Türkiye’de her gün öyle olaylar yaşanıyor ki, adına “rezillik” demek bile hafif kalıyor. Merak edenler gazete okusunlar, televizyon seyretsinler. Bütün bunlar, ülkeyi iyi idare ettiğini söyleyen bu iktidar döneminde oluyor.
Hafta başında göze çarpan iki olay, Türkiye’de yaşanan sıradan iki olay sayılsa da, ikisinde de tam bir “rezalet” hakimdi. Zaten, ülkemizde günlük olaylardan olup, rezilliğin yaşanmadığı bir güne rastlanmıyor. Toplum, ahlaki yönden giderek çözülüyor. Devletin kurumları, olaylara seyirci. İktidarsa, muhafazakar kimliğine rağmen, görüşleriyle uyuşmayan bu tip rezillikleri sadece seyrediyor. Eskiden, bir takım rezillikler yaşandığında ”Ahlak dibe vurdu.” denirdi. Şimdi ise, ahlak yerin dibine girmiş, çıkamıyor. Devletin kolluk kuvvetleri, bir çok olayın önlenmesinde ve caydırıcı olmasında etkili olamıyor. Yargıya götürülen olaylarda da, kamu vicdanının beklediği kararlar çıkmıyor. Masum insanlar, bir takım iftiralarla tutuklanıp cezalandırılırken, gerçek suçlular delil yetersizliğinden serbest kalıyorlar. Yargı kararlarının da caydırıcı yanı kalmadı. İnsan, bazen kendi kendine soruyor. Bu ülke nereye gidiyor? İşte, sıradan iki olay. İkisi de ibret verici. Kaymakam, Okul Müdürü’ne İftira Attırıyor ! Olay, Trabzon’un Maçka ilçesinde yaşanıyor. İlçenin Kaymakamı, bir İlköğretim Okulu’nun Müdürü onu kapıda karşılamadığı için, Müdüre kızıp önce açığa alıyor. Sonra, birkaç kız öğrenciyi öğütleyip, “Müdür bey, bize cinsel tacizde bulundu.” dedirterek, Müdüre iftira attırıyor ve Müdürü tutuklatıyor. Üç ay sonra kızlar gidip, Kaymakamın zoruyla yalan söylediklerini ve Müdürlerine iftira attıklarını söylüyorlar. Bunun üzerine, Müdür serbest kalıyor. Hızını alamayan Kaymakam, bu defa Okul Müdürünü, Okulun kantininde yolsuzluk yapmakla suçluyor. Tekrar hakkında tahkikat açtırıyor ve işini gücünü bırakıp, durmadan Müdürle uğraşıyor. Şimdi, bir düşününüz. Bir ilçenin namusu dahil, her şeyi emanet edilen bir Kaymakama bunlar yakışır mı? Bir Kaymakam, böyle mi olmalı? Çocukların beyanı ile bir Müdür tutuklanıyorsa, yine aynı çocukların beyanı ile iftiracı Kaymakam hakkında neden hiçbir işlem yapılmıyor? Böyle bir kimseye, koskoca bir ilçe nasıl emanet edilebiliyor? Her halde, burası Türkiye olduğu için. Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yaz Uşak’ta görevli bir Kaymakam da başka bir yere atanınca, havuzlu, içkili, dansözlü veda partisi düzenlemiş, rezillik tüm ülkede duyulmuştu. Ama, bu Kaymakam ceza almak yerine Vali Muavinliğine terfi ettirilmişti. İşte, Türkiye farkı. Yargıtay, Sapığa Verilen Cezayı Çok Buluyor ! Adam, sıradan birisi değil, Opera Sanatçısı. Kaçırıp tehdit ederek, yaşları 10 ile 16 arasında değişen tam 10 kız çocuğuna tecavüz ediyor. Mahkeme, hastane raporuna dayanarak, sapığı toplam 21 yıl hapis cezasına çarptırıyor. Oysa, yasalar izin verse, adamın kafasının koparılması lazım. Hem de, bütün aleme ibret olması için bunun yapılması lazım. Ama, bizde öyle olmuyor. Sapık, Yargıtay nezdinde karara itiraz ediyor. Yargıtay, yargılamayı noksan, verilen cezayı ise fazla buluyor. Kararında yerel mahkemeye, “Çocukların kollarına mühür vurup, Adli Tıp’a gönderecek ve iki yıl sonra verilecek cevaba göre karar verecektin.” diyor. Ve ekliyor. ”Bu kadar ceza, fazla.” Şimdi, insanın aklına hemen şu soru geliyor. “Tecavüze uğrayan bu çocuklar, eğer Yargıtay’daki bu hakimlerin ya da yakınlarının çocukları olsaydı, acaba karar böyle mi olurdu ?” Cevabı, çok kolay değil mi? “Böyle de olur mu?” demeyin. Açın gazeteleri okuyun, açın televizyonları dinleyin bakalım. Bu memlekette daha neler oluyor?
|