301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
27 Mayıs 2013 - Pazartesi 23:38 Bu haber 1291 kez okundu
 
KOZAKÇIOĞLU NUN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ İntihar mı Cinayet mi?
Köşe Yazıları Haberi


            Onunla, bir dönem birlikte çalışmıştık. O, İstanbul Valisi, ben de İstanbul Milli Eğitim Müdürü’ydüm. Birlikte çalıştığım 8 Vali’nin içinde, en sempatik ve en başarılısı o’ydu. İstanbul’un üstünde helikopterle dolaşmak, ikimize de büyük keyif veriyordu.

        

        Geçtiğimiz Perşembe sabahı, haberi İnternet’te okudum. “İstanbul’un eski Valisi Hayri Kozakçıoğlu evinde intihar etti.” deniyordu.

       Hiç beklenmeyen bir haber ve hiç beklenmeyen bir ölümdü bu. Yaşı biraz ilerlemişti, ama sağlık ve hayat dolu bir kimse, acaba neden canına kıymıştı? Ve, bu satırların kaleme alındığı sırada hala, “Ölümü, acaba intihar mı, yoksa şüpheli bir ölüm mü?” dendiğine göre, esas ölüm sebebi acaba neydi? Son bilgilere göre ailesi intihar, İstanbul Başsavcılığı ise, “ölümü şüpheli” diyordu. Terör örgütünün hedefindeydi, ama iyi korunuyordu.

       Kimilerine göreyse, kanser olduğunu öğrenmiş ve bunalıma girmişti.

       Yetişkin iki kızıyla, bir oğlu vardı. Bir araya geldiğimizde, karşılıklı olarak çocuklarımızı ve onların sorunlarını da konuşurduk. Yarı şaka, yarı ciddi “Vali olarak, devletin bütün otoritesini kullanabilirken, bu otoriteyi çocuklarımıza galiba tam olarak kullanamıyoruz.” dedikten sonra, “Siz de, durum nasıl?” der ve karşılıklı “özeleştiri” yapardık.

       Belli ki ailesinin içinde, onun huzurunu kaçıran bazı sıkıntıları vardı.

       Nitekim, gazeteler bir gün onun İstanbul Valiliği’nden alınıp, İzmir Valiliği’ne atanacağını yazınca, ertesi günü kendisinden önce eşi tepki vermişti. Eşi, “O gitsin. Ben katiyen gitmem, İstanbul’da kalırım.” demiş, rahmetli basına da, yakın çevresine de cevap vermekte, bir hayli zorlanmıştı.

                      ONUNLA, ÖZEL DOSTLUĞUMUZ DA VARDI.

      O dönemde, çok önemli kararları Vali’ye bizzat götürüp imzalatırdım. Bunu da, kimi akşamlar saat 17.00 den sonra yapardım.

      O saatlerde insan trafiği azaldığı için, oturup etraflıca sohbet ederdik. Bir akşam, birer deri ceket giyip, İstanbul’u denetlemeye karar verdik.

      Deri ceketlerin içinde iyi kamufle olmuştuk, ama Sarıyer’de ilk girdiğimiz Balıkçı Lokantası’nda, ikimizi de tanıdılar.

      Böylece, 4 üncü Murat’a olan özentimiz, hiçbir işe yaramadı. Emirgan’da çayımızı içip, Maksim Gazinosu’nda Fahrettin Aslan’ın konuğu olduktan sonra, evlere geri döndük.

       BİR LİSE MÜDÜRÜ, AZ DAHA DOSTLUĞUMUZU BOZUYORDU

      Tanınmış bir Kız Lisesi’nin Müdürü olan bayan hakkında, yakışıksız bazı dedikodular çıkmıştı.

       Gençliğine ve düzgün fiziğine güvenen bu bayan, sırtını güçlü kimselere dayamış, etrafını fazla umursamıyordu. Lakin, hakkında söylenenler okulu, çevresini ve öğrenci velilerini rahatsız ediyordu.

   Söylenenlerin doğru olduğunu anlayınca, Vali ile görüşüp Müdürü görevinden aldım. Vali, bu görüşmemiz sırasında; “Geç bile kalmışsın.” dedi.

    Ertesi günü, adeta kıyamet koptu. Müdür, görevine dönmek için bütün güçlü dostlarını devreye sokup, üstümde büyük bir baskı kurdu.

