|
||
Savaş mı Kaybettik ? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bölücülerle, uzlaşma masasına oturmak niye? Yoksa, savaş mı kaybettik? Ülkemizin, her geçen bölünmeye bir adım daha yaklaştığını, daha önce de yazmıştım. Bundan sonra da yazmaya devam edeceğim. Çünkü, Türkiye bölünüyor! Başbakan, sözlerinin yankısını uzaktan daha iyi duymuş olmalı ki, önemli demeçlerini yurt dışındayken veriyor. Son demecini, üç gün önce Macaristan’dan verdi. Ve dedi ki, “Uzlaşma süreci devam ediyor.” İmralı Adası’nda cezasını çeken Bölücübaşı’yı kast ederek, onunla görüşüldüğünü ve tekrar görüşüleceğini, onların yandaşlarından adaya kimlerin gideceğinin kendileri tarafından belirleneceğini söyleyen Başbakanın, artık “gizlisi-saklısı” kalmamış. “Görüşüp anlaşıp, artık bu işi bitireceğiz.” demeye getiriyor. Anlaşma umuduyla “Ateş kes” yapan Bölücü Örgüt, hükümetle bakalım nasıl anlaşacak? Yani, ne alıp, ne verecek? SAVAŞ MI KAYBETTİK Kİ, BU DAYATILAN NEDİR? Tarih kitaplarından öğrendiğimize göre, anlaşmak üzere masaya oturanlardan biri savaşı kaybetmiş, diğeri kazanmış demektir. Anlaşmak isteyen taraf, hep kaybeden taraftır. Çünkü, daha fazla kaybetmemek için, buna mecburdur. Hükümet, bölücülerle anlaşmak istediğine göre, “Biz, savaş mı kaybettik?” Yani, bölücü örgüt girdiği mücadeleyi artık kazanmış mı sayılıyor? Bu dayatılan nedir? Başbakan önce bunu açıklamalı ve alabiliyorsa halkın rızasını alıp, ona göre bu anlaşmaya gitmelidir. ÖN ANLAŞMA, YAPILMIŞ BİLE ! Merkezi İstanbul’da bulunan ve Hürriyet, Milliyet gibi ulusal yayın yapan tam 21 Gazete var. Çok sayıda da, Televizyon kanalı bulunuyor. Bu gazetelerden 17 tanesi hükümetin bütün icraatını destekliyor. Yani bunlar, yandaş gazeteler. Neden yandaş olduklarını biliyorsunuz. Ben de, daha önce yazmıştım. Geriye kalan 4 yürekli gazete ise, hükümetin icraatına karşı çıkıyor ve ülkemizin bölünmemesi için var gücüyle çırpınıyor. Bu 4 gazete, adına “Süreç” denilen bu bölünme devresinde, aldığı bütün haberleri gün be gün yayınlıyor. Sayısı 4 ü geçmeyen televizyon kanalları da, aynı işi yapıyor. Gelen bu sansürsüz haberlere bakılırsa, hükümet İmralı ile 3 konuda anlaşmış durumda. Anlaşmaya göre; 1. Hükümet, terör suçlusu olan tutuklu ve hükümlüleri tahliye edecek ve iki taraf da “Ateş-Kes” yapacak. 2. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde oluşan yeni Kürdistan’ı tanıyacak. PKK da, sınırlarımızın içinde kalan uzantılarını dışarı çekecek. 3. Bölücübaşı’nın istekleri yeni Anayasa’ya girerken, “Özerklik” ve “Anadilde eğitim”e öncelik verilecek. Görüyorsunuz, bölünmeye giden yolun alt yapısı hazırlanmış bile. Çakıl, kum, mıcır, asfalt, ne lazımsa yolun kenarına yığılmış. Sadece iş, bunların döşenmesine kalmış. YENİ ANAYASA, BAŞKANLIK VE ÖZERKLİK Biliyorsunuz, iktidar 10 seneden beri kullandığı Anayasa’yı, bir günde “tü-kaka” edip, şimdi yenisini hazırlıyor. Öteki partileri de işin içine sokmalarına rağmen, Anayasa tamamen onların istediği gibi olacak. Başbakan, yurt dışından onun da nasıl olacağı haberini verdi. Ve, “Muhalefet, Mart ayı sonuna kadar bize katılmazsa, Anayasa bizim istediğimiz gibi olacak. İçine, Başkanlık Sistemi de konacak” deyiverdi. Dikkatli olan okuyucularım, Başkanlık Sistemi’nin Türkiye’yi “Eyalet”lere böleceğini, Eyalet Sistemi’nin de esas bölünmeyi