Bizim Ordu’muzu güçlü kılan sadece sayısal üstünlüğü değil, askerdeki “Vatan aşkı” dır. Bu aşkı parayla gölgelemek, parası olmayanların bu hevesini kıracaktır. O nedenle, tek tip askerliğe “Evet”, ama parayı bastıranın askerlikten kaçmasına, “Hayır !”
Daha önce, yurt dışında çalışanlar için uygulanan “Dövizli askerlik”, artık “Bedelli Askerliğe” dönüşüyor. Bedelli askerlik, askerliğini henüz yapmamış olan 25-36 yaş arasındaki 200 bin kadar gencin, şimdi yeni umudu oldu. Edinilen bilgilere göre, bu konuda çalışmalar yapan hükümetle Genel Kurmay Başkanlığı, ayrı düşünüyormuş. Yedek Subaylığın kalkmasını isteyen Genel Kurmay Başkanlığı, “Bedelli askerlik” yerine, 12 ay’la sınırlı “Tek tip askerlik” için yaptığı çalışmaları bitirmek üzere. Hükümet ise, kısa bir eğitimden sonra, parayı bastıranın terhis edilmesinden yana. Yani hükümet, askerliğin ödenecek bir bedelle yapılmış sayılmasını istiyor. Başbakan, son yaptığı açıklamada her ne kadar ; “Tek tip askerlik, henüz rafa kaldırılmadı.” dese de, bedelli askerlik görüşü, daha ağır basıyor. Hükümet, kararında ısrar eder ve bedelli askerliği uygulamaya sokarsa, askerlik çağını geçmekte olan 200 bin kişinin, kısa bir süre için silah altına alınması gerekecek. Bu durumda, 250 bin kadar mevcut askerin de, erken terhis edilmesi söz konusu olabilecek.
ASKERLİK, EN KUTSAL VATAN BORCU Her Türk vatandaşının, vatan için ödediği çeşitli borçları ve yerine getirdiği çeşitli yükümlülükleri var. Ancak, askerlik bütün bunların önünde gelen ve mutlaka ödenmesi gereken kutsal bir borç. Kaçılmaması gereken onurlu bir görev. Ne var ki, dövizli askerlikten sonra çıkarılması düşünülen bedelli askerlik bu kutsal borcu paraya çevirince, askerliğin de kutsiyeti zedelenmeye başladı. Davul zurnayla askere gönderilen gençlerin cenazeleri bayrağa sarılı olarak geri dönse de, bütün ana-babalar, vatan sevgisi uğruna acılılarını içlerine gömebiliyorlar. Oysa, aynı görevden parayı bastırıp kaçanların yanında, aynı ana babalar acılarını acaba içlerine nasıl gömecekler? Parası olmadığı için askerliği tam olarak yapmak zorunda kalanlar, parayı verip kaçanları düşündükçe, acaba nasıl davranacaklar? Onlar, karda-kışta, soğukta-sıcakta nöbet tuttukları sırada parayı bastıranlar diskolarda eğlenirken, bütün bu olanlar vicdanlara nasıl sığdırılacak?
“PROFESYONEL ORDU” OLUR MU? Ülkemizi, bulunduğu coğrafyada en güçlü kılan unsur, “Ordu” sudur. O Ordu ki, sayısal üstünlüğünden başka, askerinin yurt savunmasındaki fedakarlığı ve canını bu yurt için hiç çekinmeden vermeye hazır olması, sayısı fazlaca olmayan dostlarımızı sevindirirken, düşmanlarımızı hayli üzüyor. Avrupa Birliği’nin, bizi içine almak istememesinin önemli bir nedeni de, Ordumuzun çok güçlü olmasından kaynaklanıyor. Avrupalılar, Ordu’nun sayıca azaltılmasını, askerlik süresinin kısaltılmasını ve Profesyonel Ordu’ya geçilmesini, işte bu sebeple istiyorlar. İstendiğinde, “Profesyonel Ordu” kurulabilir. Ancak, bu konuda ne kadar harcama yapılsa da bu Ordu, bugünkü “Milli Ordu”nun yerini alamaz. Sonuç olarak, bu kutsal görevi para uğruna yozlaştırmak yerine, durumu ve konumu ne olursa olsun – hiçbir ayırım yapılmadan - herkes eline silahı alıp, bu kutsal görevi mutlaka yapmalıdır. Tek tip askerliğe “Evet” ama, parayı bastıranın askerlikten kaçmasına “Hayır !”
|