     Buna rağmen, görevine döndürmedim. Aynı baskı, Vali’ye de yapılınca, rahmetli Kozakçıoğlu dayanamadı ve “Görevine döndürelim.” dedi. Bense, “Katiyen olmaz.” dedim.

      “Olur, olmaz.” zıtlaşması tam bir hafta sürdü. Ancak, hiç bir baskının faydası olmadı. Ne var ki, Vali ile olan dostluğumuz neredeyse zedelenecekti. Onu, ikna ettim ve konu aramızda, böylece  tatlıya bağlanmış oldu.

         KAYMAKAMIN GÖNÜL İLİŞKİSİ,  VALİ’Yİ ÇOK KIZDIRDI

       İstanbul’un o zaman 33 ilçesi vardı. Bu ilçelerden birinin Kaymakamı, ilçesindeki Öğretmenevi’nin Müdürü ile bir gönül ilişkisine girmişti.

       Durumu tahkik ettim ve Müdürü görevinden aldım. Bu defa, Kaymakam kıyameti kopardı.

       Bunun üzerine, olayı rahmetli Kozakçıoğlu’na anlattım. Ve, konu kapandı.

       Ne var ki, benim de katıldığım bir Kaymakamlar toplantısında, bu Kaymakam konuyu gündeme getirip beni eleştirince, Kozakçıoğlu patladı ve toplantıyı bitirdi.

       15 gün sonra Kaymakam, soluğu bir Anadolu ilçesinde aldı.

          HELİKOPTER TURLARI, İKİMİZE DE KEYİF VERİYORDU

    Devlet, İstanbul Valiliği’ne ilk defa bir helikopter tahsis etmişti. İniş-kalkış pisti de, Gülhane Parkı’nın içine yapılmıştı.

    Vali’nin daveti üzerine, bu helikopterle sık sık İstanbul’un üstünde dolaşıyorduk. Doğuda Gebze’ye, batıda Çatalca’ya, kuzeyde Karadeniz’e ve güneyde Yalova’ya kadar uçuyor ve bütün İstanbul’u havadan izliyorduk.

     İlk zamanlar çok korkmuştum, sonra alıştım. Bir gün, Yalova Ticaret Lisesi’nin temel atma törenine giderken, helikopter Marmara Denizi’nin üstünde arızalandı.

     Pilot, terlemeye başladı. Kozakçıoğlu kalağıma eğildi ve  “Galiba balıklara yem oluyoruz.” deyince, büyük korkuya kapıldım, ancak tevekkül etmekten başka çare kalmamıştı.

     Neyse ki, Pilot duruma hakim oldu, aksaklığı giderdi ve bizi salimen Yalova’ya indirdi.

      Arıza iyice giderilmesine rağmen ben karayolundan, Kozakçıoğlu ise yine helikopterle İstanbul’a dönmüş olduk.

                KOZAKÇIOĞLU, ZİMMETLE SUÇLANIYOR

     Rahmetli ile unutulmayacak çok anılarımız oldu. Sevincini de, üzüntüsünü de benimle mutlaka paylaşırdı.

      Bir dönem, Diyarbakır’da Olağanüstü Hal Bölge Valiliği de yapmış ve oradan İstanbul’a atanmıştı. Adına, “Süper Vali” deniyordu.

     İddia o ki, İstanbul’a gelirken emrindeki ödenekten 250 bin dolar (2 Milyar lira) almış ve İstanbul’a getirip, Bankadaki kendi hesabına yatırmıştı.

     Bunu belirleyen basın, olayın üzerine şiddetle gitti ve gazeteler olayı her gün manşet yaptılar. Zimmetle suçlanıyordu. Kozakçıoğlu ise, bunu inkar ediyordu.

     Başbakanın talimatıyla önce 3 Müfettiş, daha sonra da İçişleri Bakanı olaya el koydu. Tam görevden alınmak üzereyken Cumhurbaşkanı Demirel, “O konudan haberim var. Para, hizmet için İstanbul’a getirilmiştir. Daha fazla açıklama yapmak, sıkıntı yaratır.” deyince, Kozakçıoğlu böylece, çok büyük bir tehlikeden kurtulmuş oluyordu.

     Buna rağmen, işin peşini bırakmayan basın, onun başka bir Bankada yaklaşık Bir milyon dolarlık (7 milyar liralık) hesabını tespit ettiyse de, Demirel’in müdahalesi, Kozakçcıoğlu’na derin bir nefes aldırmıştı.

      Rahmetli, bu konuyu da bana bütün içtenliğiyle anlattı ve bu paraların hesabını verdi. Ben, kendisine inandım ve hala inanıyorum.

                       BİR ANIMIZ DA, SİYASET ÜZERİNE

      İstanbul’a gelen Başbakan, boğazdaki Sait Halim Paşa Yalısı’nda, iş adamlarıyla bir toplantı yaptı.

      Başbakan bu toplantıya, Emniyet Müdürü’yle Milli Eğitim Müdürü’nün de katılmasını isteyince Vali, ben ve Emniyet Müdürü Necdet Menzir, toplantıya birlikte katıldık.

      Toplantı bitiminde, üçümüzü de ayrı bir odaya çağıran Başbakan, 1995 yılının sonunda yapılacak seçimlerde bizi partisine alacağını ve İstanbul’dan aday göstereceğini söyledi.

       Necdet Menzir, siyasetten gelmişti. Vali de siyaseti seviyordu. Bense, Başbakanı kırmamak için teklifi kabul ettim. Ettim, ama kimi çıkarlarına engel olduğum Hürriyet Gazetesi, beni hedefine koyup aleyhime yayın yapınca, ben siyasetin dışında kaldım.

      İstanbul Milletvekili seçilen Kozakçıoğlu partinin Genel Başkan Yardımcısı, Necdet Menzir de, Ulaştırma Bakanı oldu.

    Ne var ki, kısa aralıkla her ikisi de rahmetli oldu. Kozakçıoğlu, sırlarıyla gitti.

                                 İSTANBUL’U,  4 KİŞİ YÖNETİR

     Nüfusu, Avrupa’nın 17 ülkesinden daha fazla olan İstanbul şehrini ağırlıklı olarak Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, Milli Eğitim Müdürü ve Emniyet Müdürü yönetir. Diğerleri, tali birimlerdir.

     Günlük giriş çıkışlarla, nüfusu 15 milyonu bulan bu şehirde, devasa hizmetler üreten Büyük Şehir Belediye Başkanı’ndan başka, 45 bin Polisiyle Emniyet Müdürü, 2,5 milyon öğrenci ve 78 bin öğretmeniyle Milli Eğitim Müdürü, büyük sorumluluk altındadırlar.

      O dönemde, Büyükşehir Belediye Başkanı, şimdiki Başbakan Tayyip Erdoğan’dı.

     Bu dörtlüden, ikisi rahmetli oldu. Ben, Allah’ın takdirine boyun eğen bir insanım. Recep Tayyip Bey’e gelince, -ömrü uzun olsun- bu dünyaya kazık çakarak, hiç gitmeyecekmiş gibi davranıyor.

      Oysa, Ömer Hayyam’ın;

      Niceleri geldi, neler söylediler? Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.

       Sen, kendini hiç kalıcı sanma,   Onlar da, senin gibiydiler.

    biçimindeki bu ibret verici deyişini, unutuyor herhalde!

         Değerli dostlarım Vali Hayri Kozakçıoğlu ile, Emniyet Müdürü Necdet Menzir’e Allah’tan bolca rahmet, Başbakan Tayyip Erdoğan’a da, buradan  uzun ömürler diliyorum.

        

    

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 22.11.2024
Bugün
5 - 18
Cumartesi
3 - 8
Pazar
5 - 9
Tekirdağ

Güncelleme: 21.11.2024
İmsak
06:28
Sabah
07:57
Öğle
13:01
İkindi
15:31
Akşam
17:54
Yatsı
19:18
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
31
32
0
1
10
11
2
Fenerbahçe
26
27
1
2
8
11
3
Samsunspor
25
24
3
1
8
12
4
Eyüpspor
22
18
2
4
6
12
5
Beşiktaş
21
19
2
3
6
11
6
Göztepe
18
19
3
3
5
11
7
Sivasspor
17
17
5
2
5
12
8
Başakşehir
16
17
3
4
4
11
9
Kasımpasa
14
16
4
5
3
12
10
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
11
Konyaspor
14
14
6
2
4
12
12
Rizespor
13
10
6
1
4
11
13
Gaziantep FK
12
15
5
3
3
11
14
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
15
Kayserispor
12
11
3
6
2
11
16
Bodrumspor
11
10
7
2
3
12
17
Alanyaspor
10
9
5
4
2
11
18
Hatayspor
6
10
7
3
1
11
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı