Moved Permanently

Yayılan en kötü haber, AKP iktidarı sayesinde ülkemizin bölüneceği ve bir uçuruma yuvarlanacağı korkusudur. Bunu, artık herkes biliyor. Benim iyi ve kötü haberlerim ise, yakın çevremizden, yani Saray’dan.

         Adam, arkadaşına; “Sana bir iyi, bir de kötü haberim var, önce hangisini söyleyeyim.” Deyince, arkadaşı merak ve korkuyla tabii ki “Önce, kötüsünü söyle.” Demiş.

           Benim size söyleyeceklerim,  aslında  bildiğiniz  haberlerin tekrarından başka bir şey değil. Ancak, önce iyisinden başlayacağım.

           Kabus gibi görünen en kötü haberse, ülkeyi adam gibi yönetsinler diye seçtiklerimizin teröre boyun eğip, ülkemizi bölünme sarmalına  sokmalarıdır.

           Biz, yine de gelelim çevremizdeki iyi haberlere. Saray’da, düzenli bir şehirleşme ve yapılanma var. Terk edilmiş gibi görünen arsalarla, metruk binaların yerine, yeni ve lüks binalar inşa ediliyor.

           Yakınımızdaki sanayinin olumsuz etkileri çevremize henüz yansımadan, aynı sanayiden yararlanan  hemşerilerimiz,  kolayca iş sahibi oluyorlar. Keza, daha önce çalışıp emekli olan ve emekliliğin keyfini çıkaran çok sayıda hemşerimiz var. 

           Atıl vaziyetteki yerel hizmetlerde, son dönemde başarılı adımlar atılıyor. Belediye, ilçenin temel sorunlarını çözmek için, büyük bir gayretle çalışıyor.

           Saray, okullaşma yönünden de şanslı. Yüksek Okul dahil, her dereceli  okullar ilçemizde mevcut. Öğretmen sorunu yok. Okullar, başarılı öğrenciler yetiştiriyor. Liseleri bitirenler, diledikleri dalda yüksek öğrenim yapma fırsatını buluyorlar.

          İlçemizde, 6 Bankanın Şubesi var. Adına “market” dedikleri çok sayıda alış-veriş merkezi mevcut ve giderek yenileri açılıyor. Adım başı Lokantalar ve kebapçılardan geçilmiyor.

           Bu olumlu gelişmelerin hiç birinde, siyasi iktidarın zerre kadar bir katkısı yok. Olmadığı gibi, devletin bir çok imkanını bu ilçeden esirgediler, esirgiyorlar.

           Haline şükreden halkımızsa, çalışarak elde ettikleriyle geçinmeye ve mutlu olmaya çalışıyor.

  “Saray Ekonomik Halk Pazarı” Hayırlı Olsun.

          İlçemizin merkezinde, sadece gıda pazarlayan yeni bir market daha açıldı. Geçtiğimiz Çarşamba günü, İstanbul Caddesi’ndeki 38 numarada hizmete giren “Şarküteri” nitelikli Pazarda, başta meyve ve sebze ağırlıklı olmak üzere, “kaliteli” bütün gıda maddeleri var.

         Mert Kardeşler’den Murat Mert’in  açtığı Pazar, daha ilk günden büyük müşteri akınına uğradı. Market’e, Saray’ın en büyük “Meyve ve Sebze Pazarı” da denilebilir.

         Mert Kardeşler, bu kaliteyi bozmadan uygun fiyatlarla satışlarına devam ederlerse, hem halkımıza iyi bir hizmet getirmiş, hem de kazançlarını artırmış olurlar.

          Bu girişimleri, kendileri ve halkımız için hayırlı olsun.

     Saray’ın Ekonomik ve Sosyal Hayatına,

                     İsmet Bilecen Katkısı.

     Hemşerimiz İsmet Bilecen de, geçen yıl çarşı meydanında açtığı büyük  bir “Alış-Veriş Merkezi” ile, Saray’ın ekonomik ve sosyal hayatına büyük katkıda bulundu.

      Oldukça görkemli ve 5 katlı binada, A dan Z’ ye bütün ev araç-gereçleri bulunuyor. Evlenmek, ev kurmak, evinin eşyasını yenilemek isteyenler için iğneden ipliğe kadar her şey mevcut. Hem de, en kaliteli ürünler, ehven fiyatlarla ve taksitli ödeme imkanlarıyla burada.

       Bilecen ayrıca, yeni anlaştığı çok tanınmış bir markanın  halı - mobilya ve aksesuar ağırlıklı kaliteli ev ürünlerini de, artık pazarlamaya başlamış.

       Merkezin Satış Elemanları’nın müşterilerle ilişkileri sıcak, sempatik ve çok başarılı. Pazarlanan ürünler mahalline kadar naklediliyor, hatta yerine döşeniyor.

        Bu hemşerimize de, kalite ile uygun fiyat politikasını bozmadan halkımıza hizmet vermeye devam etmesini,  başarı dileklerimle birlikte tavsiye ediyorum.

                               KÖTÜ HABER SAĞLIKTAN

        Dr. İbrahim Özay, Galiba Yorgun

        15 yıl önce Saray’a geldiğimde, Dr. İbrahim Özay’ı, bana iyi bir Hekim olarak tanıttılar.

        Daha sonraki yıllarda, onun sadece iyi bir Hekim değil, aynı zamanda iyi bir insan olduğunu da izledim ve gördüm.

    Dr.Özay şimdi, Ayaspaşa Camii’nin bahçesindeki Aile Hekimliği Birimi’nde, 5908009 sicil numaralı Aile Hekimi olarak görev yapıyor.

        Yapıyor, ama görevini iyi yapmıyor. Nasıl mı?

        Perşembe günleri öğleden sonra, poliklinik için köylere gidince, onun yerine acil hastalara, yanındaki odada görevli olan Hekim arkadaşı bakıyor.

        Salı günleri de öğleden sonra, arkadaşının yerine o bakıyor. Odalarının kapılarına da, aynen böyle yazmışlar.

        Gelin görün ki Dr. Özay, Salı günleri  arkadaşının hastalarına bakmıyor.

       Mesela, arkadaşının hastasıyım diye benim ilaçlarımı yazmadığı gibi, gelen öteki hastalara da bakmadı ve ilaçlarını yazmadı. Diyabet ve kalp hastaları, hatta tansiyon hastaları “acilen” ilaç ararken, o bu ilaçları bile yazmıyordu.

        Telefonla arayıp, şikayetlerini sıralayan hemşerilerime, bu gibi konularla Başbakanlık Takip Merkezi’nin ciddi biçimde ilgilendiğini, Merkeze bir e-mail atmanın yeterli olacağını söyledikten sonra, benim cevabım şöyle oldu.    

        “Dr. Özay, artık her halde yoruldu. Ya da, Saray’ı artık sevmiyor, beğenmiyor. Oysa, Hayrabolu’da ya da Şırnak Uludere’de hekim bekleyen çok sayıda hasta var. Tercih, tabii ki kendisine ait.”

                  BU DA, BAŞKA BİR KÖTÜ HABER

 Yüksek Okulumuzun, Sıvaları Dökülüyor !

        Saray Meslek Yüksek Okulu, 1995 yılında açıldı ve bugüne kadar çok sayıda öğrenci yetiştirdi.

        Saray Belediyesi, İlçe bir Yüksek Öğrenim Kurumu kazansın diye, büyük bir özveride bulundu ve kendi hizmet binasını boşaltıp, bu okula tahsis etti.

        İyi de etti. Yurdun dört bir yanından gelen öğrenciler burada okuyup bir mesleğin sahibi olurken, ilçenin ekonomik hayatına da pekala katkıda bulunuyorlar.

        İlçenin tam merkezindeki binanın, geçen zaman içinde sıvaları/boyaları eskimeye ve dökülmeye başladı. Bu durum, önden ve yandan çirkin bir görüntü verdiği gibi, böyle bir kuruma hiç  yakışmıyor.

    Ayrıca, binanın yan merdivenleri “yıkık-dökük”, arkası ise tam bir “çöplük” olmuş.

        Okulun başarılı Müdürü  Yard. Doç. Dr. Süleyman Menteş’in, binanın sadece cümle kapısının bulunduğu ön tarafını kullandığı, yan tarafından hiç geçmediği, arkasına ise hiç dolanmadığı anlaşılıyor.

        “Belki, paraları yoktur.” derseniz, Türkiye’de Diyanet Teşkilatı ile Üniversitelere tahsis edilen paralar, dudak uçuklatıyor.

      Demek ki süt var, ama yoğurt yapmasını bilmiyorlar. Ya da, yoğurt yapmaya fırsat kalmadan, sütü içiyorlar.