kolaylaştıracağını, artık çok iyi biliyorlar. O sebeple, bölücüler şimdilik 1- 0 öndeler. Ülkemizi, adım adım bölünmeye götüren yeni gelişmeleri, yalaka medyanın bütün “kamuflaj”ına rağmen, ben bu küçük köşede size anlatmaya çalışacağım. *** Konuyu değiştirip, şimdi ilçemize dönelim. Saray’da, Bir “Haşim Ağa” Vardı. Artık Yok! Ona, Karabürçek’li Tevfik Ağa’nın oğlu derlerdi. Babası, Trakya’da az görülen bir “Toprak Ağası”ydı. Babasını tanıdığımda, çok gençtim. “Toprak Ağası’dır.” dediklerinde de, “Burası Anadolu’nun doğusu mu?” 2500 dönüm tarlasının olduğunu duyunca da, “Böyle ağalar, burada da var mı?” diye sormuştum. Sonra, oğlu Haşim Eker’le tanıştık ve kısa sürede dost olduk. Haşim Ağabey, Edirne Lisesi’ni bitirmiş, ancak yüksek öğrenim yapmamıştı. Ama, entelektüel bir kişiydi. Her konuda, az veya çok bilgisi vardı. Sözleri tutarlı ve can kulağı ile dinlenecek ve ders alınacak sözlerdi. Onunla çok iyi dost olmamıza rağmen, bana bir gün fena darılmıştı. Sebebine gelince; İstanbul Milli Eğitim Müdürü’yken, bir gün mesai bitiminde Saray Eski Belediye Başkanı merhum Enver Malkoç’un oğlu değerli hemşerimiz Aslan Malkoç’la daireye gelip, beni yemeğe götürmek istediler. Konuşma yapacağım resmi bir törene katılmam gerektiğinden, - önceden haber vermedikleri için - davetlerine icabet edemedim. Bu duruma pek üzüldüm. Haşim Ağabey de üzülmüş ve bana pek darılmıştı. Sonradan gönlünü almama rağmen, bunu unutmadı. Kimi laf arasında, şaka yollu bana sitem etmeye devam etti. Hayırsever bir insan olarak bilinen ve daima hayırla yad edilecek olan sevgili dostum Haşim Ağabeyi, iki gün önce kaybettik. 87 yaşındaydı, ama o hep “Yolun ortasındayım.” derdi. 100 yaşına girip, “Dalya” demeyi bekliyordu, olmadı. Ruhu, şad olsun. *** SARAYDA, DEĞİŞİK YENİ BİR MEKAN Cafe “masıva”yı Gördünüz mü? Üç gün önce, Yıldız Ayhan Sokak’da açıldı. Akbank’ın karşısındaki sokağın girişine yakın ve solunda. Bu iş’te deneyimli Cüneyt Sağlam’la, Bayraktar Kebap Salonu’nun sahibi Cem Bayraktar ikilisinin yeni işyeri. İlçemiz, hızlı bir yapılanmayla modernleşirken, sosyal hayatı renklendiren yeni işyerleri ve yeni sosyal tesisler açılıyor. Saray Belediyesi, bu girişimlere kendi bünyesinde katkıda bulunuyor ve müteşebbislere de, elinden gelen desteği esirgemiyor. Yeni açılan bu mekan herkese açık, ama tam bir aile dinlence mekanı. İki kat üzerine planlanmış, buluşma, kaynaşma ve iyi bir sohbet yeri. Çeşidi bol nefis bir kahvaltının yanında, günün her saatinde atıştırmalık yeni lezzetler, klasik içeceklerden başka, öteki mekanlarda pek bulunmayan egzotik içecekler de var. Ağzının tadını bilenler ve tiryakiler için, çok değişik soğuk-sıcak meşrubat türleri bulunuyor. Bunların hiç birinde, alkol yok. Burası, bir dost ağırlama yeri, sıcak aile ortamı sağlayan rahat, temiz ve nezih bir mekan. Ben, pek beğendim. Belediye Parkı’nı açık, burasını da kapalı dinlenme mekanı olarak seçtim. Geçerken, siz de bir uğrayın. Masıva, “kitle” yani kalabalık insan topluluğu anlamına geliyor(muş). Bu değişik adı seçen kurucuları, kalabalıklara, başka bir deyişle çok sayıda kişiye hizmet vermek istiyorlar. Cüneyt’e, her gün eşi de destek veriyor. Görünen o ki, Cem ve Cüneyt, bu işte de başarılı olacaklar. Açtıkları bu zarif mekan, ikisine de hayırlı olsun. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.