|
||
Sabır Ama Nereye Kadar? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Görünen o ki, Türk halkı siyasi iktidarın bütün yaptıklarına katlanıyor. “AKP’den yana olan ve olmayan” diye ayrıştırılan halk, Tayyip Erdoğan’ın yeni serüvenlerini bekliyor. Ancak, gidişat iyi değil. Değerli okuyucularım, Adalet ve Kalkınma Partisi, bir dönem daha iktidarda kalabilmek için, bütün hünerlerini gösteriyor. Başbakan Erdoğan, bir taraftan ağız dalaşı, bir taraftan da kaba kuvvetle iktidarını sürdürmek istiyor. Ne var ki, eski günlerin artık geri gelmeyeceği anlaşılıyor. Başbakan’ın, Taksim’deki bir parkın bozulup, üzerinde rant amaçlı inşaat yapmayı istemesi, bardağı iyice taşırdı ve bugünlere gelindi. Artık herkesin bildiği gibi, olaylar bir park meselesi olmaktan çıktı. Halk ile iktidarın, daha doğrusu Başbakan’ın, tam bir inatlaşmasına dönüştü. Hatırlayabildiğim kadarıyla, demokratik ülkelerde halkıyla bu denli zıtlaşan ve ona karşı çıkanlara öfke duyan bir Başbakan, ilk defa bizde görülüyordu. Halkı, “Bizden olan” ve “Bizden olmayan” diye ikiye bölen Başbakan da, ilk defa bizden çıkıyordu. BU POLİS, MİLLETİN POLİSİ Asker, nasıl ki bu milletin Askeriyse, Polis de bu milletin Polisiydi. Başbakan, asayişi sağlamak yerine, Polisi halka karşı bir zulüm aracı olarak katiyen kullanmamalıydı. Hele, Polisi daha çok güçlendirip, halkın üzerine salması, şimdiye kadar pek görülen bir durum değildi. Halka zulmeden Polise, “Kahramanlık destanı yazdınız.” demesi ise, bir Başbakan’dan ilk defa duyuluyordu. Öte yandan Polis zulmü ile çok sayıda vatandaşımızın işkence görmesi, yaralanması, gözlerini, hatta canını kaybetmesi, bu ülkede belki de ilk defa görülüyordu. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, adam öldürdüğü apaçık olan bir Polis’in mahkemece serbest bırakılmasını, acaba hangi kamu vicdanı kabul edebilirdi? 60 yıldan fazla bir süreyi geride bırakan demokratik siyasi hayatımızda, devlet güçleri ile vatandaşın bu denli karşı karşıya geldiği, bekli de ilk defa görülüyordu. Ancak, Başbakan arkalarında dursa da, Polis yaptığı bu zulmün sorumluluğundan asla kurtulamayacaktır. ZORLA GÜZELLİK OLMAZ ! Başbakan, iktidarını sürdürebilmek için devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Ona göre, kendisi gibi düşünmeyenlerin hepsi yanlış yoldalar. O, yandaşlarınca sürekli alkışlanmaya alışık olduğu için, bütün söylediklerinin ve yaptıklarının doğru olduğunu sanıyor. Ne var ki, bu yanlış tutumu sebebiyle, yaptığı hayırlı işler de kaybolup gidiyor. Muhalefeti, gözünde bir sinek kadar küçük gören ve çok ağır sözlerle eleştiren Başbakan, ayakları altına aldığı milliyetçilik gibi, demokrasiyi de böylece çiğneyip geçiyor. Ana muhalefetin içindeki didişmelerle, yavru muhalefetin iki yüzlü tutumu ve zaman zaman ona destek vermesi ise, Başbakan’ın işini kolaylaştırıyor. Ama, Başbakan yine de iyi bilmeli ki, “Zorla güzellik olmuyor.” ÇÖZÜM SÜRECİ’NİN AKIBETİ NE OLACAK? Taksim olayları ile gündemden düşen Kürt Meselesi, şimdi yeniden gündeme oturdu. Aslında, bu sürece şimdi yeni bir süreç daha eklenmiş oldu. “Taksim Gezi Süreci” Başbakan biraz rahat görünse de, bu yeni süreç de kolay biteceğe benzemiyor. Halk, ayakta! Taksim’e sokulmasa da, yurdun her tarafında isyan halinde. Olaylar yatışmış değil, Başbakan, halkla anlaşmak ve halkı anlamak yerine, hala Polisin gücüne güveniyor. Kesin olan şu ki, haksızlıklara ve zulme karşı isyan eden toplumun, silah gücü ile susturulması şimdiye kadar hiç görülmedi. Kürt Meselesi’ne gelince, bölücülerin niyetlerinde hiçbir değişme yok. Onlar bölünmekte ve özgür olmakta ısrarlılar. Bölücülerin siyasi temsilcileri, İmralı’yı komşu kapısı yaptılar. Örgütün ikinci adamı, isteklerini alabilmek için yeni bir kalkışmadan ve terörden söz ediyor. “Süreç’te, üçüncü aşamaya geldik. Liderimiz artık serbest bırakılacak” diyor. Bizim bayrağımızı taşıyanlar tepki görürken, örgüt bayrakları ve bezleri her tarafta kolayca asılıyor ve taşınabiliyor. Yurt dışına çıktığı sanılan bölücü örgüt, çıkmadığını gösterip, silahlı teşkilatı için diploma töreni düzenliyor. Sular, giderek ısınıyor, buzlar çözülüyor. AKİL ADAMLAR SENARYOSU, FİYASKO Değerli okuyucularım, adına Çözüm Süreci denilen bu girişime katkı sağlamaları için ortaya salınan ve adlarına Akil Adamlar denilen kişilerin çalışmaları da, tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Böyle olacağı, zaten başından belliydi. Bir kısmı Kürt kökenli, diğer kısmı Kürt yanlısı olarak yola çıkarılan bu guruptan bir çözüm çıkması, zaten beklenemezdi. Düzenledikleri rapor açıklanınca, ben hiç şaşırmadım. Çünkü, onlardan böyle bir rapor bekleniyordu. Oysa, Doğu ve Güneydoğu halkından başka onların oluşumuna, Türk halkı hiçbir yörede destek vermedi. Toplantılarına katılmadı. Gittikleri yerlerde, hep tepkiyle karşılandılar. Bu sebeple kimileri, guruptan ayrılmak zorunda kaldılar. Kimileri de, bu guruba katılmaktan pişman olduklarını açıkça belirttiler. Ama, onların ev ödevi gibi hazırladıkları rapora göre, halkın tamamı bölücülere istedikleri hakların verilmesi ve çözümün bu şekilde sağlanmasından yana görünüyor. Lakin, yemezler ve bu ülkenin vatanseverleri, bu ülkeyi böldürmezler. Halktan, bu konuda daha fazla sabır beklemek, katiyen doğru değil. Sabır, ama nereye kadar? Tekrar ediyorum, gidişat iyi değil! Sonu nane! |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.