|
||
İktidarın Çok Perspektifli Bir Yorumu - 3 | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bence en iyi yaklaşım çeşitli baskı modları arasındaki benzerliklere ve her bir baskı moduna özgü olanı aynı anda görebilecek türden çok perspektifli bir yaklaşım geliştirmek. Bir çok mod var, bir çok iktidar mekanizması var, bunlar tarih boyunca evrim geçirmişler; farklı anlatımlar, iktidar ve tahakkümün işleme biçimlerine farklı açılarla bakmamızı sağlıyor. Feminist teorilere göre her bir ezilen grup toplumun doğasına dair önemli bir perspektife ya da açıya sahip aslında. Mesela farklı ırktan insanlar sömürgeciliği ve ırkçılığın patolojisini aydınlatabilirler, kadınlar da tarih boyunca bir çok farklı sosyal iktidar modunu destekleyen ataerkilliğin mantığını açığa çıkarabilirler. Hayvanlar kendi acılarından söz edemeseler bile ancak hayvan sömürüsünün bakış açısıyla insan şiddetinin gerçek temellerinde yatan tür ayrımcılığının doğasını kavrayabilir ve ötekileştirmenin, şu anda toplumun karşı karşıya olduğu sosyal ve çevresel krizini önemli yönlerini aydınlatabiliriz. İnsan ve hayvanların baskı altına alınması arasındaki ince ilişkiyi anlamak, hayvanlara ilgi gösterenlerin “ama ya insanların çektiği acı?” şeklinde itiraz edenleri de susturuyor. İster anlasınlar ister anlamasınlar, veganizmi ve hayvan haklarını savunan aktivistler ipso facto (kendiliğinden) insan dünyasındaki çok geniş bir kompleks sorunlar ağına dahil oluyorlar. İnsanlar hayvanlara şiddet uyguladığında birbirlerine de şiddet uyguluyor; hayvanları kendi tüketimleri için basit kaynaklar gibi kullanarak bir araç haline getirirken aslında kendi psikolojik büyümelerini baltalıyor, şefkat kapasitelerini yok ediyorlar; hayvanların yaşam alanlarını yıkıp yok ederken aslında kendilerinin de ihtiyaç duyduğu ekolojik sistemleri sakat bırakıyorlar; hayvanları yemek için katlettiklerinde aslında dünyadaki açlık sorununun çoğalmasına sebep oluyor, bir çok şekilde çevre krizini şiddetlendiriyor, kendi sağlıklarını mahvediyor, insan kaynağı bütçelerini buharlaştırıyorlar.” The Dreaded Comparison: Human and Animal Slavery-Korkutan Benzerlik: İnsan ve Hayvan Köleliği” adlı dikkat çekici kitabında Marjorie Spiegel hayvan sömürüsünün, siyahların insanlık çemberinden çıkarılıp köle haline getirilmesi için bir model, bir metafor, teknolojiler ve pratikler sağladığını yazar. Hadım edilmekten zincirlemeye, vücuduna damga vurmaktan kulak kesmeye kadar beyazlar siyahları ezmek için hayvanlara boyun eğdirerek bir çok dersler çıkardılar. Bir kez hayvan olarak görüldükten sonra siyahlara da artık buna göre davranıldı. Buna ek olarak, farklı ırktan insanları -bir hayvan metaforu olan -“yük hayvanı” olarak aşağılayarak da kölelik kurumunu meşrulaştıran ve somutlaştıran bir sömürü geleneği oluşturuldu. İnsanların bir hayvan olarak aşağılanması şiddet ve soykırıma bir giriştir.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.