|
||
Böyle Yargıya Güven Olur mu? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Tabii ki olmaz. Katili belli ve yakalanmış olan bir cinayet davasını 30 yılda sonuçlandırmayıp, sonra da “zaman aşımı”ndan dosyayı kapatan bir yargıya, hiç kimse güvenmez. Bugün yaşı 40’ın üstünde olanlar, Kemal Türkler’i hatırlar. Bense, çok daha yakından tanıyorum. O, 1970 li yıllarda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) Genel Başkanı idi. Kendisiyle bir değil, bir çok defa karşılaştık, konuştuk. İyi bir sendikacıydı. İşçiler, kendisine büyük umut bağlamışlardı. Çünkü, işçilerin sendikal haklarını çok iyi savunuyor, siyasi iktidarlar nezdinde işçi haklarının verilmesi konusunda, çalışanlara büyük umut veriyordu.
12 Eylül askeri darbesinden hemen önce, terör bütün yurtta var hızıyla sürüyor, her gün onlarca masum vatandaş, teröre kurban gidiyordu. Terör odakları halkı korkutmak, yıldırmak ve daha çok dehşet saçabilmek için başta kamu görevlileri olmak üzere, ses getirsin diye tanınmış bir çok kimseyi acımadan vuruyor, basın yayın organları da gündüz/gece verdikleri haberlerle, teröristlerin adeta propagandasını yapıyorlardı. O yıllarda, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nde tanınan “kıdemli” bir Müdür Yardımcısı’ydım ve sırf bu sebeple, bir sol örgütün hedefindeydim. 1980 Temmuz ayı’nda evimden çıkarken beni vurmaya gelip pusu kuran tetikçiler tam eyleme hazırlanırken, merkezlerinden aldıkları bir işaretle beni vurmaktan vazgeçmiş ve Bahçelievler’de oturan Kemal Türkler’e gitmişlerdi. Akşam haberlerinde Türkler’in öldürüldüğünü, 12 Eylül darbesinden hemen sonra da teröristlerin yakalanması üzerine, aynı gün ölümden “kıl payı” döndüğümü öğrenmiştim. KATİL, TEŞHİS EDİLİYOR Kemal Türkler öldürülürken, kızı da çok yakınındaydı. Kız, katili hemen teşhis etti. Katil yakalandı ve Bakırköy 2 nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. 30 yıl önce işlenen cinayetin davası, tam 30 yıl sürdü. Mahkeme, sanık hakkında 3 defa “Beraat” kararı verdi. Yargıtay’sa, her beraat kararını bozdu ve sanığın cezalandırılmasını istedi. Kararında direnen mahkeme, bu defa davayı uzatmaya başladı. Belli ki, sanığın zaman aşımından yararlanmasını istiyordu. Ve öyle oldu. Geçen hafta yapılan son duruşmada Bakırköy 2 nci Ağır Ceza Mahkemesi, davanın “zaman aşımı”na uğradığını söyleyip, dosyayı işlemden kaldırdı. ADALETİN BU MU DÜNYA? Hayır öyle değil, “Adaletin bu mu ey Mahkeme?” demek lazım. Babasının, gözleri önünde öldürülmesine tanık olan ve bugün yaşı da ilerleyen kız haklı olarak, “Böyle bir memlekette yaşanır mı?” diyerek feryat ediyor, ağlıyor, çırpınıyor ve yüreği alev alev yanıyor. “Zaman aşımı” kavramı, bütün hukuk sistemlerinde var. Var, ama yargının adaleti tecelli ettirmek için bütün gayretlerine ve zamanı çok iyi kullanmasına rağmen bir karara varılamıyorsa, zaman aşımı işte o zaman var. Yoksa, masum bir insanın ya da insanların canını alanları, cezadan kurtarmak için var değil. Tam 3 yıl önce, yani 2 Ocak 2008 günü yine bu köşede yayınlanan bir yazımda aynen; “Devlet talan