|
||
Tayyip Bey Uzatmaları Oynuyor! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Eskiden, gücünü yitirenler için “Suyu ısındı” denirdi. Şimdi ise, futbol maçlarına bakılarak, “Artık, uzatmaları oynuyor.” deniyor. Başka bir söylemle, “O kişinin, yakında işi bitecek.” demek isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde, Recep Tayyip Erdoğan kadar hızlı yükselen ve tek başına, bu kadar kolay iktidar olan bir lidere daha rastlanmadı. Yine siyasi tarihimizde, onun iktidarı kadar yolsuzluğa bulaşan ve yolsuzları takipsiz kalan bir iktidara da, hiç rastlanmadı. İnançlı vatandaşların, Tanrı’nın “Yürü kulum.” demesine verebilecekleri en açık örnek, her halde onun bu yükselişi olmalıdır. “Yok efendim, masum bir şiir okumuş da, takibe uğramış ve mağdur olmuş. Bu millet de, onun bu mağduriyetini önleyip, onu iktidar yapmış.” Bunların hepsi hikaye. Doğru olan, onun iktidar olmasından hemen önce, üç ayaklı koalisyonun topal beygir gibi tökezlemesi, memleketin ekonomisini çökertmesi, Ecevit gibi takdir gören bir liderin, “Cumhurbaşkanı bana kitap fırlattı.” deyip, sebep olduğu ekonomik çöküntüye kılıf aramasıdır. İşte, merhum Ecevit’in bulamadığı o kılıfı Tayyip Bey buldu. Öyle bir kılıf buldu ki, örtülmedik minare kalmadı. Onu iktidar etmek için hepimiz, mal bulmuş mağrip gibi sandığa koştuk ve mal değil, adeta aradığımız belayı bulduk. ONUNARTIK, İLER-TUTAR TARAFI KALMADI Başbakan, halkın ona verdiği krediyi büyük ölçüde tüketti. Oysa, yeni iktidar olduğu günlerde ekonomide yaptığı önemli çıkışlar, enflasyonu kısa sürede bıçak gibi kesmesi, insanların en doğal hakkı olan yaşama hakkına gösterdiği saygı ve sağlık konusunda aldığı tedbirler, bütün milleti pek mutlu etmişti. Bu iki başarısının gölgesine sığınan Başbakan ve iktidarı, hiç umut edilmedik ve beklenmedik hatalar yaptılar. En büyük hataları, bizzat kendisinin ve iktidarı mensuplarıyla yandaşlarının, tam bir “Yolsuzluk Batağı”na saplanmaları oldu. Devletin bütün imkanlarını, babalarının malı gibi kullanıp, büyük bir saltanat hevesine kapıldılar. Ve, vaktiyle hayal bile edemedikleri o saltanatı,yıllar boyu sürdüler de sürdüler. Kendilerine biat edenlerle, yağlayıp, allayıp pullayanları “abat” ederken, hakka ve adalete inanan vatandaşların hayatlarını “berbat” ettiler. Bunları yaparken, yapılan bütün yolsuzlara arka çıktılar ve hiç biri hakkında yasal hiçbir takibat yapmadılar, yaptırmadılar. Kendilerini ve yandaşlarını, servet sahibi yaptılar. ÜLKEYİ, BÖLÜNME NOKTASINA GETİRDİLER ! Başbakan ve iktidarının, “Kürt Meselesi’ni çözeceğiz.” diyerek, bölücülere verdiği tavizler, ülkemizi tam bir bölünme noktasına getirdi. Bu konuda, bölücülere kollarını öyle bir kaptırdılar ki, artık geri alamıyorlar. Bu tehlikeli sorunu, yapmaya çalıştıkları yeni Anayasa’yla çözmeye çalışıyorlar, ama artık nafile. Şimdiye kadar Arap ülkelerindeki uyanışa verdikleri destek, Mısır’daki ayaklanma ile akıllarını başlarına