi. SATILAN MİLLİ VARLIKLAR, ÇAR-ÇUR EDİLEN VERGİLER Daha önce de defalarca yazdım. Bu iktidarın satmadığı kamu malı kalmadı. 80 yıllık Cumhuriyet döneminde, devletin iktisap ettiği ve milletin hayrına kullandığı bütün mal varlığı bir bir satıldı. Bu paraların üstüne, alınan dış borçlarla toplanan vergiler de eklenince zenginleşen devletin zenginliği, ne yazık ki Türk halkına yansıtılmadı. Bir ara düzgün işleyen, daha sonra bozulmaya yüz tutan sağlık sisteminin dışında, bu ülke ve insanı bu iktidardan hiç bir iyilik görmedi. Çevresine baktığında da, ülke kalıcı bir esere sahip olamadı. Bütün bu paraların nereye gittiğini öğrenmek isterseniz, işte patlayan o kanalizasyona bakmanız gerekiyor. O kanalizasyonun yaydığı iğrenç kokular, paraların nereye gittiğini düşünmenize gerek kalmadan, size göstermeye yetiyor. BAKAN ÇOCUKLARI, KANALİZASYONU BİR KERE DAHA PATLATTI Eskiden, yolsuzluk yapan Bakanlar, avantaları eşleri ve başka yakınları aracılığı ile toplarlardı. Çocuklarını bu işe bulaştıran Bakan’a hiç rastlanmazdı. Yakın geçmişte adı yolsuzluklara karışan ve yargılanıp mahkum olan Bakanlardan Tuncay Mataracı ve Hilmi İşgüzar yakın bürokratları vasıtasıyla, İsmail Özdağlar ise, babasını kullanarak rüşveti kapmıştı. Turgut Özal, Bakan İsmail Özdağlar’ı rüşvet alırken suçüstü yaptırıp, hapse attırmış ancak, kızı bir Jaguar otomobili rüşvet olarak alırken yakalanınca, arabayı geri verip kurtulmuştu. AKP iktidarında da Bakanlar, artık çocuklarını kullanıyor. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Emniyetin yolsuzluk operasyonu henüz devam ediyordu. Bu çocuklar ve pisliğe bulaşan diğer kişiler henüz mahkum olmadıklarına göre, hukukun “masumiyet” karinesi gereği, onları “zanlı” olarak görüyoruz. Ancak, bu operasyon kamu otoritesini elinde bulunduran iktidarın güçleri tarafından yapıldığına göre, demek ki ortada ciddi bulgular ve pis koku yayan kaynaklar var. Soruşturmadan sızan bilgilere göre, rüşvet pazarlığı yapan Bakanların ve çocuklarının, sesli ve resimli görüntüleri var. ASRIN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞUNDA, NELER YAPILMIŞ ? Neler yapılmamış ki? Yayılan ve yalanlanmayan haberlere göre, Bakan çocukları, yaptıkları iş takiplerinden hep rüşvet almışlar. İlk tespitlere göre, İçişleri, Ekonomi ve Şehircilik Bakanı’nın çocukları ile Avrupa Birliği Bakanı’nın kendisi, ortalığı haraca kesmişler. Sesli ve görüntülü deliller gösteriyor ki, rüşvet çarkının içinde bizzat bu çocukların babaları da var. Bu operasyon ciddi biçimde sürdürüldüğü takdirde, yakın bir gelecekte öteki Bakanların, çocuklarının, yakınlarının, hatta eşlerinin bile bu kanalizasyondan çıkmayacağı söylenemez. Rüşvet ve yolsuzluk çarkının; Rüşvetle usulsüz imar izini çıkarmak, İran’ Bakan çocukları, Babaları, Bakan amcaları ve yüksek bürokratlar, ülkeyi böylece 4 koldan soymuşlar. İşi o kadar ileriye götürmüşler ki, İçişleri Bakanı’nın oğlu evine çuvalla taşıdığı paraları saymak için, “para sayma makinesi” bile almış. Bir kamu Bankasını Genel Müdürü, 4.5 milyon dolarlık rüşveti ayakkabı kutularına doldurup, Bankada değil evinde saklamış. Bir şarkıcının yabancı uyruklu kocası toplam 137 milyon rüşvet dağıtırken, Başbakanın ailesine yakın bir Belediye Başkanı imar rantı sağlayıp hem yemiş, hem de yedirmiş. Ve, daha neler,neler ? Yolsuzluklar karşısında bugüne kadar pişkin davranan Başbakan, artık direncini kaybetmiş durumda. Rezillikler, partisini ve çevresini 4 koldan sarınca, ahtapotun kollarına artık teslim olmuş gibi. Seçim Sandığı’nı göstermekten başka hiçbir savunma yapamıyor. O da biliyor ki, bu rezilliklerden iyici bulanan bu milletin midesi, artık kaldırmıyor ve kusuyor. Halkımız, yakında sokaklara dökülürse şaşırmayın. İçişleri Bakanı’yla oğlunun birbirleriyle ve her ikisinin rüşvet dağıtan Rıza Zarrab’la yaptıkları ve kayda alınan telefon konuşmaları, düzenin iyice çürüdüğünü, pisliğin örtülemez hale geldiğini gösteriyor. CEMAAT BAHANE, YOLSUZLUK ŞAHANE İktidar, rezilliğin ortaya çıkmasının suçunu, iktidar ortaklığı yaptığı Gülen Cemaati’ne yüklemek istiyor. O sebeple, Cemaat kontenjanından Emniyete giren ve önemli görevlere getirilen Polis Müdürlerini bir bir ayıklıyor. İşin bu tarafı, milleti hiç ilgilendirmiyor. Halkımız, yapılan soyguna bakıyor. Hatta, “İyi