|
||
Yağcılık Yalakalık Çok İğrenç Bir Hastalık | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Kişisel çıkarları için güçlülerin önünde eğilenler, onurlarını da, gururlarını da ayaklar altına seriyorlar. “Alçalırsan, yükselirsin.”sözü, her halde onlar için söylenmiş.Utanma duygularını yitiren bu kişilerin karşısında, onlar gibi olmamak gerekiyor. Atatürk, 1937 yılında Türkiye’ye ziyarette bulunan İngiltere Kralı 8 nciEdward’ın onuruna, Dolmabahçe Sarayı’nda bir yemek veriyor. Garsonlardan biri, tabağı Kral’ın önüne koyarken, heyecandan düşürüyor. Herkes heyecanlanıyor. Masadakiler, Atatürk’ün kızıp garsonu haşlayacağını ve Kral’dan özür dileyeceğini sanıyorlar, ama öyle olmuyor. Atatürk, neşeli bir kahkaha atıyor ve Kral’a dönüp, “Bu millete herşeyi öğrettim, ama başkalarına uşaklık etmelerini öğretemedim. Bu millet, işte böyle bir millet majesteleri.”diyor. Gerçekten Türk milleti, fakr-u zaruret içinde olmasına rağmen büyük bir başarıyla Kurtuluş Savaşı’ndan galibiyetle çıkmış, yitirdiği canları pahasına onurundan ve gururundan, düşmanlarına asla taviz vermemişti. Ve, asla boyun eğmemişti. Yıllar sonra, bu milletin bir kısmına ne oldu ki, üç kuruşluk çıkarı için beş taklayı birden atıyor. Üç kuruşluk çıkarı için, yağcılık ve yalakalıkta Osmanlı’nın paralı dalkavuklarına bile taş çıkartıyor. Üç kuruşluk çıkarı için, temennadan ar etmiyor ve başı yerden kalkmıyor. Üç kuruşluk çıkarı için, yüzüne gelen tükürüğü yağmur damlası sanıyor. Üç kuruşluk çıkarını gözetip, oy’unu hiç düşünmeden sandığa atıyor. Sözün kısası, üç kuruşluk çıkarı için, her türlü aşağılanmaya karşın, yüzü hiç kızarmıyor. Atatürk, “Ben, bu millete uşaklığı öğretemedim.” Dese de, onun kaybından sonra, bu arsızlar nasıl öğrenmişlerse, yağcılık ve yalakalığın alasını öğrenmişler. ÖRNEKLERİ, SAYMAKLA BİTMİYOR! O yağcı ve yalakalar ki, bu hünerlerini öncelikle iktidara karşı gösteriyorlar. Hak etmedikleri halde, iktidardan bir koltuk kapmak, bürokratsa daha iyi bir mevkie gelebilmek, iş adamı ise ihale kapmak, işini büyütmek ve önüne çıkan engelleri aşıp, hak etmediklerini alabilmek için bütün hünerlerini gösteriyorlar. Konuyu biraz daha açarsak, bu kişiler gazete patronu ise, öteki işlerini büyütüp kazançlarına yeni kazançlar katmak için iktidarın tam bir yalakası oluyorlar. Yayın organlarındaki yazar-çizer takımını da iktidara biat ettirerek, yağcılığı iğrenç bir hastalık haline getiriyorlar. Özellikle bu iktidar döneminde, bunun sayısız örneklerini gördük. Daha önceki kimi yazılarımda da değindiğim gibi,3-4 gazete ve televizyon kanalının dışında kalanlar, tamamen iktidarın yayın organı gibi neşriyat yapıyor, Atatürk’ün öğretemediği uşaklığa takla attırıyorlar. EN BÜYÜK YAĞCILIK, BAŞBAKAN’A YAPILIYOR Eskiler, çok iyi hatırlar. Yarım asır önce bir Eşfak Aykaç vardı. Futbol Milli Takımı’nın bütün oyuncularını o seçer ve onun seçimine hiç kimse itiraz edemezdi. O sebeple ona, “Tek Seçici” derlerdi. Şimdiki iktidarın Başbakanı sadece “Tek Seçici” değil, ağzından çıkan her söz hemen kanuna dönüştüğü için, o adeta “Kanun Koyucu” durumunda. Partisinin Meclisteki çoğunluğu ise,“Tasdik Makamı”olmaktan ibaret. Hal böyle olunca, pek tabii ki en büyük yağcılık ve yalakalık, ona karşı yapılıyor. Yağcı ve yalakalar, işi o boyuta götürüyor ki, biri çıkıp, “Başbakanım, siz Atatürk gibi büyüksünüz, hatta ondan bile büyüksünüz.” Diyebiliyor. Milletin, muhalefet