|
||
Allah İle Aldatıyorlar | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bunu, siyasi, ticari, maddi ve manevi çıkarları için yapıyorlar. Oysa yüce Yaradan; “O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın” diyerek, Lokman Suresi’nin 33 ncü ayeti ile hepimizi uyarıyor. Ama, anlayan kim? En son ve en mükemmel din olan İslam Dini, Allah’ın kulları için hiçbir eksik hüküm bırakmamış. Kutsal kitabımızla Yüce yaradan, insanları çok açık biçimde uyarmış. Bu uyarılarından biri de, insanların “Allah ile aldatılması”dır. Allah’n bu uyarısı kuşkusuz ki, bu insanların aldatıldıklarının farkında olmamalarından kaynaklanıyor. “Laik” toplum düzenine rağmen Türk halkı bile, İslam’a karşı duyduğu teslimiyet yüzünden çok kere savunma ve eleştirme gücünü kullanmıyor. Kendisini Allah ile aldatanlara karşı, “aklını öne çıkarmıyor.” Halkımız, dindarlığı insanlar arasında önemli bir üstünlük olarak görünce, kendisini Allah ile aldatanlara karşı adeta teslim oluyor. Onunla da kalmayıp, Hz. Peygamberin “takvada üstünlük” buyruğunu yanlış anlıyor ve o dindar (!) görünenlerin çoğunun kendisini Allah ile aldattığını bilemiyor. Oysa yüce yaradan, “Allah, azabını aklını kullanmayanlara verir. Pisliği, aklını kullanmayanların üzerine bırakır.”diyerek, Yunus Suresi 100 ncü ayeti ile insanları çok açık biçimde uyarıyor. Bu konuda halkımızı sık sık uyaran değerli bir bilim adamımızın dediği gibi, başta Türk halkı olmak üzere bütün Müslümanların en büyük zaafı, dinini “uyanma ve sorgulama” aracı olarak değil de, “uyuma ve susma” aracı olarak kullanmasıdır. Kur’an’ın, “Allah ile aldatılmayın.” uyarısı, işte bu sebeple büyük önem kazanıyor. Dünyaya egemen olmak isteyen emperyalist güçlerin bile bir amacı, insanları Allah ile aldatmaktır. Mesela, Amerikan Doları’nın üzerindeki “In God, We Trust” yani “Tanrıya inanıyoruz.” ifadesinin dinsel değil, ulusal bir ifade olduğunu, ülkenin Federal Temyiz Mahkemesi bile kabul etti. Demek ki, yalnız İslam dini’nde değil, başka dinlerde de Allah ile aldatma vardır. ALLAH İLE ALDATILANLAR, CANA BİLE KIYIYOR ! İnsanları aşırı taassuba sevk etmek, Allah ile aldatmayı kolaylaştırıyor. O girdaba yuvarlanan insan, inandığı aldatıcıya teslim oluyor ve onun her istediğini yapıyor. İşte, sadece iki örnek; Gaziantep’in Kilis ilçesinde bir baba, bir yaşındaki kızını rüyasında gördüğü Şeyh’inin tekkesine götürüp, gelin gibi süsledikten sonra , taşa üç defa sürdüğü bıçağı ile boynundan kesip, kafasını koparıyor. Yakalanan baba ifadesinde; “Şeyhim, en sevdiğim varlığımı Allah’a kurban etmemi istedi, ben de verdim.” diyor. Öteki haber Şanlıurfa’dan; Otuz yaşındaki bir kişi, Şeyh’inin; “Çocuklarını çok sevenlerin, Allah sevgisi azalır. O sebeple, üç çocuğundan birini kurban etmen gerekir.” deyince, çocuklarının en küçüğü olan Abdullah’ı alıyor, bir mağaraya götürüp kesiyor. O da ifadesinde; “Gözlerini bağlayıp, boğazından kestim. Kerametine inandığım Şeyh’imin, oğlumu geri getireceğine de inandığım için bunu yaptım, ama oğlum geri gelmedi. Ben de gerçeği anlayıp, gidip Şeyh’in suratına tükürdüm.” diyor. İyi ki, gerçeği anlayabilmiş. Değerli okuyucularım, bunlar gibi daha niceleri var. Nice ve türlü biçimde Allah ile aldatılanlar var. ALLAH İLE ALDATMAK, EN KOLAY KAZANÇ KAPISI Çok okunan bir gazetenin, ünlü bir yazarı anlatıyor. “Birileri, Allah’ın adını kullanıp, paralar elde ediyor. Şirketler, Holdingler kuruluyor. Bu şirketler vasıtasıyla inançlı insanlarımıza çengel atılıp, büyük paralar toplanıyor. Bu amaçla, kimi Hoca Efendiler kullanılıyor. Toplanan paraların bir kısmı, Cami avlularında gizlice komisyon olarak dağıtılıyor. Bu iş Camilerde yapılınca, saf vatandaşlarımızın paraları oluk gibi akıyor. O paralar, ya siyasi parti temsilcilerine veriliyor ya da tefecilikte kullanılıyor. Haksız yere, birilerinin ceplerine giriyor.” İktidarın himaye ettiği, üzerine gideni yaktığı “Deniz Feneri Olayı”, bunların en somut örneği olarak gösteriliyor. Yazar, başka örnekler de veriyor. “Allah’ın adını kullanıp halkı soyanların yelpazesi çok geniş. Allah adına terör örgütleri kuruluyor, vahşi cinayetler işleniyor. Sivas’ta ülkemizin nice aydınları Allah adına diri diri yakıldı. Kimi dinci gazetelerde her gün insanlara yalan, iftira, kin ve nefret kusuluyor.” diyor. BU CAMİAYI, MEHMET ŞEVKET EYGİ ŞÖYLE ANLATIYOR Mehmet Şevket Eygi, eski Sabah Gazetesi’nin kurucularından. Din istismarı yaptığı savıyla 1970’li yıllarda takibata uğradı. Gazetesi kapatıldı. Hapsolmamak için Avrupa’ya kaçtı. Buna karşın, düşüncelerinden hiç taviz vermedi. Hep doğruları söyledi ve yazdı. Yobazlığa hiç sapmadı. Eygi, iyi bir Müslüman olarak tanınıyor. Söylenenin aksine istismarcı değil, korkak da değil. O, Allah ile aldatanları bakın nasıl anlatıyor? “Biz, hepimiz bir ümmet teşkil ediyoruz. Ümmet, en medeni, en olgun ve en şerefli bir toplum demektir. Ama, biz maalesef bir İslam ümmeti olamamışız. Yığınlardan, sürülerden ibaret bir kuru kalabalık olmuşuz. 1950’lerden beri, 40 binden fazla Cami binası yaptık. Bunlar, İslam kültürüne uygun estetik vasıflı binalar olmadı. Mihraplarına geçecek kültürlü, kaliteli İmamlar, minberlerine uygun vasıflı Hatipler yetiştiremedik. Camileri hoparlörler, ışıldaklar ve vantilatörlerle doldurduk. Bütün gücümüzü, Kur’an Kursu, İmam Hatip Mektebi ve İlahiyat Fakültesi açmaya harcadık. Bir takım din baronları için her yıl milyarlarca para topladık. Ramazanlarda, bir takım dini cemaatlerin lüks otellerde ihtişamlı, israflı, günahlı iftarlar verdiğini gördük. Bunların hiç biri dinimize uygun değildi. İslam’ın haram kıldığı, israf ve safahat haddini aştı. Rezalet, gırtlağa kadar çıktı. Bir sürü hizip, fırka, gurup, cemaat ve tarikatlara ayrıldık. Sorgulama yok, hesap sormak yok, kontrol ise hiç yok. Bizi mahvedenler, militan din düşmanları değil, içimizdeki din sömürücüsü, din rantı yiyen işbirlikçi hain alçaklardır. Saf ve temiz insanları, Allah ile aldatanlardır.” KUR’AN, ALDATANI DA, ALDANANI DA LANETLİYOR. Kur’an-ı Kerim’de yüce yaradan, Allah ile aldatanları lanetlerken, aklını kullanamayıp onlara inananların üstüne pislik yağdıracağını söylüyor. (Yunus/100) Ve diyor ki; · Yaldızlı ve süslü laflarla kimseyi aldatma ve aldanma. (En’am/112) · Kafirlerin, rahat gezip dolaşmalarına aldanma.(Ali İmran/196) · Dine sokulan uydurma ve iftiralarla aldatma ve bunlara aldanma.(Ali İmran/24) · Hurafeler ve uydurmalarla aldatma ve bunlara aldanma.(Hadid/14) · Sefil ve rezil bir yaşayışla aldatma ve aldanma,(Ali İmran 185, En’am/70, A’raf/51) · Allah ile aldatma ve aldanma. Lokman/33) Çok yaygın olduğu için, bir de biz ekleyelim. “Mürşit lakaplı müşriklere bakıp da, sakın aldanma.” VE, SİYASET TACİRLERİNE BAKIP, SAKIN ALDANMA ! Yeni Türk Devleti’nin laik düzeni benimsemesinden sonra, Allah ile aldatmanın yolunun kapanacağı sanılmıştı. Bu işlerin kolayca kotarıldığı Medreseler, Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasıyla, bu işin biteceği sanıldı. Ancak, öyle olmadı. Zaman içinde “Din istismarı”, siyasette en çok prim yapan bir unsur olarak kullanıldı ve kullanılıyor. Merkez sağ olarak bilinen siyasi partiler bunu sıklıkla yaparken, “Ortanın solundayım.” diyenler bile, cemaatlerden medet ummaya başladılar. 11 yıldan beri iktidarda olan AKP hükümetleri ise, bu istismarın üstüne iyice tüy dikti. Yaptıkları çok iyi bilindiği için, bunları burada tekrar yazmıyorum. Ancak, geçen hafta gelen bir haber, bana iyice “pes !” dedirtti. Balıkesir’in Erdek İlçesi’nde bir öğretmen, kara çarşafla sınıfa sokulmuştu. Çarşafın içindeki öğretmenin, sadece burnu ve iki gözü görünüyordu. Filvaki, annem de kara çarşaf giyiyordu. Yaşasaydı, en iyi manto ya da pardösüyü giyecekti. Hatırlanacağı üzere, AKP’den öncekiler de Merve Kavakçı adlı bir bayanı Milletvekili seçtirip, başörtüsü ile Meclis Salonu’na sokmuşlardı. Aslında, benim ne başörtüsüne, ne de kadının bir giyim tercihi olan kara çarşafa karşı hiçbir tepkim yok. Ancak, burada amaç başka. Bu yapılanlar, siyasi iktidarın dine hizmet için değil, siyasi çıkarı için insanları Allah ile aldatmasının bir başka yoludur. Salt çıkarları için türeyen bu “dinci”lerin, gerçek Müslümanları, başka bir söylemle “dindar”ları aldatmak istediği ortadadır. Ancak, iyi bilinmeli ki esas aldananlar; “Bizim, bir besmelemiz yeter.” diyerek, insanları Allah ile aldatanlardır. *** Yüksek Okulumuz Boyandı Ayaspaşa Cami’nin yanındaki Yüksek Okul’un, boyaları dökülen duvarları nihayet boyandı. Kırılan merdivenleri de onarıldı. Pek de güzel oldu. Bilindiği gibi okul, iki yıl sonra Bağlar mevkiinde yeni yapılacak olan binasına taşınacak. Mevcut binasının ne olacağı ise, şimdiden merak ediliyor. İlçemiz ve okuyan gençlerimiz için hayırlı olsun. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.