Umutlu olmaktan çok, endişeliyim. Bölücüler, anlaşmak için acaba ne isteyecekler? Siyasi iktidar, Türk devleti adına onlara ne verecek? İşin sonunda bir bölünme olacak mı? Doğrusu çok merak ediyorum.
Peşinen söylüyorum. Adına ne derse desinler, eğer bir bölünme olacaksa, bunu kabul edenler, bir ihanetin içine girmiş olurlar. İhanet edenlere ne ad verildiği, bütün Sözlük’lerde yazılıdır. Bu devlet yeniden kurulup, bu millet yeniden hayat bulurken, böyle bir ihaneti yapanlar için “İstiklal Mahkemeleri”nin kurulduğu, yakın tarihimizde yazılıdır.
YENİ BİR HAMLE YA DA YENİ BİR AÇILIM VAR Siyasi iktidar, 30 yıldan beri başımıza dert olan “Kürt Meselesi”ni çözmek için, bu hafta yeni bir hamle ya da onların deyimi ile yeni bir “Açılım” başlatıyor. Öteden beri, gerek yurt içinde Bölücübaşı ile, gerekse yurt dışında, (Norveç’in Başkenti Oslo’da) bölücü temsilcileri ile hükümet adına görüşmeler yapılıyordu. Her iki taraf bir noktada buluşmuş olmalı ki, daha somut adımlar atıp, şimdi bir uzlaşmanın, bir anlaşmanın peşindeler. Baksanıza, terör durdu. Şükürler olsun ki, bir süreden beri şehit cenazeleri gelmiyor. Ne var ki bölücüler, 30 yıldan beri bu ülkeyi bölüp, topraklarının bir kısmını yeni kuracakları “Kürt Devleti” ne katmanın derdindeler. Batının da (AB; ABD) desteğiyle, yeni haritalar çoktan yapılmış ve kimilerine göre 17 Vilayet, kimilerine göreyse 10 Vilayet, yeni Kürt Devleti’nin sınırlarına katılmış durumda. Bölücülerin hedefi bu olduğuna göre, sağlanacak bir uzlaşma ile şimdi acaba bu isteklerinden vaz mı geçecekler? Ya da, siyasi iktidar onların istekleri yönünde yeni bir tavır mı gösterecek? İşte, şimdi bütün meraklar, bu noktada toplanıyor.
BAŞBAKAN TEMKİNLİ, AMA NET DEĞİL Başbakan yaptığı açıklamalarda, hapisteki Bölücübaşı’nın durumunda bir değişiklik olmayacağını, yani cezasının bir “Ev hapsi” ne dönüşmeyeceğini, bu konuda yapılan çalışmaların ülkemizin ve halkımızın hayrına yürütüleceğini söylemesine rağmen, “Bölünmeme” konusunda kesin bir kararlarının olduğunu açıkça söylemiyor. Hükümet erkanı ve partinin ileri gelenleri de, bu defa hayırlı bir anlaşmadan umutlu olduklarını, sevinçle beyan ediyorlar. Bu sevince katılan Ana Muhalefet Partisi lideri, “Bu işi, ülkemiz hayrına çözmek koşuluyla, biz de size destek verelim.” dese de, Başbakanın alaylı bir ifade kullanarak bu desteği kabul etmemesi, umutları yine kırıyor. Ama, yine de Kürt Sorunu’nun ciddi biçimde masaya yatırıldığı, buzların çözülme istidadı gösterdiği anlaşılıyor.
ŞİMDİ, KARŞI TARAFIN DURUMUNA BAKALIM Bölücüler, yapılacak müzakerede hapisteki Bölücübaşı’nı en yetkili kişi olarak görse de, terör örgütünün silahlı liderleri, kendilerinin de söz sahibi olduklarını ısrarla belirtiyorlar. Edinilen bilgilere göre, örgüt kendi arasında şu (8) madde üzerinde anlaşmış durumda. Hükümet’ten, bunları öncelikle yerine getirmesini istiyorlar. Bu (8) maddeyi ben, bir “ısınma ve alıştırma hareketi” olarak görüyorum. Esas niyetin ve talebin ise, bunun peşinden geleceği anlaşılıyor. O (8) madde şöyle; 1. Yola çıkmış olan 4 ncü yargı paketi ile hükümet, KCK tutuklularını serbest bırakmalıdır. 2. Yeni Anayasa’da, Kürtleri hoşnut edecek bir “vatandaşlık” tanımı yapılmalıdır. 3. Yeni Anayasa’da “Türklük” ön plana çıkarılmamalıdır. 4. Yeni Anayasa’da, yerel yönetimlere tam ve geniş yetkiler verilmelidir. 5. Kürtçe, “Anadil” olmalı ve bütün okullarda okutulmalıdır. 6. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı, derhal imzalanmalıdır. 7. Yerine getirilen isteklerden geri dönülmemelidir. 8. Bölücübaşı, ev hapsine çıkarılmalı ya da gündelik yaşamında benzeri bir rahatlığa kavuşturulmalıdır. Değerli okuyucularım, bu isteklere dikkatle bakıldığında bunların, uygulanacak süreci bölünmeye götüreceği çok açıktır. Bakınız, 2 nci ve 3 ncü madde ile, “Türklük” kavramı kabul edilmiyor. 5 nci madde ile, “Kürtçe”nin anadil olması ve okullarda Kürtçe okutulması isteniyor. Bölünmeyi kolaylaştıracağı için, 4 ncü ve 6 ncı maddeyle de, yerel yönetimlere tam ve geniş yetkiler verilmesi isteniyor. Bunlar kabul edildiği takdirde, önce “Özerklik”, ardından da “Bölünme” isteğinin geleceği, gayet açıktır.
HÜKÜMETİN İŞİ ZOR ! Dış güçler, Türkiye’nin bölünmesinden ve küçülmesinden yanalar. Ecdadımız, topraklarını üç kıtada 20 milyon km2 ye kadar çıkarmıştı. Biz, küçüle küçüle, bunun 20 de birinin bile altına düştük. Üstelik, üstünde yeni bir devlet, yeni bir vatan kurduğumuz bu toprakları çok kan dökerek ve can vererek, yeniden kazanabildik. Türkiye’nin, oturup anlaşarak hiç kimseye verebileceği bir karış toprağı yoktur! Hükümetin işinin çok zor olduğunu, iktidarın bütün mensuplarının lekesiz birer “vatansever” olduklarını çok iyi biliyoruz. Esas bilinense, hiç kimsenin bir bölünmeye razı olmayacağı yönündedir. Bu tiyatroda rol alan aktörler de, “İstiklal Mahkemeleri”nin ne maksatla kurulduğunu ve sonuçlarının ne olduğunu, umarım ki çok iyi bilirler. |