yapsın diye Meclise gönderdiği MHP’nin lideri bile, gurup toplantılarında onu yerden yere vururken, Mecliste oylarıyla desteklemekten geri kalmıyor. Bu da, “Danışıklı ya da örtülü yağcılık.”Olsa gerek. BİZİM DE, YAĞCIBİR VALİ’MİZ VARDI Bu köşeyi izleyen okuyucularım hatırlayacaklardır. Daha önceki bir yazımda da ifade ettiğim gibi, İlimizin de yağcılığı çok iyi bilen ve beceren bir Valisi vardı. O Vali ki, hafta tatili olmasına ve Bakan’ın istememesine rağmen, Maliye Bakanı’nı Vilayetin kapısında kırmızı halı sererek karşılamış ve Bakandan eleştiri almıştı. Aslında, bu durum Bakan’ın da hoşuna gitmişti, ama belli etmek istememişti. Valimiz, daha sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın Çorlu’da askerlik yapan oğlunun yemin törenine katılmış ve bu gencin korunması için Kaymakam’a sıkı talimat vermişti. Kaymakam da, bu emre uyarak delikanlıyı evine götürüp, misafir etmişti. Güçlüleri yağlama işini çok iyi beceren Valimiz, bu başarısına karşılık (!) terfi ettirilerek, ülkemizin gözde illerinden Konya’ya Vali yapılmıştı. Ne var ki, burada başarılı olamadığı söylenen Vali, Van Valisi olarak nakledilmiş olup, halen bu görevi sürdürüyor. Tam ‘unutuldu’ derken, geçen gün onun yeni bir başarısını(!) daha öğrendik. Vali, üç gün önce Van’ı ziyaret eden İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a bir plaket veriyordu. Hem de, pek gösterişli bir plaket. Kadir Topbaş’ın, Van’a hiç bir hizmeti yoktu ve görülmemişti. Bu plaketin, ne maksatla verildiğini de bilen yoktu. Yani, bayram değildi, seyran değildi, ama enişte baldızını acaba neden öpmüştü? Orasını da, artık siz düşünün, siz bulun. Değerli okuyucularım, bütün insanlar takdir edilmekten hoşlanırlar. “Marifet, iltifata tabidir.” Sözü, o sebeple söylenmiştir. Onun içindir ki, hak eden mutlaka takdir edilmeli, böylece başkaları da böyle övücü işler yapmaya teşvik edilmelidir. Ancaaak, çıkarı için sizi övenlerden mutlaka sakının. Onlar ki, çıkarları zedelendiğinde, sizin çok tehlikeli düşmanınız olabilirler. *** AKP,Nihayet Adayını Buldu; Nurettin Yılmaz! Yerel seçimler için süre kısaldıkça, aday adayları bir bir ortaya çıkıyor. Bu arada, AKP’den aday olmak isteyenlerin başvuru süresi, 01 Kasım’da sona eriyor. Başvurular devam ederken, Büyükyoncalı eski Belediye Başkanı NurettinYılmaz’da, hareket eden trenin son vagonuna atlayıp, iki gün önce Saray Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıkladı. Nurettin Yılmaz, okur-yazarlığı olan bir meslektaşım, Teknik Öğretmen. Üç dönem yürüttüğü Büyükyoncalı Belediye Başkanlığı’nda, doğrusu çok başarılı oldu. Başkanlığı sırasında beni bir gün, gün boyu Büyükyoncalı merkezi ve Yeniköy Mahallesi’nde gezdirip, yaptığı hizmetleri yerinde gösterdi. Yaptıklarını, büyük bir hayranlık ve takdirle izledim. İktidar partisinin Başkanı olması, onun için dolayısıyla Beldesi için çok büyük bir avantajdı. O, bu avantajı çok iyi kullanmış ve Büyükyoncalı’ya önemli hizmetler getirmişti. Bu ziyaret sırasında, Belediyenin gelir-giderini de sorgulamış, aykırı sorular sorarak hesabata dair önemli bilgiler de almıştım. İyi bir ekibi vardı ve başarılı bir Belediye Başkanı’ydı. Seçildiği takdirde, hem tecrübesiyle, hem de iktidar partisinin Başkanı olacağı için, Saray’da iktidar destekli başarılı bir Belediyecilik hizmeti vereceğine inanıyorum. Bana göre, AKP adayını bulmuş. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.