edilmiş, vatandaş canını malını kaybetmiş ve amansız bir zulme uğramış. Ancak, mahkeme davaya bakmamış ve uzun süre sonuçlandırmamış. Alın size “zaman aşımı”. Böylece, her şey yapanın yanına kar kalmış. Böyle ‘adalet’, daha doğrusu böyle ‘yargı’ olur mu? Daha da doğrusu böyle ‘mahkeme” ve böyle ‘yargıç’ olur mu? Esefle söylüyorum. Türkiye’de oluyor ve çok da sık oluyor” demiştim. Edinilen bilgilere göre, Yargıtay’da 40 bin dosyaya, sadece 5 hakim bakıyormuş. O sebeple, Yargıtay’a gelen bir dosyanın kapağı çok kere 3 yıl sonra açılabiliyormuş. Ve o sebeple, davalar süresi içinde sonuçlanmadığından “zaman aşımı” na uğruyormuş. Bütün bunları yargının kendisi söylüyor ve bütün bunlar bizim memleketimizde oluyor. Mazereti görüyor musunuz? Bu da, özür mü şimdi? Sanki, memlekette hakim kıtlığı var. Yargının başka türlü adaletsizliklerinin yanına bir de “zaman aşımı” garabeti eklenince, gelin de bu memlekette hakkınızı arayın bakalım !.. Bendeniz de, şahsen yargının kapısında uğradığım haksızlıkları, haksızlıktan öte zulmü -okuyucularımın hoş görüsüne sığınarak- bu köşede defalarca yazmıştım. O kadar ki, zulmeden hakimin itirafını da ekleyerek bunu yapmıştım. Ya öteki mazlumlar ne yapsın? Ya Kemal Türkler’in, dünyaları kararan eşi ve çocukları ne yapsın? Bu durumda olan diğer vatandaşlar ne yapsın? Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, “yandaş medya” gibi kendisine “yandaş yargı” yaratmak yerine, bu milleti “yargının zulmü”nden kurtarsın. Rektör Olmuş, Ama Adam Olamamış ! Ankara Gazi Üniversitesi’nin önceki Rektörü’nün marifetlerini (!) acaba duydunuz mu? Rektör Prof. Dr. Kadri Y. yanına alıp, “koruma” olarak kullandığı Serdar G. ye, kendini kullandırıyormuş. Bu “iğrenç” haber, beni insanlığımdan utandırdı. Bir Profesör ve Hekim olan ve koskoca bir Üniversitenin başına getirilen bir kişinin bu sapık hali, bana “Acaba, nereye gidiyoruz? Böyle şeyler hep oluyor da, biz mi bilmiyoruz? Böyle pislikleri bırakın Rektör yapmayı, bu ilim yuvalarına neden sokuyoruz? Bu güne kadar, bu ve bu gibilerin temayüllerini önceden anlamak acaba mümkün olmadı mı ya da olmuyor mu?” Adam o kadar pişkin ki, marifetini hiç inkar etmiyor. Sadece, “Bu haltı ederken, her halde sarhoştum.” diyor. Değerli okuyucularım, yaşadığımız toplum gittikçe yozlaşıyor, çöküyor, batıyor. Bir “Eğitimci” sıfatıyla itiraf etmek zorundayım. Ne eğitimciler, ne de ana/babalar olarak, çocuklarımızı eğitemiyoruz. Girin “İnternet sitelerine”, görün halimizi. Toplumun “ahlak” anlayışı, giderek değişiyor ve bozuluyor. Bir Japon Eğitim Direktörü bana aynen şöyle demişti. “Siz, ahlakı sadece apış aranızda arıyorsunuz. O yüzden bulamıyorsunuz. Ahlak, bizim her yanımızda.” Bu yönden, iler tutar bir yanımız hakikaten kalmadı. Ahlaksızlığın, muhafazakar görünen bu iktidar döneminde iyice “tavan yaptığını” görüyorsunuz, değil mi? Dip Notu : İki aydan beri acısını çektiğim sol böbreğimdeki 8 mm’lik taşı, nihayet düşürdüm. O sebeple, geçen hafta yazımı yazamadım. Bilginize saygı ile. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.