|
||
Müzmin hastalık: Yalakalık | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Etrafımıza şöyle bir baktığımızda siyası yalakaların neler yaptığını, yalakalığı meslek haline getirip, kendilerine çıkar ve menfaat sağlamaktan başka hiç bir düşüncelerinin olmağını görüyoruz.
Yalakalara yaşamımızın her döneminde rastlamak mümkün… Çocuk olarak, aileden sonra ilk sosyal ortamı olan okula başlarsınız ve müdürün yalakalarıyla tanışırsınız. İlk dönem gençlik yıllarından sonra askere gitmişsiniz, birileri komutana yalakalık yapacak ki, çıkarlar kazansın. Askerlik dönüşü sivil hayat ve elbette iş hayatına atılış ve yine müdürün etrafındaki yalakalar toplaşmış… Ve bu liste Siyasi böyle uzar gider… Çevremizde yalakalık yapma yarışına girmiş yüzlerce insan var. Yalakalık, eğitimle eş değer değildir. Tamamen kişilikle ve ahlaki değerlerle ilgili bir durumdur. Yalakalık yapan kişileri için yüz kızarması söz konusu değildir. Yüzlerindeki deri kalındır, el öpmekle ağızları pislenmez. Bu tür kişileri görünce kızarsınız içinizden. Ne kadar eğiliyor böyle bu yalakalar, yalakalık yapacaklar diye bir görseniz. Hayatlarını tamamen yalakalık yapmaya endekslemişlerdir. Kimi zaman bakan, kimi zaman milletvekili, kimi zaman belediye başkanı, kimi zaman da müdür derken, böyle sıralanır gider. Bunlar da her istediklerini yalakalarına yaptırırlar. Esasında yaptırmaları da gerekmez, zira yalakalar, amirlerinin hoşuna gitsin diye, kendiliğinden yaparlar bunları. Yalakaların da önce kendileri işe girer, sonra eşleri, sonra yeğenleri ve böylece işlem tamamlanır. Yalakalar için çıkar ve menfaat ön plandadır. Ne ülkeyi düşünürler, ne de başkasının hakkını. ‘Hep bana, Rabbena’ zihniyeti. Peki nasıl olur da bu kadar işi başarıyla yürütürler yıllardır? Meziyetleri nelerdir? Herkes yalakalık yapabilir mi? Bunları irdelemek lazım. Terim olarak yalakalık, şu şekilde açıklanmaktadır: Yaranmak amacıyla aşırı derecede övgüde bulunma işi. Yalakalık yapan kişiler, toplum tarafından dışlanacaklarını bilseler de, aynı tavırla devam ederler. Yol kısadır bu hayatta. Birilerinin hakkını yiyip, üstüne basarak ilerlemek, hayatta kolay gibi görünse de, inanın insan için hak ve gurur ön plandadır. Kişilikli insan, başarısını kendi çalışmasına borçludur. Ancak gelinen aşamada toplumun ve halkın geleceği ile oynayan yalakalar çoktur. Bunun da partisi falan yoktur. Hangi parti gelirse gelsin, sadece yalakaların ismi değişir. Geriye kalanlar aynen devam eder. Bu hastalık, Türkiye'de aldı başını gidiyor. Dedikodu yaparak da birilerine yaranan yalakalar vardır. Hatta bazı siyasiler para karşılığı insan tutup, kahvelerde kendisi için neler konuşulduğunu öğrenmek istiyor. Bu da ayrı bir durum. Toplumu yöneten siyasilerin yalakaları ve ajanları etrafta geziyor ona göre, dikkatli olun... Bu insanlar sizlerin ve çocuklarınızın geleceğini satıyor. Ne karşılığında yapıyorlar bunu? İşte bu kadar kirli bir siyasi yapımız vardır. Gelinen nokta çok ürkütücü. Bundan kurtulmanın yolu, bilinçli bir toplum olmaktan geçer. Herkesin inandığı doğru, yeterli değildir demek. Kişiliksiz insanın söylediği doğru kabul ediliyor, fakat sizin doğrunuz ve gerçekleriniz hep yanlış. Ona olan güven tamdır, size olanı ise yarım, çünkü dünyaya yalakalık yaptığı kişinin gözünden bakıyor. Yalakalık insanı böyle yapıyor. İnsanlık, dürüstlük onlardan sorulur, sizden değil. Çevrenizdeki yalakaların bir listesini yapın da, bakalım ülke nerede kaldı. Dost gibi görünen yalakalar, farklı olmaya çalışan basit insanlar, arkamızdan kurulan oyunlar… Kural hep bu: gül ve geç… |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.