|
||
Kibir düşüşten önce gelir | ||
SARAY Haberi | ||
CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Gezi Parkı protestocularına uygulanan polis şiddetine sert tepki gösterdi. Başbakan’ın ve AKP sözcülerinin protestolarda ölen yurttaşlara ‘Allah rahmet eylesin’ demeyi bile çok gördüğünü söyleyen Yüceer, Başbakan’ın, Irak'taki Amerikan askerlerinin evlerinde rahatça uyuyabilmesi için, sağlıkla dönebilmesi için duasını esirgemediğini hatırlattı. Başbakan Erdoğan’a seslenen Yüceer, ‘Kibir düşüşten önce gelir’ dedi. CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Genel Kurul’da ülke gündemini değerlendirdi. ‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli sosyal ve toplumsal olaylarından birine şahitlik yapıyoruz’ diyen Yüceer, Taksim Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesine karşı oluşan tepkinin, polisin uyguladığı güçle yurt geneline yayıldığını ve Başbakan Erdoğan’ın yasakçı, yok sayıcı, aşağılayıcı tavrı neticesinde toplumsal bir başkaldırıya, toplumsal bir muhalefet hareketine dönüştüğünü kaydetti. PROTESTO ANAYASAL HAK! Demokrasinin işlevsel olduğu her toplumda protestonun anayasal bir hak olduğunu ve bunun evrensel bir gerçek olduğunu bildiren Yüceer, kaynağını Anayasa’dan aldığı hâlde, en demokratik hakkını kullanan Gezi Parkı protestocularının orantısız bir şekilde polis şiddetine maruz kaldığını söyledi. İktidarın bununla da yetinmeyerek gözaltılara başladığını bildiren Yüceer, sözlerini şöyle sürdürdü: DÜNYADA EŞİ YOK Dünyanın neresinde görülmüştür ki bir Başbakan kendisine oy vermeyen insanlara "çapulcu" desin; kendisini protesto eden vatandaşlara "terörist" desin; kendisi gibi yaşamayana "ayyaş, sarhoş" desin; "Bana karşı olan vesayet artığıdır, darbe aşığıdır." desin; miting alanındaki kalabalığa "İşte gerçek Türkiye burası, gerçek millet sizsiniz." deyip halkın diğer kısmını yok saysın, umursamasın; kendine yapılan her eleştiriyi, protestoyu, her yapılan eleştiriyi Hükûmetim yıkılacak, iktidarım elimden gidecek hezeyanı içinde, aklı fikri koltuğunda olsun, sadece koltuğunu umursasın; Başbakan olunca kendini bu ülkenin sahibi sansın; aslında, bu ülkenin en üstteki maaşlı memuru olduğunu, bugün olup yarın olmadığını unutsun; sürekli, insanları kutuplaştırmaya, ayrıştırmaya çalışsın; "Her kalabalığın karşısına başka bir kalabalık yığarım" desin; dirileri bölüp bitirip, ölmüş insanları bile bölmeye çalışsın; "Ümüğünüzü sıkarım, bunların hesabı sorulacak, anladığınız dilden konuşuruz, madem nankörlük yaptınız bundan sonra farklı olacak" diyerek sanatçılarını, iş dünyasını, yurttaşlarını, medyayı, bankacıları tehdit etsin? BÖYLE BAŞBAKAN ARASAK DA BULAMAYIZ Milletvekillerine seslenen Yüceer, bundan on bir yıl önce bütün bunlar size anlatılsa, yok, bu kadarı da fazla mı derdiniz, yoksa bugün yaptığınız gibi, Sayın Ertuğrul Günay dışında, susmayı mı tercih ederdiniz? Diye sordu. Yüceer, ‘Zaten Başbakan kendisi söylüyor: "Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir Başbakan göremezler" diyor. Gezi parkı protestocularına uygulanan güç gerçekten görülmeyecek bir şiddet. Doğru, dünyada böyle bir başbakanı biz arasak da bulamayız’ ifadelerini kullandı. BAŞBAKAN ALLAH RAHMET EYLESİN BİLE DEMEDİ Gezi parkı protestocularına uygulanan polis şiddetinin neticesinde 4 yurttaşımızın hayatını kaybettiğini hatırlatan Yüceer, ‘Ethem Sarısülük, 26 yaşındaydı, OSTİM'de işçiydi. Mehmet Ayvalıtaş, 19 yaşındaydı. Abdullah Cömert, daha 22 yaşındaydı. Mustafa Sarı, gencecik bir komiserdi, henüz 30 yaşındaydı. Yine bir o kadar yurttaşımız şu an yaşam mücadelesi veriyor. Ankara Numune Hastanesinde, Hacettepe Üniversitesi ikinci sınıf öğrencisi yirmi yaşındaki Dilan Dursun, İstanbul'da, on dört yaşındaki Berkin Elvan, Eskişehir'de, on dokuz yaşındaki Ali İsmail Korkmaz şu an yaşam mücadelesi veriyor. Onlarca yurttaşımız görme ve işitme yeteneğini kaybetti, binlerce yaralımız var. Allah aşkına, bu kin, bu nefret kime, neye? 4 yurttaşımızın canından kıymetli mi? Böyle bir ortamda, maalesef, ülkemizin Başbakanı ve siz iktidar milletvekilleri nasıl olursa olsun, kim olursa olsun ölen yurttaşlarımız için bir kez olsun "Allah rahmet eylesin." demez mi? "Keşke bu kayıplar yaşanmasaydı." demez mi? Acılarını paylaşmaz mı? Kendi yurttaşlarından rahmeti esirgeyen Başbakan, Irak'taki