Kamu adı altında görev yapan kurumların denetimi kimler tarafından yapılıyor? Özellikle Trakya Bölgesi'ndeki TREDAŞ'ı kim veya kimler denetliyor? Yapılan denetimler ne kadar sağlıklı? Hele bizim gibi kenar köşelerde kalmış yerleşim alanlarında bulunan bu kurumları denetleyen var mı? Yoksa her işimiz gibi bu işimiz de mi Allah'a kaldı?
Saray'daki sorunların ardı arkası kesilmiyor. Özellikle, vatandaşlar kendileri açısından önem arz eden tüketici hakları için kime şikayet edileceğini, şikayet ettiği kurumu nasıl ve nereden takip edeceğini bilmiyor. Tüketici, kurumlarda hakkını aramak için bu soru yönelttiğinde kendisine "bilgisayar sistemi işaret ediliyor." Vatandaş sistemin ismini duyunca boynunu bükerek oradan ayrılıyor. Çünkü sisteme derdini anlatamıyor. Yani anlayacağınız devreye bilgisayar sistemi giriyor. Kimse bir şey yapamaz ve hakkını aramaz duruma geldi. Herkes topu teknolojiye atıyor. Teknolojinin de dili yok ki, anlatsın… Çoğu zaman bilgilerin sistemde var olduğu söylenip, işin içinden çıkılıyor. Yapılması gereken hizmet vatandaştan esirgeniyor. Görevlilerimiz, vatandaşın işini haletmek için orada görevli olduğunu zaman zaman unutuyor. Eğer teknoloji hayatımızı kolaylaştırmak için varsa, biz de teknolojinin imkanlarını vatandaşlarımıza yardımcı olarak gösterelim. Bu sıkıntı özellikle TREDAŞ'ta yaşanıyor. Bu kurumda çalışan görevlilerin içinde mutlaka vatandaşa yardımcı olan kişiler vardır. Ama bu yardımlar bir bireye değil herkese yönelik yapılmalıdır. Her kurumda olduğu gibi TREDAŞ'ta da tüketici hakları var. Tüketicinin hakları da mutlaka korunmalıdır. Orada görev yapan herkes bunu çok iyi bilmelidir ki; tüketici haklarına saygılı olunmalıdır. Sorun değil çözüm üretilmelidir..
TREDAŞ'IN YATIRIM SÖZÜ TUTMADI
TREDAŞ Tekirdağ İl Müdürlüğü Saray'a yapacakları 14 milyon yatırımın sözünü tutmadı. TREDAŞ Tekirdağ İl Müdürlüğü geçtiğimiz yıl Saray'a 14 milyon yatırım programı planlamasını yapmıştı. Bu planlamayı 7 yıla yayarak, yılda 2 milyon yatırım yapmak şartı ile işe başladı. Ancak şu ana kadar 2011 yılına ait yatırımı gerçekleştiremedi. Geçtiğimiz yıl ilk yatırımını gerçekleştirdi. Ancak 2011 yılı bitmek üzere şu ana kadar herhangi bir çalışma yapılamadı. Anlaşılan o ki; TREDAŞ 2011 yılında Saray'a yatırımını gerçekleştiremez. Saray'ın sahipsiz olduğunu TREDAŞ yetkilileri de anladı. "Saray'a hizmet yapılsa da olur, yapılmasa da olur" düşüncesi ile bu yılki yatırım yıl sonuna gelindiği halde hala yapılmadı. TREDAŞ Genel Müdürü Ahmet Erdoğan, 2010 yılının Ağustos ayında Saray'a gelerek Belediye Başkanı Nazmi Çoban'ı makamında ziyaret etti. Ziyaret esnasında başkana bir de müjdeli haber vermişti. Görünen o ki; müjdeli haber sadece 2010 yılına mahsusmuş. Yani anlayacağınız göz boyama ile iş oldu bittiye getirildi.
TREDAŞ "SADECE ALMAYI" İYİ BİLİYOR
Diğer kurumlar gibi TREDAŞ da sadece para toplamayı iyi beceriyor. Kendi içerisinde oluşturduğu taşeronlarla bu işleri iyi becerirken, vatandaşın canını da yakmaktan hiç çekinmiyor. Çünkü mevcut sistemle barışıklar. Bu ve buna benzer kurumlar Türkiye'de yatırım yapmadan, emek vermeden rahat kazanç sağlamakta ustalar. Vatandaşın canı yanmışsa, kimin neyine? Herkes takılmış sistemin çarkına gidiyor. Kimin umurunda vatandaş..! Bunun bir örneğini şu ifadelerle anlatayım. Hükümet Konağı’nın kaloriferleri kazanın arızalı olmasından dolayı yanmıyor. Haliyle oradaki personel ısınma ihtiyacını klimalardan karşılıyor. Klimalar açılınca elektrik hatları bunu kaldırmıyor ve hemen arızaya neden oluyor. Bundan dolayı Hükümet Konağı’nda sık sık elektrik kesintileri yaşanıyor. Elektrik tesisatının yeterli olmamasından dolayı arızalandığını öğrendik. Saray'da elektrikler günde birkaç kez kesiliyor. Bunun faturasını hep gariban vatandaş ödüyor. Elektrikler kesildiğinde vatandaşların elektronik cihazları ne kadar zarar görüyor, bunu biliyorlar mı acaba? Kış mevsimlerinde ufak bir fırtına çıktığında elektrikler kesiliyor. Çünkü hatlar bakımsız. Hatların tadilat çalışmaları yapılmıyor. Yapılsa da öylesine bir göz boyama ile geçiştiriliyor. Eskiden elektrik kurumu hep zarar ediyordu. Elektrik özelleştirildiği günden itibaren kara geçip kar üstüne kar koyan TREDAŞ hiç bir yatırım yapmadan para kazanıyor. Vatandaş ilk faturasını ödemediği zaman, ikinci faturası gelir gelmez ertesi gün peşine elektrik kesme ekibini takarak vatandaşın elektriğini kesip 18.00 TL’yi havadan cebe indirmeyi bilen tek kurum "TREDAŞ" tır. Yani vatandaşın cebinden parasını kolayca ve kendilerince yasallaştırılmış yollarla almaya çalışıyorlar. Olan hep vatandaşa oluyor. Bu vatandaşın hakkını ve hukukunu kim arayacak? Hak arayan kurumlar da hep güçlüden yana. Ne diyelim Yaradanım sonumuzu hayra yorsun…
|