getirdi. Ve, sonlarının gelmeye başladığını, nihayet anladılar. GEZİ PARKI OLAYI, BİR BAHANEYDİ Tayyip Bey ve iktidarının başlangıçta ciddiye almadığı “Gezi Parkı Olayı” şimdi önleyemedikleri o yangının ilk kıvılcımı oldu. Başbakan ve yandaşları, bunun farkına varamadılar. Ya da, olayın önemini geç anladılar. Oysa, Gezi Parkı’na bina yapılması ya da buradaki bazı ağaçların kesilmesi, esas öfkenin bardağı taşırmasından başka bir şey değildi. İktidarın bu ülkeye ve halka yaptığı kötülükler, halkın sabrını artık iyice taşırdı. Başbakan’ın “Çapulcu” dediği halk, artık patlama noktasına gelmişti ki, bu olayla birlikte daha fazla dayanamayıp patladı. HALK, DÖNÜLMEZ BİR YOLA GİRDİ Gezi Parkı olayları, İstanbul’la sınırlı kalmayıp, bütün ülkeye yayıldı. Halk, iktidarın artık hiçbir icraatını beğenmiyor. Çünkü iktidar mensupları, yaptıkları bütün icraatlarında, halktan önce kendilerini düşünüyorlar. Bütün olayları, her gün ve her akşam, yandaş olmayan televizyonlardan seyrediyoruz. Esas “Ucube” denmesi gereken“Torba” adını verip çıkardıkları bütün kanunları, hep kendi çıkarları için yapıyorlar. Kolay kazanmak ve kısa sürede zengin olmak, onların tek derdi. Yıllardır yedikleri haldebir türlü doymadılar,doymuyorlar. İcraatlarından, halkın tek takdir ettiği “Sağlık” konusunda da artık halkı düşündükleri filan yok. Hastane ve ilaç ücretleri, almış başını gidiyor. Başbakan’ın hiçbir konuşması artık inandırıcı değil. Esip gürlemesi ise, sadece ona biat edenleri, yandaş ve yalakaları korkutuyor. Polisin halka yaptığı zulümle, yargının suç işleyen iktidar yandaşlarına arka çıkması, vatandaşların iktidara karşı isyanını daha çok artırıyor. VE, HALKIN ORTAK GÖRÜŞÜ ŞÖYLE AKP, bir “Polis Devleti” kurdu ve bir “Korku Toplumu” yarattı.Bir sürü düzmece dava, gizli tanık müessesesi, üretilmiş deliller,hukuksuz tutuklamalar, aşırı partizanlık, yandaş kayırmalar, rant üzerine kurulan ilişkiler, baskı, zulüm, Polis şiddeti,pasifize edilen Ordu, gayri milli dış politika ve yaptığı daha nice yanlış işler, toplumu isyan noktasına getirdi. Halkın bu isyanını bastırmak için Tayyip Bey’in yaptığı zulüm ve orantısız güç konusunda;“Polise emri ben verdim, Polis destan yazdı”demesi ise, isyanın şiddetini bir kat daha artırdı. CHP Sözcüsü, bunlara ekleme yapıp, bakın ne diyor?“Elinde satır, pala, çivili sopa, kazma ve silahla ortaya dökülen bir takım yaratıklara Polis şefkati ve koruması var.Bunlar, Hakim ve Savcılardan da, özel bir hukuk şefkati görüyorlar.Buna karşın masum insanlar gözaltına alınıp, onlara ağır bedeller ödetiliyor. Bu, halka yapılan çok ağır bir zulümdür.” İşte, gelecek için herkesi endişelendiren ve üzen durumun özeti böyle. Hal böyle iken, Başbakan artık ne yapsa,o eski günleri geri getirmesi mümkün değil. Mısır’daki Mursi’nin başına gelenler, şimdi onun en büyük korkusu. Sözün kısası, futbolu çokiyi bilen Tayyip Bey, artık uzatmaları oynuyor. r. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.