ki, Gülen Cemaati varmış. Aksi halde, bu rezillikler belki de hiç ortaya çıkmayacaktı.” diyor. Bu 4 Bakanın istifa ettiği söylense de, bu yazının kaleme alındığı sırada henüz kesinleşmemişti. Yakında, belki bir kabine değişikliği de olabilir. Başka ülkelerde hükümet düşüren bu türlü rezillikler karşısında, bizim hükümetimiz, bizim Bakanlarımız son derece pişkin, son derece duyarsız. Bunu izah etmek mümkün değil. Şayan-ı hayrettir ki Başbakan hala, ”Bizim, abdestimizden şüphemiz olmadığı için, namazımızdan da şüphemiz yok.” diyebiliyor. Yıllarca Din Eğitimi veren okullarda hocalık yaptım. Demek ki biz, abdestle namazı, çocuklarımıza yanlış öğretmişiz. Yazıklar olsun Muhalefet Partilerine! Görevlerini yapmıyorlar. Şimdiye kadar yer yerinden oynamalıydı. BUNDAN SONRA, NE OLABİLİR? Kanaatim o ki, bu rezilliğin bir kısmı örtülecek. Hem de, açık ve somut delillere rağmen bu yapılacak. Görevli Polis Şefleri bir bir ayıklanırken, görev alan Savcılar da yakında değiştirilirse, sakın şaşırmayın. 3628 numaralı Yolsuzlukla Mücadele Kanunu, bu iktidar döneminde hiç kimseye uygulanmadı. Çünkü Başbakan; “Bizim iktidarımızda, hiç yolsuzluk olmadı.” diyebilmek için, yayılan bütün pisliklere rağmen, bu kanunu hiç kimseye uygulatmadı. Bu yetmiyormuş gibi, geçen yıl muhalefetin de desteğiyle Ceza Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle, yolsuzluk yapanlara verilecek cezalar 1 yıl hapisle sınırlı tutuldu. Muhtemeldir ki, şimdi bu kanun uygulanacak. Ceza sınırı çok düşük olduğu için, sanıklar tutuksuz yargılanacak. Verilecek sembolik cezalardan sonra, bir çoğu beraat ettirilerek olay kapanacak. Ne var ki, bütün bu ihtimallere karşı Cemaatin bir “B Planı” olduğu ve bu pislikler örtülmek istendiği takdirde başka belgelerin ortaya çıkarılacağı, hatta yayına hazır bekleyen seks kasetlerinin devreye sokulacağı konuşuluyor. Cemaat’te alternatif çok. Halkın kanaatine göre savaşı iktidar değil, cemaat kazanacak. Sonunda, elbette halkımız kazanacak. Son gülen, bu millet olacak. *** Dip Notu : Genç bir öğretmendim. 27 Mayıs 1960 darbe dönemini yaşadım ve bütün olayları, birebir izledim. Dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı, yolsuzluk yapmakla suçladılar. Müfettişler, mal varlığını araştırmak için, tam 6 defa memleketi olan Eskişehir’e gittiler. Bir şey bulamadılar. Buna rağmen, eften-püften sebepler öne sürüp, adamı idam ettiler. Ölümünden sonra, merhumun Nişantaşı’ndaki Çiftkurt Apartmanı’nda, sadece bir dairesi ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya da, aynı şeyi yaptılar. Dışişleri Bakanlığı’nda, ne yolsuzluk olabilirdi ki? Bulamadılar, ama onu da idam ettiler. Her iki aileyi de, yakından tanıdım. Aile bireyleriyle görüştüm. Geri kalan hayatlarını, sıkıntı içinde geçirdiler. Yeri geldiğinde, bu sütunlarda açıkladığım gibi, aynı zulmü bana da yaptılar. İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, kanunsuz kimi isteklerini yerine getirmediğim için, yalan haberleriyle ünlenen megaloman bir gazetenin saldırısına uğradım. Görevimle ilgili hiçbir kusur bulamayınca, beni Mal Bildirimi Yasası’na muhalefet etmekle suçladılar. İki Müfettiş köyüme ve Saray’a gelip, Babamın 80 yıl önce edindiği, toplam 60 dönümlük tarlaları araştırdılar. Saray Tapu Müdürlüğündeki tapu kayıtlarını inceleyip, babamın bu tarlaları nasıl edindiğini bana sordular. İki Müfettiş de Ordu’ya gidip, 82 yaşındaki Kayınvalidemin babasının, bir asır önce edindiği Fındık Bahçeleri’nin hesabını sordular. Kusur bulamayınca bu defa, (sırf ceza verebilmek için) kızımı evlendirirken 500 milyon liralık çeyiz parasının (sıfırları atılınca 500 lira oldu) hesabını bana sordular. Daha sonra bütün hukuki haklarımı geri almış olsam da, bu rezillikleri görünce zaman zaman neden isyan ettiğimi, sevgili okuyucularımın çok iyi anlayacağını tahmin ediyorum. *** Ey iktidar, bu memleketi ve milleti 11 yıldan beri limon gibi sıktınız ve inek gibi sağdınız. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Azmi Karamahmutoğlu sizin için bakın diyor? “Siyaseti sevmiyorum. Ancak, sırf bu iktidar mensuplarının ve yakınlarının çalıp çırptıklarını müsadere edip, hazineye kaydetmek için mutlaka iktidar olmak isterim.” Bu millet de, zaten bunu bekliyor. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.