301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
02 Ekim 2012 - Salı 11:22 Bu haber 1174 kez okundu
 
Turgut Özal ın Mezarı
Köşe Yazıları Haberi


 Unutulmaya yüz tutan Özal Ailesi, şimdi merhum Cumhurbaşkanı’nın cinayete kurban gittiğini öne sürüp, gündeme gelmek ve şöhret günlerine dönmek istiyor. Görüyorsunuz şöhret hırsı, tabuları yıkıyor ve ölüleri bile rahat bırakmıyor!
     
        Turgut Özal’ı, 1978 yılında tanıdım. O sene, Bülent Ecevit Başbakandı. Özal, Süleyman Demirel’in Başbakanlığı döneminde önce Devlet Planlama Teşkilatı, daha sonra da Başbakanlık Müsteşarlığı yapmıştı.
        Küçük oğlu Efe, 1978 yılında ilkokulu bitirmiş, Robert Koleje girmeye çalışıyordu. Merkezi Sınav  Sistemi henüz uygulamaya konmadığı için, her okul giriş sınavını kendisi yapıyordu.
        Sınav günü, denetim için okulları dolaşırken, Robert Koleje de uğradım. Okulun Amerikalı Müdürü’yle sınav salonlarını gezerken, bir salonda şişman, kısa boylu bir beyin ortada dolaştığını görünce, kim olduğunu sordum.
      “Eski Müsteşar Turgut Özal’mış.” dediler. Salon görevlilerini ikaz edip, Özal’ı dışarı çıkardım. O da, dışarı çıkarken özür diledi.


             İKİNCİ  KARŞILAŞMAMIZ,  HİLTON OTELİ’NDE OLDU
        Özal’ı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, ekonomi bilgisinden yararlanmak için  Başbakan Yardımcısı yaptılar.
        İki yıl sonra, o meşhur Bankerlik hadisesi patlayınca, kusurlu bulunup görevinden alındı ve ortada kaldı.
       Darbe yönetimi, 1983 yılının Kasım ayında genel seçimlerinin yapılmasına karar verince, o da Anavatan Partisi’ni kurdu ve siyasete atıldı.
       Seçimden önceydi. Hürriyet Gazetesi, 1 Mayıs 1983 günü 35 nci kuruluş yılını kutlarken, aynı günün akşamı Hilton Oteli’nin bahçesinde düzenlediği yemeğe, beni de davet ettiler. Önemli ve maruf insanlarla birlikte, hükümetin hemen bütün Bakanları da oradaydı.
       Eşimle katıldığım yemekte, gazetenin yazarı rahmetli H.Bedrettin Ülgen ve eşiyle sohbet ederken, Turgut Özal yanımızdan geçti. Yalnızdı ve onunla hiç kimse ilgilenmiyordu.
       Kısa bir süre önce, hükümetin iki numaralı adamı olan bu kişinin, şimdi dışlanmış gibi yalnız kalması beni üzdü ve yanına gittim, tanıştık.
       Kısa bir sohbetten sonra, Özal bir siyasi parti kuracağını ima ederek, bana kartvizitini verdi ve görüşmek istediğini söyleyip, Fatih’teki bürosuna davet etti.
       Masaya dönünce, Özal’la konuşmamızı izleyen H.Bedrettin Ülgen bana aynen; “Ateşle oynuyorsun. Onunla neden konuştun? Hükümet burada. Seni, yarın kapının önüne koyarlar.” deyince, Özal’ı ziyaret etmekten vazgeçtim.
      Tam 15 gün sonra Özal Partisini ilan etti ve Kasım ayında yapılan seçimde de, tek başına iktidar ve Başbakan oldu.
      O zaman, İstanbul Valiliği Genel Sekreteri’ydim. O görüşmemizden sonra, beni partisine ve siyasete almak niyetinde olduğu kesindi. Eğer, o gece yanımda H.Bedrettin Ülgen dostum olmasaydı.

                        HAFİZE ÖZAL’LA, GÜN  BOYU  SOHBET
       Merhum Özal’ın annesi Hafize Hanım, emekli İlkokul Öğretmeniydi.
       1984 yılı Öğretmenler Günü’nde, Yapı Kredi Bankası’nın Beyoğlu’ndaki Salonunda yapılan törene onu da davet ettim, geldi.
       Tören, Saat 15.30 da sona erdi, ama aynı yerde akşam Saat 20.00 de başka bir tören daha vardı.  Hafize Hanım’a, “Ona da katılır mısın?” deyince, “Evet” dedi.
       Bunun üzerine, Hafize Hanım’ı arabama alıp, akşama kadar İstanbul’u dolaştırdım. Yol boyunca ve özellikle Emirgan’daki Çınar altında çay içerken, bol bol sohbet ettik.
      Ben sordum, o söyledi ve her soruma dobra dobra cevaplar verdi. Böylece, Özal ailesini çok yakından tanıdım.
      Özal’ı ve ailesini bu kadar yakından tanıdığımı bilenler, benim onlardan daha önemli görevler isteyebileceğimi sandılar.
     Oysa ben, memuriyetim boyunca hiçbir göreve talip olmamış, bütün görevlerime isteğimin dışında, salt başarılı bulunarak atanmıştım. O sebeple, hiçbir görev talep etmedim.
     İkinci sebep ise, o dönemde devlet katındaki yolsuzluklar tavan yapmış ve Özal’ın iktidarı, 3628 numaralı Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nu çıkarmak zorunda kalmıştı.
     İşte bu sebeplerle, Özal’ın verebileceği hiçbir önemli göreve talip olmadım.
     Ne var ki bugünkü iktidar, yolsuzluk söz konusu olunca, Özal’ı bile mumla  aratıyor.

