301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
27 Eylül 2012 - Perşembe 21:19 Bu haber 1275 kez okundu
 
Darbeleri Araştırma Komisyonu, Neyi Araştırıyor ?
Köşe Yazıları Haberi


 “DAK”, yani “Darbeleri Araştırma Komisyonu” kurmak yerine, “DÖK”, yani “Darbeleri Önleme Komisyonu” diye bir komisyon kurulsaydı, daha faydalı olurdu. Çünkü, araştırmaktan çok sebeplerini bulup, darbeleri önlemek gerekiyor. Ama, Nasıl?
    
      Türkiye’de  Silahlı Kuvvetler, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 tarihlerinde olmak üzere iki’si fiili, üç’ü  itibari (muhtıra biçiminde) olmak üzere, tam beş darbe yaptılar.
       Bütün bu darbelerde ve teşebbüslerinde, ülkemizde ekonomik ve sosyal hayat sarsıldı, karıştı ve bunların halkımızın üzerine olumsuz yansımaları oldu.
   Gerçi Türk halkı, darbeleri tasvip etmediğini, darbe sonrası yapılan seçimlerde oylarıyla belli etse de, darbelerden hep zarar gördü.


                     KUSUR,  SADECE  DARBEYİ  YAPANLARDA MI?
       Darbe eylemi, yani demokratik yolla ülkenin başına geçen hükümetleri askeri güçle devirmek, hiçbir ülkenin yönetiminde yoktur ve olamaz.
      Başka bir söylemle, -istisnaları saklı kalmak şartıyla- darbelerin savunulacak hiçbir yanı yoktur.
      Yoktur, ama o istisnalara da bakmak gerekir. Oysa biz kusuru, hep darbeyi yapanlarda arıyoruz.
     Gerçi, darbe yapıldığında, darbecileri  ellerimiz çatlayıncaya kadar alkışlıyor, hatta, “Geç bile kaldılar.” diyoruz. Gittiklerinde ise, arkalarından söylenmedik sözü bırakmıyoruz.
      Teorik olarak kusur, hep darbeyi yapanlardadır. Mesela, 27 Mayıs 1960 da yapılan darbede, askerin savunulacak hiçbir yanı yoktu. Her rütbeden subayın bir araya gelip, ülkenin çıkarı için değil de, dönemin iktidarına duydukları öfke sebebiyle darbe yaptıklarını, daha sonra kendileri de kabul ettiler.
      Yeni bir kalkınma gayretine giren ve bunda başarılı olmaya çalışan o iktidara, büyük bir haksızlık yapılmıştı. Bunun en büyük zararını ise, darbeye uğrayanlardan çok, Türk halkı görmüştü.
      12 Mart 1971 hareketi, sadece bir uyarıydı. Bu uyarıdan sonra seçimle gelen hükümet çekilmiş, olağanüstü bir hükümet kurulmuştu. Halkımız da, bunu benimsemişti.
      Bu uyarının da, faydasından çok zararını gördük. Bu dönemde geçici olarak Başbakanlık yapan Nihat Erim, teröre karşı uyguladığı “Balyoz hareketi” sebebiyle, daha sonra bir suikaste kurban gitmişti.
     12 Eylül 1980 darbesininse, çok haklı yanları vardı. Darbe öncesinde ülke kamplara bölünmüştü ve o zamanki adı anarşi olan terör, ülke genelinde her gün ortalama 30 can alıyordu.
      Bugünkü gençlik ya da bugün 40-45 yaşın altındaki vatandaşlarımız, o günleri tabii ki  bilemezler.
      Şimdi. darbecilerin yargılanmasına alkış tutan halkımız, o zaman darbeyi sabırsızlıkla beklemiş, darbe yapılınca da darbecileri her gün alkışlamıştı.
      28 Şubat 1997 deki  darbe, “irtica geliyor” endişesiyle ve uyarı niteliğinde yapılmış, yani teşebbüste kalmıştı.
      27 Nisan 2007 tarihli uyarı ise, keza aynı maksatla yapılmıştı. Ne var ki, son iki uyarı bugünkü iktidarın ekmeğine yağ sürmüş ve yeni kurulan bir partiye 10 yıl süreyle, tek başına  iktidarda kalma imkanı ve fırsatı vermiştir.
       Bu imkan ve fırsat, hala devam etmektedir.

       DARBELERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU, NEYİ ARAŞTIRIYOR?
       Darbeleri, hiç kimse savunmuyor. 12 Eylül’ün lideri bile, “Ben, darbeci değilim. Ülkenin içine düşürüldüğü durum, bizi buna mecbur etti.” diyor ve bunu sürekli tekrarlıyor.
       İşte, bütün darbelerin sebebi ve darbe gerçeği, bu sözün altında yatıyor. “Ülkenin, içine düşürüldüğü durum.”
       Kurulan “Darbeleri Araştırma Komisyonu” bu sözün üzerinde durmalı ve sebebi belli olan bu eylemin, badema  önlenmesi için ne yapılabileceğini mutlaka araştırmalıdır.

               BU ARAŞTIRMAYA, BİZİM DE KATKIMIZ OLSUN
      Darbeleri Araştırma Komisyonu üyeleri iyi bilmeli ki, darbeler daha çok adaletten uzak biçimde kötü idare edilen, sosyal ve ekonomik durumu iyi olmayan, demokrasiyi tam benimsemeyen ve henüz tam kalkınamamış ülkelerde görülüyor ve beceriksiz iktidarlara karşı yapılıyor.
   Türkiye, bu çemberin dışına henüz çıkabilmiş değil. Ama, çıkma gayretinde.
    İnanıyorum ki, şu hususlar yerine getirildiğinde, ülkemizde hiç bir askeri darbe olmayacak, hiç kimse  buna teşebbüs bile etmeyecektir. Kısaca sıralarsak;
• Demokrasinin, uygulanmayan bütün icapları yerine getirilmelidir.
• Bu cümleden olarak, halkın iradesi hiçbir yan etki olmadan seçim sandıklarına yansıtılmalıdır.
• Siyasi partiler, kadrolarına kişisel çıkarını değil, halkın ve ülkenin çıkarını gözetenleri  almalıdırlar.
• Siyasi sebeplerle ve arkadaşlık, akrabalık gözetilerek iltimas ve adam kayırmacılık, ortadan kaldırılmalıdır.
• Atatürk’ün kurduğu bu devletin ve bu Cumhuriyetin iktidarları, onun ilkelerinden katiyen ayrılmamalıdır.
• Ülkenin ekonomik imkanları, halkımıza eşit olarak bölüştürülmeli, ülkede sınıf farkı yaratılmamalıdır. Anayasanın 10.maddesinde hedeflenen, ama bir türlü sağlanamayan “Eşitlik ilkesi”, mutlaka sağlanmalıdır.
• Gelir dağılımında olduğu gibi, vergilendirmede de, siyasi iktidarlar adil olmalıdır.
• Taraflı değil, tarafsız ve kuvvetli bir adalet olmalı, kuvvetliler de mutlaka adil olmalıdırlar.
         Darbelerin önlenmesinde etken olacak başka sebepler de var. Darbeleri Araştırma Komisyonu iyi araştırırsa, daha fazlasını ortaya koyabilecektir.
        Komisyonun raporunu, merakla bekliyorum. Darbeleri, Balyoz Darbe Planı’na adı karışanlara geçen hafta verilen o ağır cezalar değil, yukarıda sıraladığım tedbirlerle, alınacak diğer tedbirler önleyebilecektir.
        Sebepleri bilinen bu eylemin önlenmesi konusunda, komisyonun bakalım ne gibi tespitleri ve telkinleri olacak? 

