|
||
İnternet Pisliği ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
“Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu.” diyen Köroğlu, İnternet’in icadından sonra ahlakın ne kadar bozulduğunu görebilseydi, bozulmanın ne olduğunu o zaman anlardı. ”Medeniyet, Teknoloji, İlerleme...” çok güzel de, ahlak elden gittikten sonra, hepsinin canı Cehenneme!
“İnternet”, öteki adıyla “Elektronik İletişim Ağı”, Amerikalı Vinton Cerf’in icadı. Çok iyi niyetle ortaya kondu, ama insanlar ve özellikle bizim toplum bireylerimiz onu ahlakı yozlaştıran bir araç haline getirip, daha çok o yönde kullandılar. Ortaya çıkması, şöyle oldu. 1943 doğumlu Cerf, California Üniversitesi’nde Matematik okuyordu. 1966 da mezun olur olmaz, işitme özürlü Sigrid ile tanıştı ve ona aşık oldu. Sigrid’le kolay anlaşabilmek için, teknik bir çalışmaya başladı. 1969 yılında Amerikan Ordusu’nun, güvenlik amaçlı olarak bugünkü İnternet benzeri bir iletişim ağı kullandığını öğrendi. İzin alıp, bu çalışmadan yararlandı. 1970 yılında başardığını anladıktan sonra, bu icadını 1973-78 yılları arasında bilim dünyasına kabul ettirdi. 1992’ye gelindiğinde, icadı bütün dünyaya yayılmış o da, takdir ve ittifakla İnternet Dünyası’nın Başkanı seçilmişti. BURAYA KADAR İYİ DE, YA SONRASI ... İnternet, 1990’lı yıllarda Bilgisayarlar üzerinden bütün dünyaya yayıldı. İletişim o kadar kolaylaştı ki, bütün diğer iletişim araçları ondan yararlanmaya başladılar. Bilgisayarların sağladığı kolaylıklar İnternet’le bütünleşince, insan gücü rahat bir nefes aldı. Dünya küçüldü. Her şey, bir düğmeye dokunmakla önümüze geldi. “Sihirli bir kutu” ile adeta dost olduk. Dünyada olup biten her şey, bu kutuya yüklendi. Kitaplarda ve benzeri kaynaklarda yazan gerekli, hatta gereksiz bütün bilgiler bu kutuya depolandı. Devasa Kütüphanelerin bütün kitaplarındaki bilgiler, görünmeyen bir merkezde toplandı. Kütüphanelerin kapısı, neredeyse kapandı. Kullanıcılar, İnternetin “Arama Motoru”ndan ne istedilerse, karşılığını (cevabını) aldılar. Üstelik bu işlemler, İnternet kullanan bütün dillerde yapıldı. Daha doğrusu, İnternetsiz hiçbir toplum kalmadı. İşte, ne olduysa ondan sonra oldu. Yükleme Merkezleri’nin görevli ve yetkilileri, “Eksik bir bilgi” kalmasın diye, “Analarının Donu”na kadar her şeyi İnternet’e yüklediler. AHLAKSIZLIK TAVAN YAPARKEN, AHLAK DİBE VURDU ! İnternetin Türk yetkilileri de, bütün bu yapılanlardan geri kalmadılar. Sık sık güncellenen o faydalı bilgilerin yanına, ahlakı dibe vurduran gereksiz ve sakıncalı bir çok bilgi ve belgeyi de, İnternetin içine koydular. Hem de, kimilerini resimli olarak yaptılar. İş, sadece “Google Arama Motoru” na tıklamaya kaldı. Değerli okuyucularım, yukarıda da belirttiğim gibi İnternet’in faydaları saymakla bitmiyor. Çünkü, girmediği alan kalmadı. İyi, ama bu kadar faydalı bir imkanı över ve kullanırken, halkımıza ve özellikle yeni yetişen nesle olan zararlarını neden düşünmedik ve neden düşünmüyoruz? Konuşurken bile teeddüp ettiğimiz ve ağza almak istemediğimiz her pislik, İnternet ekranlarında. Ailenin, toplumun ve eğitimcilerin asla kabul edemeyecekleri bütün pislikleri İnternet’e yüklemişler. Hem de, en açık anlatımla, en açık sözlerle ve en açık resimlerle, insan ahlakının önüne adeta tuzak kurmuşlar. Bilgi edinmenin de bir yolu ve ölçüsü olmalı. Faydadan uzak, insan için ve bilhassa gelişme çağındaki çocuklar için zararlı olan, onları kötü yollara düşürecek olan yazı ve resimleri, bu faydalı icadın içine nasıl koyarsınız? Onu, bu şekilde nasıl zararlı hale getirirsiniz? İŞ, BUNUNLA SINIRLI DEĞİL ... İnternetin, haberleşme aracı olarak, (ancak kötü niyetle) kullanılması, her gün yeni sakıncalar ortaya koyuyor. Birbirlerini hiç tanımayan insanlar, sözle ifade edemediklerini yazıya dökerek, karşısındakilerle hemen iletişim kurabiliyor ve konuşuyormuş gibi anlaşabiliyorlar. Sağlanan bu diyalog, sonra onları bir araya getiriyor ve esas rezillik ondan sonra başlıyor. Evini ve eşini terk eden kadınlar mı istersiniz, arkadaş ve koca peşine düşen genç kızlar mı ararsınız, ahlakıyla övünenler bile farkında olmadan, o karanlığın içine yuvarlanıp giriyorlar. Öteki diyalog ise, adına “Sosyal Medya” denilen iletişimle sağlanıyor. Bu iletişim, bir örgütlenmeye de dönüşebiliyor. İlk bakışta, bu yolla herkes (hukuk kuralları içinde kalarak) düşüncesini ifade edebiliyor. Bazen, bu kurallar çiğneniyor ve insanların birbirine karşı bir “hakaret” ortamı oluşabiliyor. Benim esas anlatmak istediğim bunlar değil, İnternet’e yüklenen ve pislik içeren, ahlakı yozlaştıran gereksiz ve sakıncalı bilgi ve görüntülerdir. DEVLETİ YÖNETENLER, NEREDESİNİZ ? Toplumun her kesimini, bütün kurum ve kuruluşlarını denetlemekle yetkili ve yükümlü olan devlet, nedense İnternet iletişimini gereği gibi denetlemiyor. Oysa, bu konuda yetkili kıldığı bir kuruluşun olduğunu biliyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde “Bilişim Suçlarıyla Mücadele Daire Başkanlığı” var. Var, ama ne güne? Bu kuruluş, görevini yapmıyor. Bu güne kadar, hiçbir icraatını duymadık. Başta, yasa dışı yüklemeler, halkın ar ve haya duygularını inciten yayınlar, TCK/226 ya göre suç sayılan müstehcenlik, iletişim yoluyla dolandırıcılık, hakaret, sövme, şantaj... ilk akıla gelen pisliklerden. Hepsinden önemlisi, cinsellik içeren pislikler yazı ve resimler var ki, bunlar mutlaka yayından kaldırılmalıdır. İktidar, işine gelmediği zaman (başta Sosyal Medya olmak üzere) dilediği yayına sınırlama, kısıtlama ya da kaldırma getirebiliyor. Peki, halkın (yetişen neslin), ahlakına zarar veren yayınlar ne olacak? Buradan, haykırarak ifade ediyorum. Ey yetkililer! Mukaddes dinimizi istismar edip, siyasi ve ticari alandaki bütün ahlaksızlıkları halkın apış arasına kadar soktunuz. Söyleyin, yalan mı? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.