CHP ve AK Parti'de aday belirleme süreleri daralırken, AK Parti'nin aday belirlemede sıkıntı çektiğini ve hala mevcut aday adaylarının dışında bir arayış içerisinde olduğunu duyuyoruz. Her ne kadar AK Parti Tekirdağ İl Başkanı Ahmet Kambur, ilçemiz ziyaretinde böyle bir araştırmanın olmadığını söylese de Genel Merkez tarafından bir araştırma yapılıyor. Belli ki Başkan Kambur'un bundan haberi yok.
Mevcut aday adaylarının dışında, kesin adayını arayan AK Parti, kanaat önderlerinin öncülüğünde aday belirleme çalışmalarını sürdürüyor. Genel Merkezin gözü de kulağı da tamamıyla kanaat önderlerinden gelen bilgilere kilitlenmiş durumda. Yani anlayacağınız zurnanın zırt dediği yere geldik. Tüm Türkiye genelinde olduğu gibi Saray'da da tarihinin en kritik belediye seçimleri yapılacak. Ve bu seçimler, Saray'da AK Parti ve CHP arasında kıyasıya bir yarışa sahne olacak. Yani şimdilik böyle görünüyor. Peki, MHP'nin çıkışı nasıl olacak diye sorarsanız, şimdiye kadar adaylık konusunda herhangi bir çalışmaları yok. Tarihinin en kritik seçimi olacağı söylemime gelince de, açılım hakkında milli düşünenler açısından can sıkıcı olaylar yaşanabilir ve bu da yerel seçimleri etkiler. Böyle olursa da AK Parti umduğunu bulamaz ve hayal kırıklığına uğrayabilir.
2014 yerel seçimleri, belediyelere başkan ve meclis üyesi seçmekten daha farklı bir anlama sahip. Bu seçimler, hükümet politikalarına da güvenoyu niteliği taşıyacak. Eğer hükümet önceki seçimlerde aldığı oy oranını korursa, uyguladığı politikaların doğruluğuna hükmedecek ve özellikle açılım konusunda milli düşünenler açısından çok daha can sıkıcı adımlar atacaktır. O yüzden bu belediye seçimleri, bizim tarihimizin en kritik belediye seçimleri. Hem belediyeler seçilecek, hem de cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesinde tablo ortaya çıkacak. Bu seçimler hükümetin çalışmalarının yanı sıra, özellikle güvenoyu niteliğini başarılı bulup bulmadığını ortaya koyacak. Yani 2014 yerel seçimleri geleceğimizi şekillendirecek.
Zurnanın hikayesi de şöyle:
Davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören sonradan görme hatırlı bir vatandaş, bir düğüne davet edilmiş yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş: - Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı? Ukala adam, dudak bükmüş: - Ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. Bunun peşrevi olmaz. Siz, ne nota bilirsiniz ne de beste. Sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın oynayın! Zurnazen, bu hakaretleri pek içerlemiş “Görürsün sen efendi” diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp başlamış çalmaya O çalar, etrafındakiler söylermiş. Ne Itri’si kalmış çalmadık, ne Dede Efendi’si. Sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun uzun dinlemiş. Adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş. Bu deyim, hikayedeki anlamının dışında, insanın kaderini zorlamamasını, ne çıkarsa bahtına razı olması gerektiğini anlatmak için kullanılır. Eh biz de ne çıkarsa bahtımıza, hangi aday çıkarsa şansımıza diyelim... |