Amerikan askerlerinin evlerinde rahatça uyuyabilmesi için, sağlıkla dönebilmesi için duasını esirgemedi’ diye konuştu. BU SİVİL MİLİSLER KİM? İstanbul'da, Adana'da, İzmir'de polisin arkasından gelen, polisin koruduğu, en son olarak da CHP İstanbul il binasına "Tayyip'in askerleriyiz" diye saldıran, eli sopalı, bıçaklı, sivil milislerin kim olduğunu bildiren Yüceer, Başbakan’ın ağzından bu kişilere dair bir tek cümle, bir tek eleştiri bile duymadığını kaydetti. Yüceer, boynunda stetoskopları olan, Hipokrat yemini eden doktorları, ellerinde Anayasa olan avukatları, "Özgürlüklerime, kararlarıma karışma." diyen gençleri, toplumun sesi, vicdanı olan Çarşı grubunu gözaltına alıyorsunuz da ellerinde satırları olan, çivili sopalı bu kişileri neden görmezden geliyorsunuz? Neden bu kişiler için bir tek kelime etmiyorsunuz? Elektrikler kesilip meydanlarda bu satırlı kişileri, bu adamları yurttaşların üzerine kim salıyor? İstanbul il binamıza saldıran kişiler tespit edildi mi? Bunlar kimler? Diye sordu. BİR DEVLET ADAMI BÖYLE İFADELER KULLANMAZ CHP’li Yüceer, yoğun polis şiddetine, sivil milislere rağmen, protestocuların bütün gösteriler boyunca barışçıl tutumlarını koruduklarını söyledi. Başbakan’ın, cami müezzininin bile defalarca yalanlamasına rağmen, birçok kez eylemcilerin camide içki içtiğini, başörtülü bir kadına saldırıldığını söylediğini anımsatan Yüceer şöyle konuştu: Gerçekten, bir devlet adamı böyle ifadeleri bu gergin günlerde bu şekilde dinine bağlı temiz insanları âdeta tahrik etmek istercesine kullanır mı? Gerçekten, ciddi bir devlet adamı, bence, bizce, olması gereken insanları kışkırtacağına bu olayları araştırıp eğer gerçeklik payı varsa, gerçekse bu kişilerin bir an önce tutuklanıp yargının önüne getirmesi gerekir. Velev ki olmuş, velev ki densizin biri camide böyle bir içki içmiş, böyle bir hadsizlik yapmış ya da gerçekten başörtülü ya da baş örtüsüz bir kadına insani değerlerini yitirmiş, insanlığını kaybetmiş kişiler saldırmış. Bunun için yapılması gereken bu insanların bir an önce tutulup, yargının önüne gelip suçlarının cezasının çekmesi için gerekenin yapılmasıdır, olması gereken budur. CENAZE TÖRENİNİ BİLE ÇOK GÖRDÜNÜZ Kızılay'da vurularak öldürülen Ethem Sarısülük'ün vurulduğu yerde, Kızılay'da cenazesi için toplanan kalabalığa acımasızca biber gazı, TOMA’lardan ilaçlı su sıkıldığını kaydeden Yüceer, ‘Herhâlde mikrop öldürüyor, niye ilaç var içinde bilmiyorum. Bu da yetmemiş olacak ki, cenazenin cemevine getirilmesine izin verilmedi. Aile bireylerinin restleşmeye giden ısrarı sonucunda, cemevine cenaze gelebildi. Ayıptır, günahtır! İnsanların acısına, cenazesine saygı gösterin. Bırakın, insanlar inandığı gibi, istediği yerde ibadetini yapsın. Kendi inancıyla cenazesini toprağa versin. Kendi gibi yaşasın. Yurttaşının cenazesinden korkan başbakan olur mu? Tarihi boyunca bu ülkede birçok provokasyon oldu, Sivas'ta "çocuk" demeden, "kadın" demeden insanlar diri diri yakıldı. Uludere'de birçoğu çocuk yaşta 34 vatandaşımız öldürüldü. Başbakan, son grup konuşmasında diyor ki: "Birliğimizi hedef alanlar var." Doğru, var, bizatihi kendisi. Birçok provokasyona tanık olan, yıllardır büyük acılar, kayıplar yaşayan bu halk, Alevi'si Sünni'siyle, Kürt'üyle Türk'üyle, Çerkez'iyle Laz'ıyla her zaman hiçbir provokasyona gelmeden, sizin kışkırtıcı söylemlerinize itibar etmeden kardeşçe, dostça yaşamaya devam edecektir. Sizin kibriniz, öfkeniz, nefretiniz kardeşleri karşı karşıya getirmeye yetmeyecektir’ diye konuştu. KİBİR DÜŞÜŞTEN ÖNCE GELİR Başbakan’a "Kibir, düşüşten önce gelir" sözünü hatırlatan Yüceer, insani, barışçıl bir şekilde meydanlarda korkusuzca "özgürlük, demokrasi, kardeşlik" diyen insanların kimsenin inancına, giyimine, yaşam şekline, düşüncesine karşı olmadığını bildirdi. Gençlerin, ‘bu ülkede farklı hayat tarzları var; bu ülkede benim kararlarım var; herkesin, hepimizin Başbakanı olduğunu unutma’ mesajı verdiğini belirten Yüceer, protestocuların amacının, Hükûmeti devirmek, iktidarın siyasi meşruiyetini sorgulamak olmadığını, tam tersine demokrasinin sadece çoğunluk değil, çoğulculuk olduğunu, herkesin haklarını garantiye almak, korumak demek olduğunu demokrasiden nasip almamış siyasi iktidara hatırlatmak, anlatmak olduğunu söyledi. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.