Tekirdağ Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan Mesaj Var
       Geçen yıla kadar çalışanların ve emeklilerin yakındığı Sosyal Güvenlik Kurumu Tekirdağ Birimi’ni, 8 ay gibi kısa bir sürede düzene sokan ve hemşerilerimizi memnun eden Kurumun Müdürü Mahmut Kotan’ın. başarılı çalışmaları sürüyor.
       Geçen hafta, yine bu köşedeki yazımda ifade ettiğim gibi, kuruma başvuranların iş ve işlemleri geciktirilmeden yapılıyor ve hiç kimse hak kaybına uğratılmıyor. Bu arada, kurumu dolandırmak isteyenlere de göz açtırılmıyor.
       O yazımda da belirttiğim gibi, babalarından emekli aylığı alabilmek için eşinden anlaşmalı olarak boşanıp. eşleriyle oturan kimi kadınların takibi konusunda Müdür Kotan, geçen gün ayrıntılı bir açıklama göndermiş.
      Müdür açıklamasında, takibatın 2008 yılında çıkarılan 5510 numaralı kanuna göre yapıldığını, bu güne kadar ilimizde ihbar, şikayet ve kontroller sonunda 279 kişinin takibata uğradığını, bunlardan 86 sının anlaşmalı boşanıp kocasıyla yaşadığını, 20 kişinin araştırmasının Tekirdağ dışında sürdürüldüğünü, 34 kişinin de  durumunun ayrıca incelendiğini ifade ediyor.
      Açılan davaların sürdüğünü, davalılardan bir kişinin Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığını ve nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla hakkında 3 yıl hapis ve 20.874 lira adli para cezası verildiğini belirten Kotan, bu kişiye ödenmiş olan emekli aylıklarının da faiz ve cezasıyla birlikte geri alındığını ifade ediyor.
     Müdür Mahmut Kotan’ı, sahtecilere göz açtırmayan bu örnek hareketinden ve başarısından ötürü, buradan bir kere daha kutluyorum.

                 AMAAA... YARGITAY’IN  YAPTIĞINA  BAKIN !
     Müdür Kotan bu sahtecilerle uğraşırken, geçen hafta Yargıtay’ın verdiği bir karar, bana “pes” dedirdi. 5510 numaralı kanunu tanımayan Yargıtay, bu sahtecileri sevindirdi ve yüzlerini güldürdü.
    Yargıtay diyor ki, “Bu insanlar özgürdür. Kocasından boşanıp, babasının emekli aylığını alır ve tekrar kocalarıyla pekala oturabilirler.”
     O zaman ben de diyordum ki, “Madem öyle, boşanmalarına ne gerek var. Ödeyin babalarının maaşlarını gitsin. Şeş cihetten soyulan devlet, mahkeme kararıyla bir de böyle soyulsun.”
     Müdür Kotan’ın gayretlerine yazık oldu!


 

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 25.11.2024
Bugün
5 - 9
Salı
7 - 10
Çarşamba
6 - 10
Tekirdağ

Güncelleme: 24.11.2024
İmsak
06:31
Sabah
08:01
Öğle
13:02
İkindi
15:30
Akşam
17:52
Yatsı
19:17
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
34
33
0
1
11
12
2
Fenerbahçe
29
33
1
2
9
12
3
Samsunspor
26
25
3
2
8
13
4
Beşiktaş
24
21
2
3
7
12
5
Eyüpspor
22
19
3
4
6
13
6
Göztepe
18
20
4
3
5
12
7
Sivasspor
18
17
5
3
5
13
8
Başakşehir
16
17
4
4
4
12
9
Rizespor
16
12
6
1
5
12
10
Gaziantep FK
15
18
5
3
4
12
11
Kasımpasa
15
16
4
6
3
13
12
Konyaspor
15
15
6
3
4
13
13
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
14
Kayserispor
12
13
4
6
2
12
15
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
16
Alanyaspor
11
10
5
5
2
12
17
Bodrumspor
11
10
8
2
3
13
18
Hatayspor
7
11
7
4
1
12
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı