Toplumları ayakta tutan değerler inançlardan ve düşüncelerden geçer. Her milletin inanç karekterlerinde bir takım frenleyici kurallar vardır. Toplumlarda insanlar inançları ölçüsünde hayatlarını devam ettirirler. Her inanç ve görüşü kendine göre doğrudur. Ondan dolayı kimse inancına ve dünya görüşüne karışılmasını istemez. Eğer toplumun huzuru isteniyorsa her inanca ve düşünceye saygılı olmalıdır.
Değerler, insanın kendi yaşamındaki farklı etmenlere verdiği önemdir. Dürüstlük, erdemlilik, adalet insana olan saygı, dostluk, sevgi değerleri insandan insana farklılık göstermektedir. Bunun için, her insan kendi dünya görüşü ve değeri ile yaşar. Ve değer kavramına atfettiği önem farklıdır. Bir değeri “yüksek” kılan, onun birey için bireyin ihtiyaçlarını karşılama oranıdır.
Toplumun içinde yaşamayanlar, değerlerini bilmezler. Çeşitli isimler altında dernekler kurarak toplumu kutuplara bölenlerin yapmış olduğu mitinglerin topluma faydası olmaz. Bir kısmını memnun ederken diğer kısımını da antileşme doğurur. Toplumun maddi ve manevi değerlerini bir takım insanlara rant sağlamak amaçlı olarak kullanmayalım. Türk toplumunda her çeşit görüşten, mozaik oluşturan bir yapı vardır. Bazı kutsal değerlerimizi alet ederek, insanlarımızı birbirine düşürmeyelim. Ülkemiz, sadece metropol den oluşan kentler değildir. Ülkemizin değerlerine küfredenler, tarihimize, dinimize, kültürümüze ve manevi değerlerimize karşı olup, bölmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. Bu ülkeyi ayakta tutan değerlerimizdir. Kimsenin tekelinde değildir. İşte Çanakkale, buna en güzel örnektir. Toplumun değerleri, bir mozaik olarak tabir edilen farklılıkların sayısı kadar çoktur. Aslolan, bu mozaikte yer alan tüm unsurların birbirine saygısıdır. Kendi sahip olduğu değerleri en üstün sayıp, başkalarının değerlerine saygısızlık yaparak, ya da başkalarının kutsal değerlerinin umursanmaması ile problem başlar. Örneğin, hala, teyze kızları ile evliliği ben uygun görmeyebilir ve bu tip evlilik yapmayabilirim ama bu tip evlilikler için ileri geri konuşmaya kalktığımda, belli yörelerde yaygın olan bu tip evlilik yapanlara saygısızlık etmiş olur tepki doğmasına yol açarım. Bir toplulukta biri, "En büyük filanca takım" derse, durduk yerde diğer takımları tutanların tepkisini alır ve huzursuzluk kaynağını oluşturur. Vatan toprağı kutsaldır. Bir karış verilemez. Vermeye kalkanlara tepki kaçınılmazdır. Sahip olamayanlara da tepkisiz kalınamaz. Bölmeye kalkışanlara da. % 99'u Müslüman dediğimiz bir ülkede, sayıları azımsanmayacak farklı inanışları görmezlikten gelerek, yok saymak, kendini "en iyi Müslüman" ilan etmek ortamı germekten başka hiç bir işe yaramaz. Milliyetçilik de öyle. "Benim Milliyetçiliğim, benim Vatan Sevgim kimsede yok" denilerek başkalarını vatan haini ilan etmek, sadece ortamı gerer. Ortada bir suç varsa sadece gereken yapılır. Aslolan, kutsal değerleri siyasete alet etmeden, herkesin inandığı yolda Ülkesine hizmet etmesidir. Bunun kusursuz yapıldığını söylemek ise şu an içinde bulunduğumuz durumu göremiyor olmak demektir. Hassas olan bu konularda, ortaya çeşitli tefrikalar atarak toplumu birbirine düşürmek emperyalist güçlerin çok iyi kullandığı yöntemlerdir. Ve durup durup bu konularda polemik yaratmak bu güçlere hizmetten başka bir şey değildir. Şu anda bize en çok gereken birlik ve beraberliktir. Herkezin sağduyusuna her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. Puslu havayı sevenlere meydanı boş bırakmamalıyız.
|