                             GELELİM,  ÖZAL’IN  ÖLÜMÜNE
     Turgut Özal’ı yakından tanıyanlar, onun boğazına düşkün olduğunu ve ömrü boyunca sağlığına dikkat etmediğini söylüyorlar. Turgut Bey, o sebeple sağlıksızdı.
     Her insan, boğazına düşkün olabilir. Rahmetli Vehbi Koç da, yeme içmeyi çok sevdiğini bana söylerken, sağlığını korumak için aç dolaştığını söylemeyi, katiyen gizlemezdi.
      Turgut Özal’ın bir besin zehirlenmesinden, (içtiği meyve suyundan) öldüğü eşi tarafından söylenmiş, ama bir inceleme ya da soruştura açılması için aile yıllarca hiçbir talepte bulunmamıştı.
       Yirmi sene sonra aile, durduk yere ölümün bir cinayet olduğunu ortaya attı. Bunun üzerine, Devlet Denetleme Kurulu iddiaları inceledi, ancak cinayete dair hiçbir bulguya rastlayamayınca, mezarın açılmasını istedi.
        Sezgilerim ve kanaatim o ki, gündem oluşturan bu iddia, Özal  Ailesi’nin unutulma sendromuna saplanmasından ileri geliyor. Çünkü, şöhret kronik bir hastalıktır. Azalınca ya da yok olunca, tabuları yıkar ve ölüyü bile mezarından çıkartır.

                                  ANIT MEZAR,  AÇILACAK MI?
        Aile, yanlış yaptığını anlayınca, şimdi mezarın açılmasını istemiyor. Çünkü, bu kadar gündeme gelmek, onların tekrar hatırlanması için yeterli oldu.
        Ama, C.Savcılığı, mezarı açmakta kararlı. Doğrusu da o. Hiç kimse, ihtirasını tatmin etmek için adaleti vasıta yapamaz. Bu yazının kaleme alındığı sırada, mezarın açılması için bütün hazırlıkların tamamlandığını öğrendik.
      Adli Tıp Uzmanları, bu incelemeden sağlıklı hiçbir sonucun alınamayacağını söylüyorlar. Bu durum, zaten önceden de biliniyordu.
                                                        ***
        Turgut Özal’a, Topkapı’da Anıt Mezar yapılmasına ise, hala şaşırmış durumdayım.
        Özal Başbakan iken kanun çıkartarak, Cumhurbaşkanları için Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde, bir “Devlet Mezarlığı” yaptırmıştı.
        1988 yılında kullanıma açılan bu mezarlığa, Cemal Gürsel’in naaşı bile bulunduğu yerden çıkarılıp getirilirken,  Turgut Özal buraya acaba neden gömülmedi? Bu kanun ne oldu?
         Alın size, başka bir kanunsuzluk! Daha sonra kardeşi Yusuf Özal da vefat edince, onu da Bakanlar Kurulu kararıyla Süleymaniye Camii Haziresi’ne gömdüler.
        Ancak, kararı Cumhurbaşkanı onaylamadı. Buna rağmen, bu gömüyü de gerçekleştirdiler. Danıştay’da açılacak bir dava, mezarı oradan kaldırtabilir.
         Sözün kısası, Özal dendiği zaman ben, yolsuzlukların ve kanunsuzlukların tavan yaptığı bir iktidarı hatırlıyorum.
        Şimdiki iktidarı, gelecek nesiller bakalım nasıl hatırlayacaklar?
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 24.11.2024
Bugün
5 - 9
Pazartesi
4 - 9
Salı
7 - 11
Tekirdağ

Güncelleme: 24.11.2024
İmsak
06:31
Sabah
08:01
Öğle
13:02
İkindi
15:30
Akşam
17:52
Yatsı
19:17
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
32
32
0
2
10
12
2
Fenerbahçe
29
33
1
2
9
12
3
Samsunspor
25
24
3
1
8
12
4
Eyüpspor
22
19
3
4
6
13
5
Beşiktaş
21
19
2
3
6
11
6
Göztepe
18
19
3
3
5
11
7
Sivasspor
17
17
5
2
5
12
8
Başakşehir
16
17
4
4
4
12
9
Rizespor
16
12
6
1
5
12
10
Gaziantep FK
15
18
5
3
4
12
11
Kasımpasa
14
16
4
5
3
12
12
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
13
Konyaspor
14
14
6
2
4
12
14
Kayserispor
12
13
4
6
2
12
15
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
16
Bodrumspor
12
10
7
3
3
13
17
Alanyaspor
10
9
5
4
2
11
18
Hatayspor
6
10
7
3
1
11
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı