Ben; savaşın, kanın, vahşetin, şiddetin-mafyanın karışmadığı, özgür düşüncelerimi, özgürce söyleyebileceğim bir dünya istiyorum... Ya siz nasıl bir dünya istiyorsunuz? Sizler de benim gibi düşünüyor iseniz. O zaman herkes insanca yaşamak için elini taşın altına koymalıdır. Her yaşamın da bir bedeli var...

İnsanların insan gibi yaşamak hakkı yok mu? Birileri dünyada istediği şekilde yönlendirme ile istediğini var edecek, istediğini yok edecek gücü nereden ve kimden alıyor ise, insanlar da birbirlerinden güç alarak, zalime ve zulme karşı koymalıdırlar. Dünyayı paraya ve güce mahkum etmemeliyiz. Bu güç gün gelir herkesi ezer geçer. İnsanlık diye bir şey kalmayacak. Dünyaya bu güçler hakim olacak. Tabi ki parası olan güçlü kalacak...
Paranın hüküm sürdüğü bir dünya değil, insanın insan gibi yaşamak istediği bir dünya istiyorum...
Suratı asık, sinirli, yalancı, birbirini kandıranlar değil, insanların birbirine saygı ve sevgi göstereceği bir dünya istiyorum...
İnsanların, her sabah kalktığında güler yüzle güne başlamayı, evinden çıkıp işine gittiğinde eşinden eşi tarafından güler yüzle uğurlamayı ve yolcu etmeyi, dışarı çıktığında komşusuyla karşılaştığında güler yüzle günaydın diye bilmeyi, yola çıktığında her kim olursa olsun merhaba diye bilmeyi. Yani güne neşe ile başlayan bir dünya istiyorum...
İşyerine gittiğinde mesai arkadaşlarınla veya birlikte çalıştığın iş arkadaşınla güzel bir gün geçirmeyi. İşyerinde çalışırken, performansını artırmayı. Gün boyunca neşeli, hiç bir sorun ve düşüncenin olmadığı bir dünya istiyorum...
İnsanların yaşam boyunca mutlu bir gelecek için umutla ve güvenle yaşanabilecek bir dünya istiyorum...
Birlikte geçirebilecek eşi veya çocukları ile birlikte mutlu olmayı...
Para ve dünya malının hüküm etmediği bir dünya istiyorum...
İnsanların gözünü para bürümüş bir dünya değil, insanlığını, benliğini, onurunu, karakterini yitirmemiş, tek amacı insanca ve özgürce yaşamayı düşünen bir dünya istiyorum...
Bu isteklerim benim en doğal hakkımdır...

Ben böyle bir dünya da yaşamak istiyorum...

Barış içinde, huzurlu, mutlu paranın onuru satın alamadığı güler yüzlü ve konuşkan, birbirlerinden günaydını esirgemeyen insanların olduğu bir dünyada yaşamak istiyorum...
İnanıyorum ki; herkes barış içinde yaşanılan bir toplum arzuluyor. Kimse savaş istemiyor. Kimse gürültü patırtı istemiyor. O halde nasıl oluyor da huzur içinde yaşayamıyoruz?
Birileri savaş istiyor diye ille de savaşmamız mı gerekir?
Birileri çıkarı için savaşmayı düşünüyor diye milyonlarca insanlar, bu çıkarcı kişiler için ille de savaşması mı gerekir?
Birkaç kişi savaşmak istiyor diye, bu insanların günahı ne? Peki, milyonlarca insan o kişiyi durduramaz mı? Ne garip bir dünya değil mi?

Dünyayı birileri yönetiyor

Yani hep diyoruz ya dünyayı birileri yönetiyor ve istediği şekilde şekillendiriyor. Faturayı yine suçsuz, günahsız insanlar ödüyor.
İşte o insanlara neden hesap sormuyoruz. Çünkü hayatımızda hesap sormayı hiç öğrenemedik. Bu gidişle istediğimiz o dünyayı biraz zor buluruz.

Simdi arzuladığın dünyada yaşadığını düşün ve ona göre hareket et, insanlara ona göre davran...
Yarın okulda ya da işte her neresi olursa tanımadığın insanlara da günaydın de. Meselâ yap bunu değişimi fark edeceksin. Belki ilk gün senin suratına bile bakmazlar, ikinci gün deli derler, üçüncü gün gülerler. Eğer sen aynı ciddiyet ve samimiyetle devam edersen inandıklarını yapmaya, daha sonraki günlerde sen günaydın demeden sana günaydın diyeceklerini göreceksin.

Sokaklarda müzik çalan, temiz olan, bir bölüm renkli, bir bölümü aynı renk binaları olan, geceleri de gündüzleri gibi ışıklı ve renkli, insanların birbirine iyi gözle baktığı, sinirlenmeyen, küfür etmeyen, espri anlayışı gelişmiş, iyi bir yönetime sahip olan, iyi yönetilen, spora şiddetin-mafyanın karışmadığı, özgür düşüncelerimi, özgürce söyleyebileceğim ülke, bir dünya istiyorum...